YAZARLAR

Davadan Deva"ya Ali Babacan

Kurulması bu kadar çok ertelenen bir partinin seçmenin ilk kez huzuruna çıktığı program çok daha farklı olmalıydı. Bugüne kadar hiçbir oluşum partisinden koparak başarıya ulaşamamıştır. Eskilerin deyimiyle, mostralık dahi yoktur.

Kazım Köse
Kazım Köse[email protected]

Üç ay sonra beş ay sonra, bugün yarın derken nihayet geçtiğimiz Çarşamba günü Ali Babacan partisini kurdu. Açıkçası ben eksileri başka yerlerden beklerken, eksiler bizzat Ali Babacan’ın açıklamasından geldi. 
Kurulması bu kadar çok ertelenen bir partinin seçmenin ilk kez huzuruna çıktığı program çok daha farklı olmalıydı. Öncelikle sloganlaştırılmış isim çok da şık durmamış. 
Ne yalan söyleyim bana eczaneleri hatırlatıyor. 
Hatta  yanlış değilsem  deva isminde birkaç eczaneye rastlamıştım. 
Kısa süre  içerisinde kendilerine, benim ismimi kullanıyor, deyip dava açarlarsa şaşırmayacağım.  
Tamam Ali Babacan iyi bir hatip değil, onu biliyorduk zaten. 
Fakat, içerikte de farklı bir şey yoktu. Söylenenler 70 civarındaki partinin az çok dile getirdiği, 83 milyonun görmezden gelemeyeceği, hani derler ya, ne öldüren ne güldüren, söylemlerden başka bir şey değil.  


Konuşmanın bir kısmı, demokrasi, insan hakları, hukuk gibi genel geçer söylemler. Sorarım size, demokrasiye, insan haklarına, ve hukuka kim hayır der. 
En azından kağıt üzerinde de olsa hiç kimse. 
Ya da bu kavramlar 70 civarındaki siyasi partinin hangisinin tüzüğünün güzide söylemlerinden değildirler? 
Sadece bu kadar mı? 
Hayır değil. 
Ayrıca  tezatlıklarda söz konusu. 
Bir yerde, Üniversitelere tek sınavla Öğrenci alınmamalı derken ki, bu doğrudur, başka bir yerde, işe alımlarda mülakat kaldırılacak, herkes yazılı sınavda aldığı notla değerlendirilecek, deniliyor. 
Tek sınavla öğrenci seçemiyorsun ama, yalnızca yazılı yapılacak tek  sınavla önemli bir kadroya çalışan alınabiliyor. YÖK kaldırılacak deniliyor, ya yerine ne konulacak? 
Ona çevap yok. 
Başka bir çok şey daha galiba en önemlisi, gizli gönüldaşlar meselesi. Ahmet Hakan gayet iyi anlatmış, eklenecek fazla bir şey kalmamış. 
Ben sadece şu kadarını söyleyeyim, Ak Parti kurulurken, parti binalarının önlerinden kurucuların plakaları alınıyordu. 
Korktular mı? Hayır.


Dürüstçe ifade etmek gerekirse, birkaç konu hariç sayın Babacan’ın net olarak söylediği hiçbir şeye rastamadım. 
Dış politika... 
Soyut cümleler. 
Hukuk... Pek farklı değil. 
Yanlışlar eyvallahta doğruları ne... 
Cevap hak getire.


Dezavantajları başka yerlerden bekliyorum dedim, evet siyasi tarihimiz Ali Babacan’ın yüzünü fazlaca  güldürür cinsten değil. 
Bugüne kadar hiçbir oluşum partisinden koparak başarıya ulaşamamıştır. Eskilerin deyimiyle, mostralık  dahi yoktur. 
Ali Babacan istisna  olabilir mi? 
Akparti Türkiye‘nin en büyük partisi, Recep Tayyip Erdoğan ülkenin en büyük siyasi lideri olduğu sürece, böyle bir şeyin imkanı yoktur. 
Başarıdan kastım elbetteki, bir sonraki seçimde iktidar koltuğuna göz kırpmak. Eğer hedef, bir-iki puan alabilmek İse, bu başarı değil başkalarının başarısına engel olmaya çalışmaktır.  
Dikkate değer başka bir konuda, listede, birlikte hareket edildiği söylenen Abdullah Gül’ün esamesinin bile okunmamasıydı. 
İster istemez insanın aklına şu soru geliyor. 
Tamam Erdoğan‘la dava arkadaşlığı bitti, onu anladık. 
Sayın Gülle bir süredir devam edegelen dava arkadaşlığı da mı  bitti? 
O zaman insana sorarlar, her şeye  Deva geleceği iddia edilen o parti bir tek dava arkadaşlığına mı 
Deva gelmemiş?

Yorumlar 3 Yorum