Kitabını satan vatanını da satar...
Eli kanlı terörist Selahattin Demirtaş’ın dağdaki arkadaşlarının hayatlarından esinlenerek yazdığı kitaplar Ekrem İmamoğlu’nun başkanı olduğu İBB tarafından satılınca ortalık yangın yerine döndü.
Eli kanlı terörist Selahattin Demirtaş’ın dağdaki arkadaşlarının hayatlarından esinlenerek yazdığı kitaplar Ekrem İmamoğlu’nun başkanı olduğu İBB tarafından satılınca ortalık yangın yerine döndü.
Tepkiler çığ gibi büyüyünce bir açıklama yapma gereği hissettiler...
İmamoğlu, satılan kitaplar iki polisimizin şehit olduğu, kurban eti dağıtmaktan başka suçu olmayan Yasin Börü’nün hunharca katledildiği, 31 vatandaşımızın kasten öldürüldüğü 221 vatandaş ile 139 polisimizin yaralandığı 6-7 Ekim olaylarının baş sorumlusu terörist Demirtaş tarafından yazılmamış gibi davranarak ‘’Bunlar hoş şeyler değil. Toplumu boş işlerle uğraştırma meselesi." sözleriyle tepkilerin yersiz olduğunu ifade etti.
Lakin ben İmamoğlu’nun bu açıklamasından çok bu açıklamaya şaşıranlara şaşırdım…
İnternette gezerken manzarayı görüp oy verdiğine pişman olduğunu söyleyen onlarca insan gördüm.
Tamam…
İşin aslını er veya geç görmeniz mutluluk verici fakat siz ne bekliyordunuz ki?
Seçim dönemi boyunca eli kanlı bir terörist kadının ölüsünün ardından methiyeler düzen, devlete katil diyen, ‘’İnandığınız Allah hepinizin belasını versin!’’ diye paylaşımlar yapan, bir oturuşta bir domuzun 4’te 1’ini yediğini alenen söyleyen Canan Kaftancıoolu’yla el ele gezip poz veren bu adam değil miydi?
‘’Buna alışsanız iyi olacak! Biz başkan aponun heykelini dikeceğiz, heykelini!’’ diyerek devleti alenen tehdit eden Demirtaş hakkında, ‘’Siyasette aktifken çizdiği çizgiyi beğeniyorum. Gerçekten de barışçıl, uzlaşmacı ve evrensel değerleri öne çıkaran dili vardı. Bundan da çok mutluluk duydum. Hatta kendi adıma bunun Türkiye için bir fırsat olabileceğini ve birçok duvarı yıkabileceğini de dile getirdim.’’ diyen bu adam değil miydi?
PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin eş başkanı Sezai Temelli, ‘’Eğer Ekrem İmamoğlu seçilirse bilecek ki HDP sayesinde seçilmiştir.’’ diye tehditler savurarak diyet borcunu hatırlatırken sükût ikrardan düsturuyla cevap dahi veremeyen bu adam değil miydi?
PKK’nın terörist başlarından birinin ‘’HDP, İstanbul’da faşizme karşı pozisyon alan Ekrem İmamoğlu’nu destekleyecektir.’’ sözlerine sessiz kalarak tüm ithamları kabul eden bu adam değil miydi?
‘’İlçe belediyesinde ve Büyükşehir’de AK Parti ve MHP kaybetsin! Siz biliyorsunuz ne yapacağınızı!’’ diyerek HDP seçmeninden Ekrem İmamoğlu’na oy devşirmeye çalışan HDP eş genel başkanı Pervin Buldan’a karşı dut yemiş bülbüle dönen bu adam değil miydi?
Şimdi bakıyorum da Ekrem İmamoğlu’nun terörist Demirtaş’ın kanla imzaladığı kitaplarını satmasına, güney doğu’da PKK’yla ilişkisi tespit edilerek yerine kayyum atanan belediye başkanlarına ziyarete gitmesine, ilk fırsatta Demirtaş’ı ziyaret edeceğini söylemesine şaşıranlar ve oy verdiği için pişman olanlar var…
Dikkatinizi çekerim bu saydıklarım Mikronezya'da yahut Fildişi Sahilleri'nde değil, seçimlerden hemen önce Türkiye’nin kalbinde, İstanbul’un göbeğinde yaşandı.
Birilerinin sürekli ‘yandaş’ dediği medya da bunları herkesin gözüne soka soka gösterdi fakat nafile...
Gerçekten merak ettiğimden soruyorum. Siz ne olmasını umuyordunuz?
Ne yani İmamoğlu tüm bu destek açıklamalarının diyetini ödemeyecek miydi?
PKK’nın doğrudan kendisine yönelik verdiği desteğin karşılığını, bizim vergilerimizden gelen parayla terörist Demirtaş’ın kitaplarını belediyede stok yaptırarak vermeyecek miydi?
Belediyeyi kazandırmak için İstanbul’un ara sokaklarına kadar gelen HDP’li yöneticiler ‘’Gel!’’ dediğinde kayyumlara karşı PKK’nın yanında yer almayacak mıydı?
Bugün yapılacak olan dövünmek değil, yapılan hatadan bir an önce vazgeçmek olmalı.
Unutmayın!
Körle yatan şaşı kalkar!
Teröristle yatan bölücü kalkar!
Ve en nihayetinde bugün teröristin kitabını satan Allah göstermesin yarın vatanını da satar…