Teröristlerin gölgesinde 29 Ekim kutlayan bukalemunlar
Cumhuriyetimizi yıkmak için diş bileyen ne kadar it varsa yan yana gelip sonra da şehrin göbeğinde Mustafa Kemal sloganlarıyla 29 Ekim kutlamak bukalemun gibi renk değiştirmekten başka ne olabilir…
Bilirim uzun yazıları okumak biraz sıkıcı olur lakin bugün birkaç dakika fazla tutacağım sizi, zira mesele derin…
Başlayalım.
Bu ülkede Mustafa Kemal’in arkasına sığdırmadıkları terör örgütü kalmadı. Bütün terörist oluşumları ‘Atatürk’ heykelinin arkasına doldurdular.
Büstlerin gölgesinde büyütülen gayrimeşru örgütlerin hepsinin ‘Kemalist’ geçinen CHP’lilere şükran borcu var.
Cumhuriyet düşmanlarıyla yatıp kalkıp cumhuriyeti kuran partinin sinesinde flört ettiler.
Cumhuriyetin ilan edildiği başkent Ankara’dan, ecdat yadigarı İstanbul’a azılı teröristlerle kol kola yürüdüler.
FETÖ’nün ellerine tutuşturduğu kağıt parçalarını milletin gözünün içine baka baka argüman diye salladılar.
Hem de bunları FETÖ tarafından ‘kaset’ ile boşaltılan koltuktan yaptılar.
Devletlerini her fırsatta batıya şikayet edip, gelin bizi ‘bizim’ iktidarımızdan kurtarın dediler.
Bunu yaparken yüzleri kızarmadı, vicdanları sızlamadı…
Her ihanetlerinden sonra ilk kürsüye çıktıklarında Mustafa Kemal’in arkasına saklanıp 'Mustafa Kemal’in askerleriyiz!' diyerek renk değiştirdiler.
Cumhuriyeti kuran milli manevi değerlerin hepsini ayaklar altına aldılar.
Frak giyinip, papyon takıp, başı sarıklı ayağı çarıklı Anadolu evlatlarına ‘Ulan öküz Anadolulu!’ diye çemkirdiler.
Mustafa Kemal'in meclisi dualarla, şeyhlerle, hocalarla açtığını unutup milletin dinine diyanetine kılığına kıyafetine dil uzattılar, yetmedi el uzattılar…
Her çıktıkları vicdani mahkemede Mustafa Kemal’i kalkan, CHP’nin 6 okunu mızrak niyetine kullandılar.
Vatan ebediyen payidar olsun diye evladını yalnız bırakıp cepheye mermi taşıyan çarşaflı analarımızı unutup onların torunlarına bu ülkede okumayı zehir ettiler.
Niçin?
Mustafa Kemal’in adıyla inkılapları korumak için…
Yıllar geçti lakin millet için millete rağmen safsatasından asla vazgeçmediler.
Neredeyse 20 yıldır içlerinde biriktirdikleri nefreti ellerine geçen ilk fırsatta şehrin ortasına kustular…
‘Cumhuriyet etkinlikleri' adıyla şehrin maneviyatı en yüksek mekanında dönme dolap ‘dansöz’ oynattılar.
Hem Sultan Fatih Han’ın emaneti Ayasofya’yı hem de tekkeler, şeyhler diyarı ve cümle mübarek insanların ikametgahı olan Üsküdar’ı bilerek seçip zıvanadan çıktılar.
Dalga geçercesine, intikam alırcasına…
Bu sefer de giydikleri kıyafetlerin arkasına saklanıp ‘cumhuriyet kadını’ ve ‘cumhuriyet erkeği’ damgası vurdular alınlarının ortasına.
Dedim ya…
Bukalemun gibiler. Sürekli renk değiştiriyorlar.
Ne demekmiş acaba o cumhuriyet kadını?
Dekolte elbise giyip başı açık olmak mı cumhuriyet kadını?
Daha net anlatayım meramımı...
Sizin cumhuriyet kadını dediğiniz şahıs değil miydi bu cumhuriyetin varlığına ve bölünmezliğine kast etti diye ceza evine giren ‘teröristin' karısına moral ziyaretine giden?
Bu vatan bölünmesin diye mabedinin göğsüne namahrem eli değmesin diye, ecdadın kanıyla suladığı topraklarda kurduğumuz Cumhuriyet ilelebet varolsun diye 15 Temmuz’da meydanlara çıkan vatanseverleri kastederek ‘Ülkenin beyin ölümü gerçekleşti’ diyen, sizin cumhuriyet kadını dediğiniz kadın değil miydi?
Ne oldu?
Zorunuza mı gitti?
Nerenize giderse gitsin!
Gelelim cumhuriyet erkeğine…
Yesinler sizin cumhuriyet erkeğinizi!
Mustafa Kemal’in itleri diyenlerle dost olup, şehit kanlarıyla kurduğumuz Cumhuriyeti, ilk fırsatta yerle yeksan etmek isteyen ‘terörist’ yardakçılarına koşa koşa giden sizin o ‘cumhuriyet erkeği’ dediğiniz adam değil miydi?
Mustafa Kemal’in kurduğu cumhuriyetin tam ortasında ‘Başkan aponun heykelini dikeceğiz! Heykelini!’ diyen kravatlı terörist için ‘Söylemlerini beğeniyorum’ diyen sizin frak giyip papyon taktı diye ‘cumhuriyet erkeği’ ilan ettiğiniz adam değil miydi?
Cumhuriyetimizi yıkmak için diş bileyen ne kadar it varsa yan yana gelip sonra da şehrin göbeğinde Mustafa Kemal sloganlarıyla 29 Ekim kutlamak bukalemun gibi renk değiştirmekten başka ne olabilir…
Kutlama dedikleri saçmalıkları ve girdikleri kılıkları görünce rahmetli Oktay Sinanoğlu’nun lafı geldi aklıma…
‘’Kültür, Hakkari’de bale gösteri yapmak demek değildir! Kültür, arada bir konsere gidip hava atmak demek değildir! Çağdaşlık, modanın ara sokaklarında köpek gezdirmek değildir! Bizde böyle sahte çağdaş, sahte aydın sınıfı yetiştirilmiştir. Ve bunlar kendi kültüründen kopuk kendi halkından tiksinen ama arada halkçılık edebiyatı yapan tiplerdir.’’
Rahmetli’nin bıraktığı yerden alayım sözü…
Kültür, Türk-İslam medeniyetinin beşiği olan şehrin orta yerinde frak giyip papyon takmak demek değildir!
Çağdaşlık, arada bir Tarkan konserine gidip şiir okumak demek değildir!
Modernlik, magazin dergilerine kapak olmak demek değildir!
Cumhuriyetçilik, Üsküdar sahilde balo yapmak demek değildir!
Teröristlerin 'kaftanında' ısınıp milletin önünde bayrak sallamak da adamlık değildir!
Vesselam...