YAZARLAR

Babacan geçmişle gelecek arasında sıkışmış

Düşük faizle borçlanmak çok iyi bir şeydir ama nihayetinde sıcak paradır. Kaldı ki, yalnızca Ali Babacan Cumhurbaşkanı seçildi diye kimse kimseye eksi faizle para vermez. Eğer veriyorsa zaten orada ciddi bir sorun vardır.

Kazım Köse
Kazım Köse[email protected]

Bayramda hemen hemen bütün siyasetçileri ekranlarda izledik. Kâh internette kâh ana akım medyada. Bana en fazla ilgiyi kim gördü sorusunu yöneltirseniz; kuşkusuz Ali Babacan derim.

Ali Babacan önce Halk TV de Özlem Gürses‘in konuğu oldu, ardından da YouTube’daki kendi kanalında Cüneyt Özdemir’in.

İlgi gördü mü? Evet gördü.

Halk TV nin izlenme oranı konusunda fikrim yok fakat bildiğim kadarıyla Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalındaki program bütün zamanların rekorlarını kırmış.

Gel ki atalarımız, "Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz." derler ama Babacan’ı, doğal olarak Ak Parti dışındaki işini göremediğimiz için biraz Ak Parti zamanındaki işine daha fazla da lafına bakarak değerlendirmek gerekiyor.

Peki Ali Babacan ne dedi?

Ali Babacan’ın açıklamalarına geçmeden önce yeri gelmişken iki konuya değinmek istiyorum.

Birincisi, Cüneyt Özdemir hakkında. Cüneyt Özdemir gerçekten güzel sorular sordu.

Ne yandaş ne de rakip üslubuyla.

İkincisi, artık ana akım medya vs. hak getire. Siz doğru insansanız, doğru insanı davet etmişseniz ve doğru soruları soruyorsanız, yayınınızı YouTube’dan veya başka bir yerden yapmanızın hiçbir dezavantajı yok.

Yani tek adam medyası, bu deyim bana aittir, olsanız dahi ana akım medya sizsiniz.

Esas konumuza dönersek, sayın Babacan hemen hemen bütün insanların altına imza atacağı, hemen hemen bütün partilerin tüzüklerinde yer alan genel geçer insan hakları, özgürlük, demokrasi, hukuk vs dışında, bu Ali Babacan farkıdır diyebileceğimiz çok da fazla şey söylemedi.

Söylenen somut şeylerde bana göre çok doyurucu değil. Mesela ben ekonomi ile ilgili, öyle ya Ali Babacan dediğinizde akla ekonomi geliyor, daha farklı şeyler beklerdim.

Ali Babacan tasarruf diyor, güvene dayalı düşük faizle hatta eksi faizle borçlanmak diyor, İMF ye rezervleri yetersiz olduğu için hayır diyor, Ekonomi Bakanı olarak Ak Parti'de yaptıklarım referansımdır diyor, uluslararası düzeyde şahsi kredibilitem var diyor, başka da bir şey demiyor.

Teker teker bakalım.

İster devlet olun ister aile, tasarruf kimin işine yaramaz ki?

Düşük faizle borçlanmak çok iyi bir şeydir ama nihayetinde sıcak paradır.

Kaldı ki, yalnızca Ali Babacan Cumhurbaşkanı seçildi diye kimse kimseye eksi faizle para vermez. Eğer veriyorsa zaten orada ciddi bir sorun vardır.

Ali Babacan’ın bakanlığı sırasındaki başarısı Erdoğan liderliğinin ve Ak Parti başarısının sadece bir parçasıdır.

Başka söylemle Sayın Babacan, bakanlığı sırasında iyi bir motorun düzgün çalışan bir dişlisi olmuştur. Daha da önemlisi, o zamanın Türkiye ve dünya şartları ekonomiyi bilen herhangi birisini aşağı yukarı Ali Babacan kadar başarılı göstermeye müsaitti.

Yakın tarihimize bakıldığında İMF Türkiye’nin kabusudur. Yani, rüyasında görenler hayra yormazlar. Şahsen, Ali Babacan’dan İMF konusunda evet ya da hayır şeklinde net bir cevap beklerdim.

Gelen cevap, "Havet" gibi bir şey oldu.

Ya siyaset?

Adlandırılmasa da, anladığım kadarıyla Özal’ın, dört eğilimi, benzeri bir yapılanma hedefleniyor.

Bunu nereden Farkediyoruz? Hem söylemlerin renginden, hemde şuanki zamanın 12 Eylül sonrasına benzetilmesinden.

Eğer buradan medet umuluyorsa vazgeçilsin. Çünkü Özal’ın dört eğiliminin tutmasının tek bir sebebi vardı, 12 Eylül darbecileri dört eğilimin dördünü de hak ile yeksan etmişti.

Özal da bunun üzerine bir toparlama yapabilmişti.

Şimdi öyle mi? Hayır, eğilimlerin dördünü de temsil eden partilerin tamamı ayakta, üstelik oldukça da sağlıklı duruyorlar. Bugünün benzetildiği diğer bir tarih de Ak Parti öncesi. Bu da yanlış benzetme. Şu an Türkiye 2001 öncesinde olduğu gibi ne ekonomik krizde ki, o krizi iliklerine kadar hissetmiş birisiyim, ne de iktidarda zayıf ve karmaşık bir yönetim var.

İster kabul edin ister etmeyin yaklaşık 20 yıllık iktidarın ardından bile gidilecek seçimde Sayın Erdoğan en yüksek oyu alacak olan siyasi liderdir.

Hem de Cumhuriyet seçim tarihinin en yüksek oy oranlarından birisini.

Ali Babacan'ın bayram mesaisi bir çok açıdan değerlendirilmeye müsait. Örneğin kendilerini hitabet özelliğini geliştirmiş buldum.

Yani yazacak çok şey var fakat uzun olursa da sizler okumuyorsunuz.

O halde kalanlar için başka bir zamanda diyerek bugünkü yazımı özetleyeyim.

Evet, Sayın Babacan bayramda iyi bir mesai yapmıştır.

Evet, Sayın Babacan izlenme anlamında ilgi de görmüştür.

Evet, Sayın Babacan siyaset ortamında ciddi bir boşluk olduğunda o boşluğu doldurabilecek bir siyasetçidir.

Ama mevcut şartlarda, özellikle de Sayın Erdoğan bugünkü gücüyle iktidardayken, Deva Partisi ile Ali Babacan’ın, Ak Parti ile Recep Tayyip Erdoğan’ın yakaladığı başarıya ulaşması çok zor gözüküyor.

Diğer söylemle, tamam tarih tekerrürden ibarettir fakat, bana göre o tekerrür tarihi bu tarih değildir.

Yorumlar 4 Yorum