YAZARLAR

Erken seçim iddiası erken

Peki, 2020 yılında seçim olurmu? En az Papa’nın evlenmeye karar vermesi kadar zayıf bir ihtimal.

Kazım Köse
Kazım Köse[email protected]

Ortaokul yıllarındaydık. 
Bir arkadaşımla muziplik yapalım dedik. Yok yok, çok yaramaz falanda sayılmazdık. 
Bizimkisi sadece çocukluktu. 
Zaten öyle aman aman bir şey de değildi. Birkaç arkadaşımıza, sağlıkçılar geldi bugün aşı var, balonunu uçurmuştuk.  
Bir sonraki tenefüste herkes konuşuyordu, eyvah, bugün aşı var. 
Bu çocukça projenin ortağı arkadaşımla başbaşa verip, birbirimize sorduğumuz soru şuydu...
Bugün gerçekten aşı mı var? 
İşi o hale getirdik ki, öğle tenefüsünde kaçmaya karar verdik.  
Çünkü kendi balonumuza kendimiz bile inanmaya başlamıştık.


Şimdi Türkiye’de benzer gündemi yaşıyor. 2020’de erken seçim olacak. 
Ortaya atan kim belli değil ama, herkes onu konuşuyor. 
Sanırım bu fikri ortaya atan da, arkadaşımla benim ortaokul yıllarımızdaki ruh hali  içerisindedir. 
Peki, 2020 yılında  seçim olurmu? 
En az Papa’nın evlenmeye karar vermesi kadar zayıf bir ihtimal.   
Tamam, burası Türkiye her an her şey olabilir. 
Tamam, siyasette bir ay bile çok uzun bir zamandır. 
Ama, sebep sonuç ilişkisi diye bir gerçekde var. 
Başka söylemle, erken seçim olması için malum şartların ortaya çıkması lazım. Yani, yağmur yağacağını iddia edebilmek için, öncelikle kara bulutları görmek gerekir. 
Dolaşıyor mu  o seçim bulutları? 
Hadi Beraber bakalım. 
Siyasette boşluk var mı? 
Hayır yok iktidar oldukça  sağlam duruyor. 
Halkın erken seçim isteyecek bir gerekçesi seziliyormu?  
Ekonomi bir miktar sıkıntılı fakat, çok derin değil. 
Vatandaşın, can simidi olarak gördüğü bir muhalefet, ben buradayım diyor mu? Muhalefetten böyle bir umut hak getire.

Bir talep olmadığına göre, ilginçtir, muhalefetde gürsesli seçim  isteği içerisinde değil. 
Eeee o halde 2020  için erken seçim beklemek anlamsız. 

Evet, zorlayıcı sebepler yok. 
Ama bu durumda bile iktidarın seçim talebi olur mu? 
Bence böyle bir beklenti de mantıklı değil. 
Öncelikle şunu söylemek gerekir. 
Mevcut şartlarda erken seçim sadece Sayın Erdoğan isterse olabilir. 
Doğru, TBMM'nin de erken seçim kararı alma yetkisi söz  konusu ama, orada Cumhur ittifakı çoğunlukta. 
Yani, muhalefetin erken seçim kararı almak için sayısı eksik.
Görüldüğü gibi, konu şu  noktada düğümleniyor. 
Sayın Erdoğan erken seçim istermi  istemez mi? 
Bunuda beraber irdeliyelim.  
31 Mart yerel seçimlerinin ardından Recep Tayyip Erdoğan bir konuşma yapmıştı. 
O konuşmada öne çıkan mesajlardan biri de, yaklaşık dört yıl daha seçim yok, vurgusuydu. 
Bu durumun değişmesi için ciddi anlamda bir şeylerin olması gerekiyor. Öyle değişiklikler var mı? 
Hayır, bence yok. 
Aksi düşünce sahiplerinin öne sürdüğü cılız iddialarsa, laf olsun torba dolsun kabilinden sarf edilmiş cümlelerden başka bir şey değiller. 
Ne bu cılız iddialar? 
Bir tanesi, 2021 yılında ekonominin çok daha kötü olacağı, bu nedenle Sayın Erdoğan’ın 2020’de seçime gitmeyi düşüneceği, şeklinde. 
Siyasetten fırsat bulup yazamasam da, benim alanlarından birisi de ekonomidir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim, 2021’in 2020 den daha kötü olacağı konusunda güvenilebilecek gerçek hiçbir ön belirti yok. 
Tam tersine, 2021’in Türkiye için ciddi anlamda şahlanış yılı olacağına inanıyorum. 
Çünkü dünya, hem siyasi olarak hem ekonomi anlamında  en kötüyü gördü. Bundan sonrası kötüden iyiye doğru geçiş. 
Aynı şekilde, Türkiye gerçekleri de benzer çizgide.


Davutoğlu ve Babacan hareketlerinin henüz yolun başındayken seçim yapılmasının Ak Partiye avantaj sağlayacağı inancında olanları da gözlemliyoruz. 
Kurulacak yeni partiler bağlamında  benim düşüncem şu, Ak Partinin rakibi yine kendisidir. 
Tespit edildiğini düşündüğüm aksaklıklar yoluna koyulup 2023’e yelken açılırsa, hiçbir fırtına Ak Partiyi yolundan edemez. Sonuç olarak, 2023’e çok da güçlü girme olasılığı varken, Sayın Erdoğan’ın erken seçim demesi bir otomobilin akaryakıtı olduğu halde, akaryakıt istasyonuna gidip zaman kaybetmesiyle aynı anlama gelir.


Özetlemek gerekirse, erken seçim iddiaları dayanaktan yoksun hatta anlamsız söylentilerden ibaret. 
Ortada seçimi gerektirecek ne bir durum var ne de muhalefetin böyle bir isteği söz konusu. 
Buna rağmen ortada dolaşan laflar neyin nesi, söyleyeyim, o sözler muhalefetin yenilen pehlivanın güreş özlemidir.

Yorumlar 1 Yorum