Neden üzerinize aldınız ki?
Türk Başkanı sihirli lambanın cinine sormuş, cin efendi söyle bakalım, benim ülkemin muhalefeti ne zaman işini doğru yapacak? Cin, ellerini dizlerine vurarak, "eyvah! buna benim ömrüm yetmez" diyerek haykırmış.
"Bir musibet bin nasihattan evladır." Demiş atalarımız.
Ama galiba o musibet bu musibet değil. Neden mi?
Çünkü her şey aynı tas aynı hamam devam ediyor da ondan.
Açıkçası ben muhalefetten şunu beklerdim.
Eğer doğru dürüst bir çözümünüz yoksa, belliki yok; sürece, en azından susarak destek verin.
Oda yok.
Bakın, dünya yüzyıldır görülmemiş tehlike içerisinde.
Türkiye bir yana, dünyanın ne olacağı belli değil.
Eğer önü alınamazsa belki de milyonlarca insan ölecek.
Belkide küresel bir kıtlık yaşanacak.
Tabii ki gönül istemez fakat belki de bütün dünya çete savaşlarına teslim olacak.
Ama bizim muhalefet koyun can derdinde iken kasaba bıçak uzatıyor.
Peki neden?
Evet bu soru size, neden?
Sağlık Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlar özelinde hükümet olayı kötümü yönetiyor?
Hayır oldukça iyi.
Hatta bana, Ak Parti'nin ilk beş yılındaki titizliğini hatırlattı.
Alınması gerekli bir önlem vardı da almadılar mı?
Hayır muhalefetin öyle iddiası da yok.
Ama ne var biliyor musunuz?
Mantıksız, temelsiz, kendi tribünlerine gülücük saçan katıksız klasik muhalefet.
Koronavirüsün Türkiye‘yi etkilemeye başladığı günden itibaren Türk muhalefetinin ne dediğine şöyle bir bakalım.
Vakalar azken, koronalı hastaları saklıyorsunuz dediler.
Kayıplarımız rakamlarla ifade edilirken, hayatını kaybedenlerin tamamını söylemiyorsunuz iddiasında bulundular.
Sümerbank‘ı sattınız, bakın şimdi maske yok şeklinde salladılar.
Şeker fabrikalarımızı elden çıkarttınız, alkol üretemiyoruz yorumuyla komikleştiler.
Sayın Erdoğan, hemen hemen tamamının altına imzamı atabileceğim bir ekonomik paket açıkladı, neden helikopterden para atmıyorsunuz, benzeri açıklamalarıyla ekonomi bilimine rahmet okuttular.
Başka, Çin'den satın alınan salgınla ilgili malzemeler için, "Çin bunların parasını Atatürk ödemiş" demişmiş, yalanını uydurdular.
En sonunda günlerdir, neden sokağa çıkma yasağı yok diyerek halkı galeyana getirmeye çalışıyorlar.
Bunlara eyvallah da , Sayın Cumhurbaşkanı'nın Salı akşamı açıkladığı Milli Dayanışma Kampanyası için sergiledikleri tavırları şapka çıkartır cinsten. Hatırlayın, Sayın Cumhurbaşkanı kendi yedi aylık maaşını da kampanya kapsamında bağışlayarak herkesten katılım istemişti.
Muhalefet korosu aynı makamda devam.
Efendim, Sayın Cumhurbaşkanı halktan para dileniyormuş.
Türkiye’nin kasası tam takırmış.
Başka hiçbir devlet halkından yardım istemiyormuş.
Oysa bu kampanyanın hem maddi hem de manevi boyutu var.
Kampanya, geliri iyi olanlara, eline az para geçenlere yardım fırsatı verirken, aynı zamanda milli dayanışmayı da pekiştiriyor.
Fıkra bu ya, Türk, ABD ve İngiliz liderleri sahilin birinde dolaşıyormuşlar.
Bir tane sihirli lamba bulmuşlar.
Hani şu, Alaaddin'in sihirli lambasından.
Üç kafadar sihirli lambaya dokununca içerisinden kocaman bir cin çıkmış.
Cin, liderlerlere sizlere birer soru hakkı.
Hadi bakalım sorun bana ne sorabilirseniz.
ABD Başkanı, benim ülkemde siyah-beyaz çekişmesi ne zaman sona erecek, sorusunu yöneltmiş.
Cin birazcık düşündükten sonra, 50 yıl beklemek lazım cevabını vermiş.
ABD Başkanı ellerini dizlerine vurarak, "eyvah! buna benim ömrüm yetmez" yakınmasında bulunmuş.
İngiliz Başbakanının sorusu, benim ülkemde kraliyet yönetimi ne zaman sona erecek.
Cinden cevap, 70 yıl beklemek gerekir. İngiliz Başbakanı ellerini dizlerine vurarak "buna benim ömrüm nasıl yetsin" şeklinde sızlanmış.
Soru sorma sırası Türk Başkanına gelmiş.
Türk Başkanı, cin efendi söyle bakalım, benim ülkemin muhalefeti ne zaman işini doğru yapacak?
Cin, ellerini dizlerine vurarak, "eyvah! buna benim ömrüm yetmez" diyerek haykırmış.
Sözüm üzerine alacak olanlara.
Bakın, zaten kampanyanın ismi "Milli Dayanışma Kampanyası" yani dayanışmak isteyen ve kendini milli gören kesime hitap ediyor, herkese değil.