Biz bunlara az bile yapıyoruz
Öyle bir noktaya geldik ki yıllardır kadın, bebek ayırt etmeksizin katleden teröristleri bile meclis çatısı altında pervasızca savunabiliyorlar. Çıkıp Mehmetçik’e işgalci diyebiliyorlar.
Demokrasiyi batıdan aldığımızı savunuyoruz ama inanın bana batının en demokratik ülkesinden en az dört gömlek daha demokratız.
Düşünce ve ifade özgürlüğünde aşmadığımız sınır kalmadı. Milli, manevi değer demeden hepsine dil uzatılabilen bir ülkeye döndük.
Öyle bir noktaya geldik ki yıllardır kadın, bebek ayırt etmeksizin katleden teröristleri bile meclis çatısı altında pervasızca savunabiliyorlar. Çıkıp Mehmetçik’e işgalci diyebiliyorlar.
Üstelik senin benim verdiğim vergilerden de binlerce lira maaş alıyor bu ceketli teröristler.
Biz ne yapıyoruz?
Ancak çok çok haddini aşanlara soruşturma başlatıp belki günler belki aylar sonra içeri alıyoruz.
Hoş, onları da tutamıyoruz ya neyse…
Peki siz bu işler o demokrasinin anavatanı olduğunu sandığımız batıda nasıl yürüyor biliyor musunuz?
Anlatayım da başlıkta söylediğim gibi 'biz bunlara az bile yapıyormuşuz' deyin...
Bir Allah kulu cesareti yetiyorsa Almanya’nın orta yerinde bölücü slogan atsın bakalım neler oluyor.
Adamı kevgire çevirirler, kevgire…
İşte en son İspanya örneği var. Katalanlar akılları sıra İspanya’dan ayrılmak istediler.
Ne oldu?
Liderleri göz açıp kapayıncaya kadar ülkeden kaçmak zorunda kaldı.
Kalanların cezası da dün belli oldu. Yüksek Mahkeme, bağımsızlık için referandum yapılmasını isteyen siyasetçilere 9 ile 12 yıl arasında ceza verdi.
Bakın dikkatinizi çekerim!
Bunlar terör örgütüne silah taşırken falan yakalanmadılar.
İspanya devletine karşı ‘Katalanlar sizi tükürüğüyle boğar tükürüğüyle!’ diye slogan da atmadılar.
Ya da ne bileyim ''Biz sırtımızı ETA’ya yaslıyoruz!’’ tarzı açıklama da yapmadılar.
Yalnızca bağımsızlık referandumu yapmak istediler. İster istemez de devlet tepelerine bindi, hepsini içeri tıktı. Hevesleri kursaklarında kaldı.
Olması gereken de bu zaten!
Peki bir tane Avrupa ülkesi, İspanya’dan ayrılarak yeni bir devlet kurmak isteyen Katalanları savundu mu?
Devletin müdahalesine karşı ‘Hayır yapamazsınız! Düşünce özgürlüğü var!’ dedi mi?
Yahut Amerika İspanya devletine yaptırım uygulamak suretiyle ambargo koydu mu?
Hayır…
Peki bizde durum ne?
Teröristlere dünyayı dar etmeye kalktığımız anda batı çifte standartını konuşturmaya başlıyor.
'Demokrasi ve özgürlük' naraları atıp 'onlar masum dokunmayın' diye ağlaşıyorlar.
Batı yalnızca yılan kendine değince devletin ne olduğunu hatırlıyor.
Halbuki, bölücü her yerde bölücü, terörist her yerde terörist!
Tabi bunların bir de içimizdeki ayakları var...
En son SİHA Sezgin lakaplı Sezgin Tanrıkulu, 'teröristleri' hedef alarak başlattığımız harekatta, devletin ‘Kürtleri’ öldürdüğünü ve bunun haksız ‘savaş’ olduğunu söyledi.
YPG/PYD-PKK’nın yıllardır Kürt, Türk, kadın, bebek demeden sivilleri katlettiğini bile bile ağababalarının emrettiği gibi içindeki zehri kustu.
Üstelik bu adam HDP’li falan değil ha!
Bizzat bu ülkenin kurucu partisi CHP’nin milletvekili.
Yalnız bırakmadılar tabi. Hemen peşine grup başkan vekilleri kendi ülkesine işgalci muamelesi yapan, birçok kez terörist cenazesine katılmış bu şahsın avukatlığına soyundu.
Bu sadece bir örnek, daha binlercesi var…
Polisimizin yüzüne karşı takılmış plak gibi ‘savaş savaş’ diye çemkirenler mi dersin, yoksa askerimize salak diyen çakma ‘milliyetçi’ şuursuzlar mı dersin…
Peki bunların yaptırımı ne olacak?
Demokrasisini örnek aldığımız Avrupa’da olduğu gibi hadlerini bildirecek miyiz?
Bu devletimizin işi. Bize bundan fazlasını söylemek düşmez. Ama elden bir şey gelmiyor deyip oturmak da olmaz yani.
Ne yapacağız?
Madem bu terörist ruhlular bizim verdiğimiz vergilerden maaş almaya devam edecekler, o halde biz de şöyle ağız dolusu haram edeceğiz aldıkları maaşları.
Buyurun hep birlikte…
Terörist cenazesine gidene, teröristi sevene, teröristi seveni sevene, askere polise dil uzatana, uzatanı savunana, ekmek yediği tasa tükürene…
Boğazından geçen lokma haram olsun!