Selçuk Bayraktar nasıl korunuyor?
Benim için Selçuk Bayraktar Türkiye'nin hatta dünyanın kaderini etkileyen insanlardan birisidir. Bu nedenle kendisine özenle, dikkatle planlanmış üst düzey bir koruma sağlanmasının gerektiğine inanıyorum.
Yazanlar, rol alanlar, TV kanalı beni affetsin, hiçbirinin ismi aklımda kalmamış. Sanırım doksanlı yılların başıydı, televizyonda bir parodi izlemiştim. Adamın biri pazarcı tezgahında salatalık satıyordu, hani bildiğimiz hıyar.
Yamuk yumuk hıyarlar normalin iki katı fiyatta müşteriye sunuluyordu. Neden böyle sorusunaysa, "Ablacığım bunlar ithal malı" cevabı verilerek konu tiye alınıyordu. Yani o yıllarda, hatta o yıllardan uzun yıllar sonrasına kadar dahi, bu ithal malı, yurtdışından geldi dendi mi akan sular duruyordu.
Çünkü bizde, biz yapamayız, biz edemeyizden kaynaklı ithal malı hayranlığı söz konusuydu. Yalan da değildi, biz gerçekten yapamıyorduk, biz gerçekten edemiyorduk. Daha sonra ürettiklerimizde bir nevi batının ürünlerinin yerli montajından ibaretti.
Toparlarsak numunelik dahi dünya markamız yoktu.
Bir süre sonra işler değişmeye başladı. Önce Türk Hava Yolları, evet THY gerçekten dünya markası haline geldi.
Türk Hava Yolları'yla birlikte zirveye doğru yükselen başka bir sektörümüz daha vardı. Herkesin savunma sanayi dediğinden eminim.
Doğru, Türk Savunma Sanayi.
Savunma sanayimiz yerinde yapılan çalışmalar sonucunda dünyayla boy ölçüşecek şekilde geliştirildi. Özellikle de insansız hava araçları.
Evet yerli ve milli insansız hava araçları Selçuk Bayraktar’ın öncülüğünde kelimenin tam anlamıyla marka oldu.
Hatırlıyor musunuz, 90'lı yılların sonlarında, 2000'li yılların başlarında İnsansız Hava Araçlarını İsrail’den ve ABD’den yalvar yakar ancak kiralayabiliyorduk.
O da, kontrol onlarda olmak üzere sınırlı kullanım.
Ardından Selçuk Bayraktar ve Baykar Teknik devreye girdi.
Önce silahsız sonra da silahlı insansız hava araçları. Hafızanızı zorlayın, yerli ve milli İnsansız Hava Araçları terörle mücadele için kullanılmaya başlandığında teröristler neler söylüyordu? Sadece bir tanesini anımsatayım, "Artık dışarıya burnumuzu dahi çıkartamıyoruz."
Gel zaman git zaman terörle mücadele için kullanılan silahlı ve silahsız insansız hava araçları, son iki yılda çatışmalarda ve sınırlı savaşlarda Türk ordusunun göz bebeği haline geldi.
Suriye’yi anımsayın Libya’yı hatırlayın ve en sonunda Karabağ.
Kaldı ki İnsansız Hava Araçlarının geleceği de çok parlak. Şöyle bir düşünün, SİHA'lar için hazırlanmış uçak gemileri, hatta kamikazeler açısından kullanıma müsait herhangi bir gemi görünümündeki deniz araçları.
O zaman, örneğin Doğu Akdeniz’i kontrol etmek daha kolay olmaz mı?
Elbette ki bu konuda güvenlik uzmanlarının hayalleri, askerlik dahi yapmamış benim hayallerimden çok daha geniştir. Zaten bugünkü konumda öncelikli olarak SİHA'lar değil. Benim konum başlıktan da anlayacağınız gibi Türk İnsansız Hava Araçlarının mucidi Selçuk Bayraktar’ın nasıl korunduğuna dair.
İnsansız Hava Araçlarının olmadığı bir ortamda terörle mücadelede, Türkiye’nin, Suriye’de Libya’da Azerbaycan da gösterilen başarısı bu boyutlarda olur muydu? Sorusuna verilecek cevap, Selçuk Bayraktar nasıl korunmalı? Sorusunun önemini net bir şekilde ortaya koyacaktır.
2000'li yılların başlarını gözününüzün önünden geçirin. ASELSAN‘da çalışan çok sayıda genç mühendis intihar etti. Aslında intihar ettikleri söylendi. Zannedildiği gibi ülkemizde intihar oranları hiç de yüksek değil. Üstelik aynı kurumda çalışan bu kadar çok insanın intiharı düşünmesi bütün istatistiklere aykırı düşer.
Başka bir olay, 2007 yılında Isparta’daki şüpheli uçak kazasında Nükleer Fizik konusunda dünyada sayılı isimlerden birisi olan Profesör Doktor Engin Arık ve ekibi hayatını kaybetti.
Biraz daha öncesine gittiğimizde, Turgut Özal, Adnan Kahveci, Uğur Mumcu, Eşref Bitlis, Vali Recep Yazıcıoğlu, Adnan Menderes ve son olarakta Muhsin Yazıcıoğlu.
Yani demem şudur, belki bugün siyasette, ekonomide, teknolojide Selçuk Bayraktar olabilecek bir çok isim, o yıllarda geride soru işaretleri bırakarak öldü.
Bütün bunlar dikkate alındığında Selçuk Bayraktar’ın çok ciddi şekilde korunmasının gerektiğini anlamak için sanırım filozof olmaya gerek yok.
Selçuk Bayraktar’ın yaptıkları ortada. Abartılı bulanlar olabilir fakat benim için Selçuk Bayraktar Türkiye’nin hatta dünyanın kaderini etkileyen insanlardan birisidir.
Bu nedenle kendisine özenle, dikkatle planlanmış üst düzey bir koruma sağlanmasının gerektiğine inanıyorum. Unutmayalım ki, bu ülkede Selçuk Bayraktarlar kolay yetişmiyor, en azından yetişmiş Selçuk Bayraktarlar'ı kazaya fırsat vermeden koruyalım.
Eskiler, "Teşbihte hata olmaz" derler, Nasreddin Hoca'nın fıkrasında olduğu gibi testi kırılmadan.