Savunma sanayinin kurucusu Nuri Paşa'yı kim öldürdü?
Bugün İHA’lara, SİHA’lara, yerli otomobile, milli tanka, milli gemiye, milli denizaltına ve milli savaş uçağı yapımına karşı duranlar, dün Nuri Paşa’nın yaptıklarından rahatsızlık duyanların ta kendisidir.
Enver Paşa’nın öz kardeşi Nuri Killigil, Azerbaycan’da kesin olmamakla birlikte yaklaşık 25 bin Müslümanı katleden Ermeni, Rus ve İngilizlere karşı destansı bir mücadele vererek Bakü Fatihi unvanını almaya hak kazanmıştır.
Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasının ardından cephe hattından geri dönen Nuri Paşa, vatani hizmetini yerli ve milli silah fabrikası kurarak devam ettirmeye karar verir.
İlk silah fabrikasını Zeytinburnu’nda kurarak Türkiye’nin yerli ve milli silahlarını imal etmeye başlar. Bu Türkiye için tarihi bir gündür zira Nuri Paşa yalnızca bir fabrika açmakla kalmamış, Türk savunma sanayinin de temelini atmıştır.
Devam eden süreçte Zeytinburnu’ndaki fabrikasını Haliç Sütlüce’ye taşıyan Nuri Paşa, dışarıdan silah almanın ekonomik ve siyasi olarak oldukça güç olduğu 2. Dünya Savaşı yıllarında ürettiği su bombaları ve uçak mühimmatları ile Türk ordusuna adeta can suyu verir.
Tam her şey yolunda gidiyor derken Ortadoğu’da Arap-İsrail savaşları patlak vermiştir. Savaşın başlamasının hemen ardından Birleşmiş Millet’lerin aldığı karara göre İsrail’e karşı savaşan Mısır, Suriye ve Lübnan’a silah ambargosu koyulur.
Lakin bu Nuri Paşa’nın kabul edebileceği bir durum değildir.
Ortadoğu’da İsrail adında bir Yahudi devletinin varlığına şiddetle karşı çıkan Nuri Paşa, Birleşmiş Milletler tarafından alınan ambargo kararını delerek İsrail’e karşı savaşan Arap kuvvetlere silah sevkiyatına hız kesmeden devam eder.
Nuri Paşa’nın bu hamlesi en az İsrail kadar, o dönem İsrail’le iyi ilişkiler kurmaya çalışan devrin yöneticilerini de rahatsız etmektedir...
Tarihler 2 Mart 1949 Çarşamba gününü gösterdiğinde Nuri Paşa her gün olduğu gibi fabrikaya doğru yola çıkmıştır...
Saatler tam 17.10'u gösterdiğimde Nuri Paşa'nın ağır adımlarla fabrikaya girdiği esnada, İstanbul’un tüm sokaklarından hissedilecek kadar şiddetli, korkunç bir patlama meydana gelir…
Haliç, Sütlüce’deki Nuri Killigil silah fabrikası mühimmatların infilak etmesi sonucunda yerle bir olmuştur. Killigil’in fabrikasıyla birlikte Türkiye’nin ilk yerli ve milli silah sanayisi henüz kuruluş safhasında tarihe karışmıştır...
Devrin yöneticilerinin İsrail’le yürütmeye çalıştıkları iyi münasebetler sebebiyle sürekli rahatsızlık sebebi olarak gördükleri Nuri Paşa ise, Haliç’teki fabrikasının infilak etmesi sonucunda hayatını kaybeder.
Cesedi, günler sonra Haliç’te bulunan Nuri Paşa’nın cenazesinin kılınmasına dahi izin verilmez…
Ve Türkiye’nin ilk yerli ve milli savunma sanayisi faili meçhul şekilde tarihin tozlu sayfaları arasında aydınlatılmayı bekleyen bir hadise olarak yerini almıştır.
O dönemki gazeteler bu haberi basit bir infilak olarak yayımlasalarda hadise hafızalarda suikast olarak çoktan yer etmiştir bile…
Aradan yıllar geçer ve Türkiye’nin savunma sanayisi rahmetli Nuri Paşa’nın bıraktığı yerden tutularak bir kez daha ayağa kaldırılmaya çalışılır.
Bunu yapanlar ise son zamanlarda muhalefet tarafından doğrudan hedef alınan BAYKAR şirketi gibi savunma sanayi kuruluşlarıdır…
BAYKAR, yerli ve milli savunma sanayisin geliştirilmesi için bütün imkanlarını seferber eder ve devlet yardımlarıyla birlikte İHA, SİHA gibi birçok askeri aracın yapımında başrolü üstlenir.
Lakin tarih yine tekerrür etmeye meyillidir…
Nuri Paşa’nın yerli ve milli savunma sanayi kurmasından rahatsız olanlar her kimlerse bugün farklı isim ve cisimlerde yine kendilerine biçilen rolü oynamaya devam ediyorlar.
Nuri Paşa’yı anlatmamdaki maksadımsa, BAYKAR’a, Selçuk Bayraktar’a, yerli otomobile ve diğer tüm milli iştiraklere karşı yürütülen amansız algı operasyonlarının asli niyetinin ne olduğunu ve tarihi arka planında nelerin yattığını siz kıymetli okuyucuların bilmesini istemedi.
Bugün İHA’lara, SİHA’lara, yerli otomobile, milli tanka, milli gemiye, milli denizaltına ve milli savaş uçağı yapımına karşı duranlar dün Nuri Paşa’nın yaptıklarından rahatsızlık duyanların ta kendisidir.
Lakin Allah’ın izniyle tarih tekerrür etmeyecek ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti önüne çıkarılan bütün engellere, gayrı milli siyasilere rağmen istiklal mücadelesinden taviz vermeden daha ileri emin adımlarla koşacaktır...
Nuri Paşa’ya saygı, minnet ve rahmetle…