CHP’de aynı tas aynı hamam
Bir de şöyle düşünün. Teknik direktörsünüz kalecimiz beş maçtır üzerine gelen bütün topları kalesinde misafir etmiş. O kaleciyi altıncı maçta da kaleye koyar mısınız? Ya da bir berber dükkanı işletiyorsunuz, yanınızda çalıştırdığınız elemanınız dokuz traşın tamamında usturasını kana bulamış, o elemanınıza onuncu kez traş etme fırsatını verir misiniz?
Dokuz seçim kaybetmiş Genel Başkan, Parti Genel Başkanlığı'na altıncı kez seçildi.
Eğer hangi parti sorusunun cevabı ülkemizde bolca bulunan 0.00 küsür oy alan partilerden birisi olsaydı sorun yoktu ama şimdi sorun var.
Çünkü dokuz seçim kaybetmiş Genel Başkanın altıncı kez liderliğe getirildiği parti CHP.
Yani eski söylemle bu ülkenin ana muhalefet partisi.
Bizim ülkemizde liderler istisnalar hariç ilahi takdirle ya da kasetle koltuklarını bıraktıkları için dokuz kere kaybet altı kere seçil söylemi kulaklara çok da yanlış gelmeyebilir.
Öyle ya siyaset penceresinden bakıldığında sürekli görülen manzara bu olduğundan, öğrenilmiş ön kabul söz konusu.
Tamam ama bir de şöyle düşünün. Teknik direktörsünüz kalecimiz beş maçtır üzerine gelen bütün topları kalesinde misafir etmiş. O kaleciyi altıncı maçta da kaleye koyar mısınız?
Ya da bir berber dükkanı işletiyorsunuz, yanınızda çalıştırdığınız elemanınız dokuz traşın tamamında usturasını kana bulamış, o elemanınıza onuncu kez traş etme fırsatını verir misiniz?
Cevabınız hayır değil mi?
Sözüm CHP'lilere, eee... O zaman size dokuz seçim kaybettirmiş bir ismi neden tekrardan üstelik altıncı kez Genel Başkanlığa getiriyorsunuz?
Size şeref sözü, bu soruya makul olmak şartıyla cevap verebilecek bir tane CHP’li varsa okuduğunuz satırlar son yazım olacak.
Sorumu somutlaştırarak tekrardan soruyorum, partisine girdiği dokuz seçimi kaybettirmiş Kemal Kılıçdaroğlu’nu altıncı kez Genel Başkanlığa seçmenizin makul ve mantıklı gerekçesi nedir?
Evet geçtiğimiz Cumartesi ve Pazar günleri, ülkemizin en eski siyasi partisi, 99 yıllık CHP’nin 37. kurultayı yapıldı. Sonucu biliyorsunuz Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak girdiği kurultayda yeniden Genel Başkan seçildi.
Hadi ben kafama silah dayayıp kendimi kongreye pozitif bakmak için tehdit edeyim.
Bunun içinde kurultaydaki konuşmayı en önyargısız kulakla bir daha dinleyeyim. Peki, Kılıçdaroğlu kongrede ne dedi? Türkiye’nin beş tane sorunu varmış. Adalet, ekonomi, dış politika, eğitim ve toplumsal yapımız.
Eyvallah diyelim de bu sorunları nasıl çözeceksiniz? Sorusunu yöneltelim. Buna da adına ikinci yüzyıl manifestosu dedikleri 13 maddelik bir açıklamayla cevap verdiler.
Ya, 1 saat 3 dakikalık konuşma için benim yorumum ne?
Bunu size bir fıkra ile anlatayım.
Adamın biri balonla havalanmış. Aradan epeyce zamanın ardından balonun kontrolünü kaybetmiş.
İyice yükselen balon saatler geçmesinden sonra bilinmeyen bir şehre doğru konuşma mesafesine kadar alçalmış.
Aşağıda binalar arasında kravatlı çantalı adamlar dolaşıyormuş.
Balondaki adam birisini gözüne kestirip sormuş, beyefendi neredeyiz acaba? Aşağıdaki çantalı kravatlı adam balona gözattıktan sonra, balonun içerisindesiniz cevabını vermiş. Yukardaki aşağıdakine şaşkın şaşkın bakıp, beyefendi siyasetçi misiniz? Sorusunu yöneltmiş.
Aşağıdaki, evet nereden bildiniz? Balondaki adamın muhteşem cevabı, soruma verdiğiniz yanıt doğru ama benim işime hiç mi hiç yaramıyor.
Size samimi olarak bir şey söyleyeyim. CHP, Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’liler yatıp kalkıp Recep Tayyip Erdoğan‘a dua etsinler.
Neden mi? Onu da söyleyeyim.
Eğer Sayın Erdoğan 2018 Anayasa değişikliğiyle seçimlerde ittifak yapmayı yasallaştırmasaydı, bugün CHP 2023’te seçilebilme ihtimalinin ancak rüyasını görüldü.
Şimdi, en azından bir hayal söz konusu. Nedir bu hayal?
Bana göre CHP’nin 2023 için hayal ettiği ve uygulamaya geçirmeye çalıştığı plan şöyle.
Tekrardan çatı adayı, muhtemelen Abdullah Gül gündeme getirilecek.
Meral Akşener yine itiraz etmez mi? Sanırım eskisi kadar değil. Biraz karşı çıktıktan sonra, geçen seçimlere girdik olmadı Erdoğan yine kazandı.
Erdoğan’ı devirmenin tek yolu bu ise bağrıma taş basarım, kabilinden cümlelerle tabanını yatıştıracak.
Farzedin Sayın Akşener yine ben İyi Parti'nin adayıyım dedi.
Bu sefer de B planı devreye girecek. Sayın Akşener'den dolayı oluşacak muhtemel boşluk, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu ile doldurulmaya çalışılacak.
İyi de, bu rüya önce uygulamaya, daha sonra da hayata geçirilebilir mi? Cevaplayayım, tek bir şartla, eğer Ak Parti 31 Mart seçimlerinde bir miktar ardından Haziran İstanbul seçiminde büyük oranda sergilediği hataları tekrarlamazsa asla mümkün değil.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun kurultaydaki konuşmasından dikkatimi çeken en önemli bölüm şuydu, millet ittifakı dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Kim bu dostlar, resmi dost İyi Parti'den gayriresmi dost HDP'ye kadar uzanan bildiğimiz partiler.
Sorum şu, Sayın Kılıçdaroğlu, bilirsiniz Türkçemizde güzel bir söylem var. "Dostumun dostu dostumdur."
Bu söyleyişe göre, olur ya seçilirseniz dostunuz HDP'nin dostu PKK sizin de dostunuz olacak mı?