Sıkılmadınız mı?
Doğduğumdan beridir Türkiye sınırları içinde ikamet ediyorum. Aklım ermeye başladığından beridir de medya ve siyasete ilgiliyimdir.
Sıkılmadınız mı?
Yirmi iki yaşındayım. Doğduğumdan beridir Türkiye sınırları içerisinde ikamet ediyorum. Aklım ermeye başladığından beridir de medya ve siyasete ilgiliyimdir.
Şu genç aklımla gördüğüm o ki bizim memleketin medya ve siyaset çarklarında bir şeyler sürekli tersine işliyor.
Sanki millet bazı durumlara, şahıslara ve sözlere katlanmaya mecburmuş gibi karşısına sürekli aynı isimler çıkarılıyor veya dayatılıyor.
Hakikatten üzülüyorum. Lafı gevelemeden derdimi birkaç örnekle daha net anlatayım izninizle.
Mesela…
Hatırlarsınız bir vatandaş vardı. ‘’TL’den altı sıfırı atsınlar eşek gibi anırırım.’’ dediydi.
İddiasını kendini bir hayvana benzetme üzerine kuran, eğer iddiayı kaybederse hayvan sesini taklit edeceğini söyleyen bu zatın Türk milletinin huzuruna köşe yazarı olarak çıkarılması hakaretten başka ne olabilir ki?
Hatta yetmezmiş gibi, ‘Üstad senin üslubun temiz, net anlaşılır. Harcanma buralarda gel biraz da muhalif kesimin en çok satan gazetesinde şey yap…’ diyerek bu zatı gün be gün milletin önüne çıkarmak hakaretin daniskası değil de nedir?
E Allah aşkına millete bu reva mı?
Bir diğer örnek daha yakın zamanlardan…
Şimdi bahsedeceğim zat da henüz geride bıraktığımız genel seçimlerden önce ‘MHP barajı geçsin Tandoğan meydanında eşşek gibi anırmayan…’ diyerek yine ‘eşek’ muhabbeti yapmıştı. Devamını getirmiyorum zira aile terbiyem izin vermez.
Bu arada...
‘Ş’ harfini bilerek ikiledim zira videoyu izlerseniz, ricamdır çocukların olduğu ortamda izlemeyin, ‘eşek’ derken nasıl üstüne basa basa şeddeli söylediğini anlarsınız.
Tüm bu rezillik yetmezmiş gibi hemen cümlesinin devamında bir de dileği var.
‘’Hadi anırtsanıza beni…’’
Ya hu ciddiyim doğma büyüme bu topraklarda yaşamasam, şu olanlara gözlerimle şahit olmasam herhalde bir absürt komedi filmi sahnesi falan der geçerdim.
Değil, kıymetli dostlar değil. Maalesef değil. Sormadan edemiyorum, bu millet nasıl bir günah işledi de başına bunlar geldi acaba?
Elin eski siyasetçisi görevden ayrılınca dağlara, kırlara gider doğal ortamda yılların yorgunluğunu atmaya çalışır.
Bir de bizim payımıza düşene bak...
Neyse, anlayacağınız sıkıldık artık bunlardan.
Atatürk deyip milyonları cebe indiren tüccar yazarlardan, milleti hakir gören kara delik ‘aydınlardan’, karşısındakine tarafsız olun diye haykırırken gırtlağına kadar taraf olanlardan, kurban hacca denk geldi diye şaşıranlardan...
Her konuştuğunda hürriyetten bahsedip ‘sus’ dendiğinde susanlardan, nefretini ‘eleştiri’ niyetine kusanlardan, sebepsiz kızanlardan, yapmayıp bozanlardan...
Beceriksizliğini ‘Dik durduk kovdular!’ diye pazarlayanlardan, her fırsatta övenlerden, nefes almadan sövenlerden sıkıldık. Farklı sesler duymak istiyoruz artık.
Kısacası anırmayı değil anlatmayı vaat eden yazılara ihtiyacımız var. Haksızsam haksızsın deyin.
Sahi siz sıkılmadınız mı?