Vurun vekile
Bazı konularda da duyarlılık göstermeniz gerekiyor. Mesela çakar lamba gibi eften püften konularda, kusura bakmayın fakat çakar lamba meselesi gerçekten eften püften bir konu, kendinize yontmayın. Mesela, akçeli konulardan uzak durun. Mesela halktan birisi sizi aradığında, ona, telefonumu nereden buldun, sorusunu yöneltmeyin.
Kendimi bildim bileli bu ülkede tartışılan bir konu vardır.
Tahmin ettiğiniz gibi tartışılan konu milletvekili maaşları.
Asgari ücret şu kadar, vekil maaşları şu kadar.
Elbette ki milletvekilleriyle ilgili diğer konulara da değinmek gerekiyor.
Onları sonraya bırakıp maaş konusundan devam edersek, vekillere haksızlık yapıldığı kanaatindeyim.
Neden mi? Açıklayayım.
Farz edin genel seçimler yapılmış ve yine farz edin ben de milletvekili seçilmişim.
Yapacağım ilk iş ne olur?
Şüphesiz Ankara’da bir ev tutmak.
Hem de öyle böyle değil, bayağı büyük bir ev tutmam gerekir.
Eee yakın eş dost, akraba Ankara’ya geldiğinde otelde mi kalacak?
Tabii ki hayır, kalacakları yer benim evim olacak.
Bir de ev halkı var.
O zaman bana, şöyle 4 + 1 ya da 5 + 1 ev lazım.
Meclise falan da çok uzak olmayacak, hadi böyle bir evin kirasını not alın.
Sadece dört duvar evle olur mu?
Kesinlikle olmaz.
O evi donatmak da gerekiyor.
Ev eşyası giderlerini de kiranın üzerine ilave edin.
Ya memleketteki evi ne yapacağız?
Tabii ki oda açık duracak.
Çünkü milletvekilleri siyasi çalışmalar nedeniyle hemen hemen her hafta sonu ve meclis tatil edildiğinde vakitlerinin çoğunu memleketlerinde geçirmek zorundalar.
O hesaba iki ayrı konutun genel giderlerini de ekleyin.
Bir de milletvekilliğinden kaynaklanan kaçınılmaz cari giderler var.
Neler mi bunlar? Söyleyeyim.
Şöyle bir test yapın.
Uyduruktan bir düğün davetiyesi hazırlayın.
Davetiyeyi memleketimizin bütün milletvekillerine gönderin.
Sonuç ne olur biliyor musunuz?
Bölgenizin milletvekillerinin %70’i uyduruk davetiyenizin uyduruk adresine, hem de tam uyduruk tarihte çiçek gönderir.
Yaşadığınız şehrin önde gelen ailelerinin cenaze, açılış vs. gibi özel günlerinde gönderilen çiçekleri ve çelenkleri saymıyorum bile.
Ayrıca, bir milletvekili kendi memleketinde dolaşırken elinin günde kaç kez cebine girdiğini tahmin edebiliyor musunuz?
İnanın bana elin cebe girmesi kesinlikle bir kez değildir.
Vekilim elektrik, su parası, vekilim camiye yardım, vekilim okula destek benzeri taleplerle karşılaşmayan milletvekili var mı?
Eğer Ankara ya da İstanbul milletvekili değilseniz, benim vekillik cari harcaması, dediğim giderlerden kurtulmamız neredeyse imkânsızdır.
Ankara’ya gelen partililerin ya da partili olsun olmasın hemşerilerin ağırlanması nasıl yapılacak?
Şimdi bana, meclis lokantaları zaten uygun diyeceksiniz.
Evet size katılıyorum.
Hiç gitmedim ama, basında piyasadan daha uygun olduğunu duyuyoruz.
Tamam uygun diyelim.
Bir milletvekilinin aylık ziyaretçi sayısının kaç kişi olabileceği konusunda hiç fikriniz var mı?
Evet TBMM’nin sosyal imkanları uygun fakat, yekün alındığında hiçte küçük bir rakamla karşılaşmazsınız.
Saydığım bütün giderleri toplayıp eşit koyun.
Göreceksiniz ki, vekil maaşının yarısından fazlası uçup gitmiş.
Yani özetle benim demem şudur.
Bir milletvekilinin giderleriyle, kendisiyle hemen hemen aynı kazanan bir doktorun, bir avukatın giderleri aynı değildir.
Başka söylemle, doktorun, avukatın kazançlarının tamamı özel giderleri için cebinde kalırken, milletvekillerinin maaşları konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz.
Gelelim madalyonun öbür yüzüne.
Sayın vekiller, aldığınız maaş, bunu kendi adıma söylüyorum, annenizin ak sütü gibi helal olsun.
Yarın daha fazla alsanız dahi, oda size helal olsun.
Ama bazı konularda da duyarlılık göstermeniz gerekiyor.
Mesela çakar lamba gibi eften püften konularda, kusura bakmayın fakat çakar lamba meselesi gerçekten eften püften bir konu, kendinize yontmayın.
Mesela, akçeli konulardan uzak durun.
Mesela halktan birisi sizi aradığında, ona, telefonumu nereden buldun, sorusunu yöneltmeyin.
Mesela vatandaşla aranızdaki mesafe, milletvekilliği maaşı ile asgari ücret arasındaki fark kadar uçurum gözükmesin.
Aksi halde sürekli nelerle karşılaşırsınız biliyor musunuz?
Tam da şimdi karşılaştıklarınızla.
Önüne gelen maaşlarınızı aba olarak görür ve derler ki, vurun abalıya.