Modern dünyanın kadın tacirleri ve 8 Mart
Kimse ekranlarda 'kadın izlenir' mantığıyla kadını yalnızca çekici güç mahiyetinde kullanıp işi bitince de parayı cebine, kadını ise bir sonraki 8 Mart'a kadar 'farkındalık' malzemesi olarak bekletilmek üzere kenara fırlatıp atanlara 'Siz kadın düşmanısınız!' demedi.
Bir gün sürdü...
Sadece bir gün...
Kadına verilmesi gereken değerin sadece edebiyatı yapıldı.
O da yalnızca bir gün...
Daha çok ruj satmak isteyen kozmetik mağazaları, karına kar katmak isteyen beyaz eşya markaları, kadına şiddetten davalık olan TV sunucularının kadın üzerinden pirim kasma çabaları...
Hepsi bir gün de oldu ve bitti...
Kadın haklarını savunacağız diye sokaklara fırlayan fahişe ruhlu namus düşmanı toplulukların polise molotof atma yarışları da bir gün sürdü...
Yıl boyunca Suriye'de öldürülen 24 binden fazla kadından bahsetmeyenler AVM'lerde 8 Mart'ı kutladı.
Sırf başörtüsü takıyor diye aşağılanan kadınlar için ağzını dahi açamayanlar Twitter'dan en afili cümleleri paylaştı.
Kimse kadın bedeni üzerinden milyonlarca lira kazanan modern dünya kadın tacirlerine tepki göstermedi.
Kimse, sırf kadın bedeni daha çok izleniyor diye kalem, silgi, çikolata, dondurma reklamlarında oynatılan kadınların meta haline getirilmesine isyan etmedi.
Kimse fuarlardaki arabalar daha çok dikkat çeksin diye yanına dikilen kadın mankenlerin, üç beş kuruş karşılığında patronlarına milyonlar kazandıran ara eleman olarak kullanılmasına ses çıkarmadı.
Kimse, kadını yalnızca et parçası olarak gören ve kadını cinsel obje haline getirip dizi, filmlerini daha çok izlettirmek için paralı eleman niyetine kullanan Netflix'e 'Höst!' bile demedi.
Kimse ekranlarda 'kadın izlenir' mantığıyla kadını yalnızca çekici güç mahiyetinde kullanıp işi bitince de parayı cebine, kadını ise bir sonraki 8 Mart'a kadar 'farkındalık' malzemesi olarak bekletilmek üzere kenara fırlatıp atanlara 'Siz kadın düşmanısınız!' demedi.
Aksine onların zoraki 8 Mart cümleleri alkışlandı...
Peki tüm bu olması gerek kadın savunularını yapmayanlar 8 Mart'ta ne yaptılar diye sormayacak mısınız?
Siz sormasanız da ben söyleyeyim...
Kimileri, 'iş adamı' değil 'iş insanı' şeklinde yaptıkları düzeltmelerle kadının modern dünyada yerlere düşürülen haysiyet, şeref ve onurunu tekrardan ayağa kaldırdıklarını sandı...
Kimisi de işi gücü bırakıp ''İslam kadını yok sayıyor! Kadına değer vermiyor!'' gibisinden akıldan, bilgiden ve vicdandan yoksun hücum cümleleri kurdu...
Evet evet yanlış duymadınız…
Annelerin ayakları altına cennet seren bir dinden bu şekilde bahsettiler.
Kadını toprak altında gömülü olduğu yerden çıkarıp, layık olduğu onurunu, şerefini ve haysiyetini geri veren bir dinden kadınları ikinci plana atıyor diye bahsettiler.
Kız çocuğu odadan içeri girdiğinde saygısından ayağı kalkan bir peygamberin tebliğ ettiği dinden bu kadınlara saygı göstermiyor diye bahsettiler.
''Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!'' diyen bir peygamberin anlattığı dinden, kadınlara layık olduğu değeri vermiyor diye bahsettiler.
Kutsal kitabında "En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir." diye emreden bir dinden, kadını toplumdan soyutlaştırıyor diye bahsettiler.
Aslına bakarsanız cahiliye devrinde toprağa gömülen kadın bugün geldiğimiz noktada ruhen yok sayılıyor.
Devirler farklı, yöntemler farklı fakat ‘kötülerin’ kadına layık gördükleri yer yine yokluk!
Cahiliye karanlığı İslam güneşiyle aydınlandığı gibi bugün modern dünya yine İslam’a muhtaç…
Her konuda olduğu gibi kadına verilen kıymet noktasında da ölçünün en güzeli yine İslam’ın belirledikleridir…
Kısacası en ücra köşesine kadar pislenmiş insanlık, İslam güneşinin üzerine çekilmek istenen fakat hiçbir zaman muvaffak olamayacak olan kara perdeyi bir an önce çekip atmalı ve gerçek hürriyete kavuşmalıdır…