YAZARLAR

CHP'nin kanserli hücresi AK Parti'de nüksetti...

Oy oranında yaşanan düşüşün sebebinin bu olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Muhammet Affan Polat
Muhammet Affan Polat[email protected]

Yazıyı sonuna kadar okuduğunuz için şimdiden teşekkürler...

Başlayalım.

Gelin bugün Kemal Kılıçdaroğlu'nun siyaset hayatını kısaca gözden geçirelim.

Rezalet bir SSK Genel Müdürlüğü dönemi var.

Arkasında bıraktığı kocaman bir çöplük....

Leş gibi hastaneler...

Rehin tutulan hastalar...

Türkçe sözlüğü açıp 'başarısızlık' kelimesinin, yahut deyimler sözlüğünü açıp 'hayal kırıklığı' deyişinin anlamına baktığımızda direkt olarak görebileceğimiz bir özgeçmiş diyebiliriz Kemal Kılıçdaroğlu'nun bürokratlık dönemine.

Normal şartlarda böylesi kötü ve beceriksiz bir ismin mesleki olarak yarını olmaz.

Olmamalı...

Dünyanın hiçbir ileri demokrasisinde bu kadar absürt bir duruma rastlayamazsınız.

Tabi Türkiye'de yaşamıyorsanız....

Kemal Kılıçdaroğlu'nun geride bıraktığı bunca kirli çamaşırlarına rağmen CHP'de siyaset yapmasına müsade edildi.

Herhangi bir başarısı bulunmamasına rağmen İstanbul'a belediye başkan adayı gösterildi.

Kaybetti...

Eğer Süleyman Demirel değilseniz, Türkiye'de kaybetmenin siyasi hayatınız için kırmızı ışık değil trafikten men olduğunu bilmeniz gerekir, öyle değil mi?

Değilmiş işte...

Kemal Kılıçdaroğlu, bu kalıplaşmış düzeni yerle bir ederek yerel seçim mağlubiyetini CHP Genel Başkanlığı ile taçlandırdı.

Biliyorum konu nereye varacak diye merakla bekliyorsunuz fakat lütfen sabır buyurun.

Devam edelim...

CHP Genel Başkanı olarak girdiği ilk seçimi de kaybetti.

Birçok ülkede böyle düşünülmez fakat ilk seçimin günahı olmaz diyelim...

İkinci...

Üçüncü...

Dördüncü...

Ve son olarak dokuzuncu....

Dokuz yılda tam dokuz kere kaybetti!

Her mağlubiyet ona bir kez daha CHP Genel Başkanı seçilme ödülünü kazandırdı.

CHP her seçimde kaybederken, Kılıçdaroğlu kazanıyor ve Kılıçdaroğlu kazandıkça CHP kaybediyordu...

Eğer siyasete bir doktor gözüyle bakıyor olsaydık kesinlikle bu durumu her geçen gün daha kötüye giden ölümcül bir kanser hücresi diye nitelendirebilirdik.

Çünkü başarısızlığı ödüllendirmek her zaman daha büyük başarısızlıklar doğurur.

Açık konuşayım...

Aslında çürümenin başlangıcıdır.

Peki ya başlıkta bu ölümcül hücrenin AK Parti'de nüksettiğini neden söyledim?

AK Parti Erdoğan liderliğinde yirmi yıldır hiç kaybetmedi.

Kaybetmemek bir kenara kuruluşundan aylar sonra girdiği ilk seçimden bu yana oylarını her seçimde yükseltti.

Ta ki son genel seçime kadar...

Davutoğlu'nun girdiği birinci seçimi saymazsak AK Parti ilk kez böylesi kritik düzeyde bir düşüş yaşadı.

Neyse ki ittifak vardı ve Meclis çoğunluğu sağlanabildi.

Fakat bu, kafalardaki soru işaretlerini gidermek için yeterli bir argüman değil.

Bence oturup bir düşünmek lazım...

Sorunun kaynağı ne?

Bilirsiniz birbiriyle uzun süre yaşayan insanlar anlaşamasalar bile bir zaman sonra birbirlerine benzemeye başlarlar.

AK Parti kurulduğu günden bugüne siyaset meydanında CHP ile uğraşıyor.

Sanırım bu uğraş, bazı kötü huyların bulaşmasına neden olmuş...

Başarısızlığı ödüllendirmek gibi...

Oy oranında yaşanan düşüşün sebebinin bu olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz?

Ben olsam düşünürdüm...

Zira AK Parti kadrolarında bu ve benzeri olayların yaşandığına, seçim sonuçlarında başarısız olan bazı yöneticilerin daha yüksek görevlere getirildiğine şahit oluyorum.

Merak etmeyin. Kimseye akıl verdiğim yahut yol göstermeye çalıştığım yok. 

Siyaset Bilimi tahsili görmüş biri olarak durumu analiz etmeye çalışıyorum sadece...

Ve vardığım sonuç şu ki:

AK Parti'de başarı kavramına karşılık gelen mananın değiştiğini düşünüyorum.

Mesele ne kadar iyi hizmet ettiğiniz değil, Erdoğan'ın açıklamalarını ne kadar çok RT yaptığınız...

Bu başarı sayılıyor artık.

Ve bu hastalık en çok da Erdoğan'a zarar veriyor.

Peki ne yapılmalı?

Öncelikle hastalığı fark etmek ve kabullenmek sanırım atılacak ilk adım olur.

Fakat virüsle mücadele etmenin en etkin yolu aşıdır...

Doğru isimler her zaman aşı etkisi oluşturacaktır.

Kongre sürecini yakından izlemeye devam edelim. Belki de Türk bilim adamları koronavirüse aşı bulurken, Türk siyasetçiler de bizi şaşırtır ha ne dersiniz?

 

Yorumlar 2 Yorum