YAZARLAR

Tanıdık mı kargayı sesinden?

Takip edenler bilir geçtiğimiz günlerde yayınlanan ‘Katranı kaynattık olmadı şeker’ isimli yazımda ‘Bugün cübbe ve sarığa dadandılar yarın bacılarımızın başındaki örtüye dil uzatacaklar’ demiştim...

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polat[email protected]

Öncelikle şunu söylemeliyim ki yazdıklarımızı bir kişi dahi okuyorsa omuzlarımızda büyük bir vebal olduğunu bilmek zorundayız.

Birileri kalemlerine doldurdukları mürekkebi şiddet olarak sokaklara enjekte ederken biz onlar gibi olamayız.

Olmamalıyız!

Lakin bu demek değildir ki haddini aşanlara hadlerini bildirmeyeceğiz…

Sokak ortasında düşmanca başörtüsüne saldıran kininden kudurmuş insan müsveddesini gördünüz.

Dikkat ederseniz ‘başörtülü kadınlara’ saldıran demiyorum.

‘Başörtüsüne’ saldıran diyorum…

Çünkü birileri bu kinle beslenen mahlukları yoldan geçen herkese saldıran ‘şizofrenler’ gibi göstererek saldırının doğrudan İslam’ı temsil eden başörtüsüne olduğunu gizlemeye çalışıyorlar.

Takip edenler bilir geçtiğimiz günlerde yayınlanan ‘Katranı kaynattık olmadı şeker’ isimli yazımda ‘Bugün cübbe ve sarığa dadandılar yarın bacılarımızın başındaki örtüye dil uzatacaklar’ demiştim.

Daha o yazının mürekkebi kurumadan bırakın dil uzatmayı el uzattılar.

Gazeteci olduğunu iddia eden bazı isimlerse İslamcıların bu hadiseleri kullanarak toplumu kutuplaştırdığını gevelemeye başladılar.

Onlara göre havalimanında cübbe giyen vatandaşa durduk yere ‘Böyle gezemezsin!’ diye çemkiren insan bozması suçsuz…

Metroda sarıklı kardeşimize karşı edepsizlik yapanlar hatta utanmadan videosunu çekip internete atanlar da suçsuz…

Tayyip Erdoğan’ı destekleyen herkese ağza alınmayacak hakaretler eden namussuz da suçsuz…

Sokak ortasında kudurmuş köpek gibi başörtüsüne saldıran mahluk da suçsuz…

Lakin bu insanlıktan nasibini alamamış canavarlara anladıkları dilden cevap veren bizler suçluyuz…

Rahmetli Erbakan’ın güzel bir lafı vardır. Sözü uzatmadan onunla cevap vereyim.

‘Hadi oradan! Hadi!’

***

Gündemin yoğunluğuna kurban gitmesini istemediğim bir mesele daha var.

Şu 10 Kasım törenlerinde küçücük çocuklara zorla yaptırılan 'secde' hadisesi...

Konu sosyal medyaya düştüğünden beridir hakkında söylenmedik söz kalmadı. Onlarca yazı yazıldı, binlerce twit atıldı.

Ben bugün meseleyi başka bir noktadan ele almak istiyorum. Öncelikle şunu bilmeliyiz ki milletin dinine kasteden bu anlayış daha dün peydahlanmış zihinlerin mahsulü değil.

Kesinlikle görmemiz gereken tarihi bir arka planı var.

İzninizle derdimi birkaç örnekle anlatayım…

22 Mart 1949 tarihinde yayımlanan 'Bir ilkokuldaki Atatürk mabedi' başlıklı haberde geçen ifade aynen şu şekilde:

‘’Şehrimizde 54 ve 73’üncü ilkokulda altı yıl evvel Atatürk için meydana getirilen mabed, senede bir gün civar halk ve öğrenciler tarafından ziyaret ediliyor.’’

‘Mabed’ kelimesi ‘ibadet edilen yer’ manasında…

Bundan tam 70 yıl önce olmasına rağmen zihniyette zerre sapma yok.

İkinci vereceğim örnek çok daha açıklayıcı olacak.

1944 yılında yayımlanan Türk Dil Kurumu’na ait sözlükte ‘din’ kelimesinin karşılığına örnek olarak verilen cümleyi aynen naklediyorum:

‘Kemalizm Türkün dinidir.’

Dikkatinizi çekerim bu herhangi bir siyasinin söylemi yahut yorumu değil. Bizzat devlete ait olan Türkçe sözlükten bir kısım.

Yoruma gerek yok sanırım. Her şey kabak gibi ortada…

Hatırlarsanız Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimlerden önce oy almak uğruna her türlü kisveye bürünen CHP için ‘Biz kargayı sesinden tanırız’ ifadelerini kullanmıştı.

Bırakın sövüp saymayı da söyleyin bakalım millet!

Tanıdık mı kargayı sesinden?...

Yorumlar 3 Yorum