Bu çocuğu bu hale kim getirdi?
Anadolu çocuklarının tarlalarda diz kapakları kanayana kadar düşe kalka koşturması, mahalle arasında büyüyen şehir çocuklarının erik ağacına bodoslama dalması, bu çocuğun yaşından büyük kitapları okumasından bin kat evladır!
Peygamber Efendimiz buyurdular ki: ‘’Fayda vermeyen ilimden Allah’a sığınırım.’’ İlim öyle bir tohum ki hayra gölgelik edecek ağaca da gebe olabilir şerre musallat olan çürük bakteriye de dönüşebilir.
Efendimizin bu sözünden anlıyoruz ki her ilim sahibine imrenmek doğru değil. Mühim olan ilmin nasıl, nerede ve hangi amaçla kullanıldığıdır.
Bu girizgahtan hemen sonra iki gündür gündemi işgal eden meselemize dönelim. Malumunuz Atakan isimli bir çocuğun bana aşırı antipatik gelen videosu sosyal medyada sürekli dönüyor.
Çocuğun tavırları, konuşma şekli, hal ve hareketleri yaşının neredeyse 40 yıl ötesinde.
Sosyal medyanın fikretmekten yoksun embesil kamuoyu her zamanki gibi neyin bilindiğine değil ne kadar bilindiğine mercek daralttığı için çocuğu bir anda ‘filozof’ ilan ettiler.
Çocuğun kısa zamanda elli tane videosu çıktı ve nihayetinde ilk görüntülerden henüz saatler sonra televizyon programında gördük kendisini.
Peki ne söylüyor bu çocuk? Çok mu şey biliyor? Bildikleri neye yarıyor?
Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu çocuk o yaşta bilmemesi gereken ne varsa neredeyse hepsini biliyor.
Felsefe mesela…
Ergenlik çağını tamamlamamış ve çevresinde olan bitenleri dahi sağlam bir terazide ölçüp tartamayan bir çocuğu felsefenin kucağına oturtmak, ehliyeti olmayan birini son sürat giden aracın şoför koltuğuna oturtmak gibidir.
Sonuçta kaza kaçınılmazdır…
Böyle bir araba kazasının nihayetinde nasıl ölüm yahut bedensel melekelerin kayboluşu kuvvetle muhtemelse, akli yetkinliğe kavuşmamış bir çocuğun felsefe denilen deryaya açılmasının sonucu da fikren yok oluş yahut akli melekelerden yoksun kalmasıdır.
Anlayacağınız üzere bu, faydasız ilimden başka bir şey değildir. Atakan denilen çocukta filozof falan değildir zaten.
Çocuğun söylediklerine geçmeden önce önemli gördüğüm bir detayı daha sizlerle paylaşmak istiyorum. Fark ettiyseniz çocuk sürekli bir robot gibi davranıyor. Doğallıktan oldukça uzak. Kalıba sokulmuş gibi bir hali var.
Okuduklarını hecelemekten başka bir şey yaptığı da yok zaten!
Siz siz olun çocuklarınızı, öğretilenleri dilinde tüy bitene kadar bilmiş havalarla tekrar eden papağan gibi büyütmeyin.
Çocuklarınız kasetçalar olmasın, şarkı üretsinler!
Gelelim söylediklerine…
Mesela anarşizmden ve devletsizlikten bahsediyor…
Şunu asla unutmayın!
İtaat ettirilmek istenen insanları itaatkar etmenin yolu, onu itaat ettiği her şeye isyan ettirmektir.
Atakan’ı bu hale kim nasıl getirdi bilmiyorum, ama zaten bu durum Atakan özelinde olan bir şey de değil, fakat birileri büyük kitleleri konsolide etmek isteseler herhalde bu gibi çocuklardan binlercesine ihtiyaç duyarlardı…
(Tam da burada şöyle gönülden bir ‘’Yer mi Anadolu çocuğu…’’ diyelim.)
Büyük kehanetlerde bulunmuyorum yalnızca anne ve babasına, dede ve ninesine, ağabey ve ablasına velhasıl cümle büyüklerine muhtaç yaşta olan bir çocuğun itaatsizlikten bahsetmesi bana basit bir çok bilmişlik gibi gelmiyor…
Daha derine girmeden şunu söylemek istiyorum ki inanın bana aile fertlerine saygılı Anadolu çocuklarının tarlalarda diz kapakları kanayana kadar düşe kalka koşturması, mahalle arasında büyüyen şehir çocuklarının erik ağacına bodoslama dalması, bu çocuğun yaşından büyük kitapları okumasından bin kat evladır!
Bırakın çocuklar hür büyüsünler. Bırakın çocuklar ‘çocuk’ olsunlar. Bırakın çocuklar kalıba sığmasınlar. Bırakın çocuklar yaşları neyi gerektiriyorsa onu yapsınlar.
Anne terliği önünde koşturmayan çocukları felsefe denizinde yüzdürmeye çalışmayın. Baba nasihatinden nasiplenmemiş çocukları Marx’ın kucağına itmeyin!
Ağabey korumasını tatmamış çocukları birilerinin ‘adil dünya’ safsatalarına inandırtmayın!
Abla şefkati görmemiş çocukları gavur menşeili kitapların olmayan merhametine terk etmeyin!
Dede elinden tutmayan çocukları, her gördükleri sakallıyı dedeleri sanacak hale düşürmeyin!
Nene sevgisi görmemiş çocukları tabiat ananın ‘doğa durumuna’ salıvermeyin!
Siz, siz olun sakın ha bu gibi çocuklara özenmeyin!
Öğrenin, öğretin, gezdirin, tozdurun, yaramazlık yaptırın, ders verdirin, yediğine içtiğine dikkat edin, sevin, sevdirin, Allah’ı öğretin, Allah’a iman etmenin hikmetini anlayacağı dilden anlatın, hakiki bir Müslüman gibi yetiştirin!
Amma sakın ha fayda vermeyen ilmin kollarına bırakmayın!