Şiddet kader değildir
Ben şunu söylemeye çalışıyorum. Hani bir söz vardır ya, " Kurşun adres sormaz" işte, şiddette öyle,asla adres sormuyor.
Eğer şiddet azalacaksa, imkansız gibi ama, eğer bir gün şiddet tarihe karışacaksa bu ancak dört koldan alınacak önlemlerle mümkün olacaktır.
Hayır, sadece kadına karşı şiddetten söz etmiyorum.
Her nerede ne kadar varsa, o kadar şiddetin tamamından söz ediyorum.
İlk başta şiddetle ilgili bazı noktaları vurgulamak istiyorum.
İçerisinde şiddet barındırmayan hiç kimse yoktur.
Sadece saklı duruyordur.
Görünür olması azlık çokluk, psikolojik durum ve kontrol edebilme ile ilgilidir. Şiddet bir bütündür.
Şiddete yatkın birisi varsa, bilin ki o şahıs şiddetin türünü de seçmez, şiddet uygulayacağı kişiyide seçmez.
Şiddet tek bir cinsiyete özgü bir özellik değildir.
Yalnızca azlık çokluk söz konusu olabilir. Eğitim, ekonomik durum, yaşanılan ülke şiddetten muaf tutmaz.
Sadece olayın rengi farklıdır o kadar.
Başka söylemle, şiddet 7'den 70’e, kadından erkeğe, doğudan batıya bütün insanların sorunudur.
Şöyle bir düşünün.
Örneğin Kuzey Avrupa ülkeleri.
Eğitimde rakip tanımıyorlar.
Ekonomide birinci ligteler.
Sosyal gelişmişlik, demokrasi, insan hakları oralardada başta oynuyorlar. İlginç gelecek fakat, o ülkelerin başta oynadığı başka bir konu daha var.
Ne mi? Söyleyeyim.
Elbette ki şiddet.
Yok yok, şiddet batıdada var, deme densizliğini yapmayacağım.
Ben şunu söylemeye çalışıyorum.
Hani bir söz vardır ya, " Kurşun adres sormaz" işte, şiddette öyle,asla adres sormuyor.
Peki, durumun böyle olması artık hiçbir şey yapılamaz mı demek?
Hayır, öyle değil.
Zor ama, yapılacak bir çok şey var.
İyide, ne bunlar?
Öncelikle şiddete bakarken bazı kalıplardan kurtulmamız gerekiyor.
Aksi halde şiddetin anlamlı ve kalıcı azaltılması mümkün olmaz.
Mesela cezaların artırılması altın çözüm olarak görülüyor, oysa olayın aslı öyle değil.
Cezalar elbetteki etkili olur ama kısmen. Neden mi?
Bir çok katil önce eşini öldürüyor sonra kendisini.
Şimdi bu adamı ceza ile korkutabilirmisiniz?
Hayır korkutamazsınız.
Zaten peşinen ölümü göze almış.
Eğitimli insanlar şiddetten uzak kalır, düşüncesi de yeterince gerçekçi değil. Evet buda önemli fakat, daha geçen gün şahit olduk.
Doktorun birisi çocuğunun gözleri önünde eşini tekme tokat dövmedi mi? Kalpsiz herif bir de kalp doktoruymuş. Şimdi bu adama eğitimsiz mi diyeceğiz?
Ekonomik sıkıntıların şiddeti desteklediği doğrudur ama, bu durum mevcut olanı arttırır.
Yani, fakirler zenginlerden daha fazla şiddet uyguluyor demek hiç de doğru olmaz.
Evet bunlar çok önemli fakat, şiddet maalesef toplumun heryerinde.
İşte tam da bu nedenden dolayı, toplumun her bölümünde aynı anda etkili bir şiddetle mücadele programı uygulamaya konulmalı.
Televizyon dizileri, şiddetin her çeşidini gözümüze gözümüze sokmuyor mu? Bilgisayar oyunları, bir araştırın, ölmekle, öldürmekle, şiddetle İlişkili oyunlar her cebe girmedi mi?
Atasözlerimiz, "Kızını dövmeyen dizini döver" sözü ne kadar mahsun.
Arkasını irdelemediğimiz iyi niyetli aile espirileri, "Oğlum bak ben gidiyorum, annen sana emanet"
Bu cümleyi beş yaşındaki oğluna söyleyen babaları hiç mi görmediniz? Evet şiddetle mücadele de toplumun bütün kesimlerinde tam da bu noktalardan başlamalı.
Yılmadan imkansız demeden.
Tekrarlıyorum, şiddet kader değildir ama, gerekli önlemleri zamanında almazsak kadersizlik olur.