Başak Demirtaş’ın Selahattin Demirtaş'a söylemesi gerekenler
Ya başınız sıkıştığında polisinden ve mahkemesinden yardım talep ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden yana olacaksınız, ya da bu ülkenin birliğine dirliğine kast etmiş teröristlerden yana olacaksınız…
Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’a ağza alınmayacak hakaretler eden bir sosyal medya kullanıcısı geçtiğimiz günlerde ortalığı birbirine kattı.
Sonradan aynı kişinin HDP sempatizanı olduğu ve bu yönde twitler attığı da ortaya çıktı ama bu işlediği suçu hafifletmez.
Ortada kime karşı olursa olsun işlenmiş büyük bir ayıp var, suç var.
Evet, bunun tam karşılığı suçtur ve bu suçun cezasını Türkiye Cumhuriyeti’nin yargı erki olan bağımsız Türk mahkemeleri keser.
İşte olay zaten tam da bu noktada düğümleniyor…
Burada bir es veriyorum yazının sonunda nereye bağlayacağımı anlayacaksınız.
***
Yazmak için meselenin tam anlamıyla aydınlanmasını bekledim. Kimin ne söylediğini tek tek takip ettim.
CHP, başta Canan Kaftancıoğlu olmak üzere derhal savunmaya geçti ki haklılar çünkü ittifak ortaklarını ortada bırakamazlardı.
AK Parti cenahında ise isim isim farklı tepkiler vardı.
Ama genel görüşe göre, hakaret içeren sözler kınanırken aynı hassasiyetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, onun ailesine ve ona oy vererek desteğini ilan etmiş bütün bir kesime karşı da gösterilmesi temenni edildi.
Bu da oldukça makul bir yaklaşımdı zira bu ülkede cezai işlem uygulanması gereken en büyük küfürler bizzat Erdoğan’a ve onun ailesine edildi.
Gezi Parkı’nı tam da olayların olduğu dönemde gidip görmüş birisi olarak duvarlara yazılı olan küfürleri burada yazacak olsam bir çoğunuzun midesi bulanır.
Zaten aile terbiyem de buna müsaade etmez…
Konumuza dönecek olursak ben de Başak Demirtaş’a edilen hakaretleri kınıyorum. O çirkin ifadeleri kullanan şahsın hak ettiği cezayı alması gerektiğini düşünüyorum.
Zaten İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı hızlıca olayın üzerine düşerek gerekeni yaptılar.
Buraya kadar her şey tamam ama asıl muhasebe buradan sonra başlıyor…
Mesela Başak Demirtaş’a bu noktadan sonra büyük bir sorumluluk yüklenmiş oldu.
O sorumluluk ne biliyor musunuz?
İlk görüş günüde kocasına giderek şunları söylemeli Başak Demirtaş:
‘’Bugüne kadar Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine terör örgütüyle yan yana geldin. Bu ülkenin askerlerini, kadınlarını, çocuklarını şehit eden katillerin heykelini dikmek istedin. Yetmedi, o teröristlerin cenazelerine arkadaşlarını göndererek destek verdin.
Ama bak! Eşinin başına bir hal geldiğinde bizi yine bu devletin yargısı savundu. Senin eşine hakaret edenleri bu ülkenin polisi yakaladı...''
Evet, Başak Demirtaş aynen bunları söylemeli çünkü eğer bu ülkeyi, bu ülkenin erklerini, devletini, polisini tanımazsanız yarın mahkemelerinde hak talep etmeye yüzünüz olmaz.
Ha! Merak etmeyin…
Bu devlet kimsenin hakkını yemez, hukukuna el uzatmaz. Zira biz bomba atan düşmanına dahi ekmek göndermesini bilen bir ecdadın çocuklarıyız.
Fakat siz artık bir tercih yapmak zorundasınız.
Ya başınız sıkıştığında polisinden ve mahkemesinden yardım talep ettiğiniz Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden yana olacaksınız, ya da bu ülkenin birliğine dirliğine kast etmiş teröristlerden yana olacaksınız…
İlk tercihi yapmanız durumunda Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından size yapılacak muameleyi canlı canlı gördünüz.
İkinci tercihi yapmanız durumunda ise tarafınıza karşı aynı 'suç' işlendiğinde hakkınızı hukukunuzu varlığına savaş açtığınız Türkiye Cumhuriyeti'nin mahkemelerinde aramanız abesle iştigal olur.
Eğer kendinizi PKK'dan taraf addediyorsanız kusura bakmayın ama kendisine karşı bir 'suç' dahi işlenmiş olsa hiçbir devlet teröristlerin hakkını savunmak zorunda değildir…
Tarafınızı seçin!