YAZARLAR

Amerikan rüyasının karizması çizildi

Demokrasiyle gelmiş bir Amerikan Başkanı, ben demokrasiyle gitmem, giyip yönlendirdiği halk kitlesi ile ABD’de devlet felsefesinin kalbi senato binasını tarumar ettirdi. "ABD’deki tüm tarafları itidal ve sağduyuya  davet ediyoruz."

Kazım Köse
Kazım Köse[email protected]


Trump bütün dünyayı silkeleyerek, Amerikan rüyasından uyandırdı. O kadar ki bir daha Amerikan rüyası dendiğinde insanların aklına rüyanın korku filmi versiyonu, kabus gelecek.

Peki Amerikan rüyası nedir?  Türkçe tercümesiyle anlatayım. Öyle ya da böyle bir kere ABD'ye kapağı attın mı artık sana bu dünyada ölüm yok.

Ev mi istiyorsun? Al sana ev. Hemde bahçe içerisinde, iki katlı ve  havuzlu.

Otomobil mi istiyorsun? Al sana otomobil. Üstelik etrafında bir turu ancak 15 dakikada atabileceğin cinsten.

İş mi istiyorsun? Al sana iş. Sıradan bir  yerde de değil, inanılmaz bir şey ama gökdelenin tepesinde ve gökyüzünde uçuşan helikopterler dahi iki kat aşağından geçiyor.

Para mı? Tomar tomar, ceplerinde sigara paketi koyacak yer kalmıyor.

Sağlık mı? 911’i tuşluyorsun, telefonu kapatıp arkanı döndüğünde sağlık ekibinin sedyesi ile çarpışıyorsun.

Daha da güzeli, Kemal Sunal'ın filmindeki gibi ağaya beleş.


Amerikan rüyasını tabii ki bizim Temel'de duymuş. Temel bu, geri kalır mı? Bir şekilde kapağı, taşı toprağı altın Amerika’ya atmış. İlk kez Amerikan caddelerinde yürürken, şimdi diyeceksiniz Cumhuriyet altınının Amerikan sokaklarında işi ne ama fıkra böyle, yerde bir Cumhuriyet altını görmüş. Temel önce bir düşünmüş, sonra günlerden Cumartesi olduğunu hatırlamış.

"Yok uşağum, ben prensip sahibi adamum Cumartesi günleri çalışmam" diyip altını bir tekmede karşı kaldırıma fırlatmış. Bu maddi Amerikan rüyasının Türkçesi.

Birde entellektüel geçinenlerin Amerikan rüyası var. Orada sınırsız özgürlük söz konusudur. Kafan kızdımı kovboylar gibi çek tabancanı önüne geleni vur. İnsan hakları dizboyu. Belli bir noktadan sonra, bu kadarı da fazla, diyip mahçup oluyorsunuz. Demokrasi deniz, bizdeki atasözüne uyarlarsak, demokrasi deniz yüzmeyen  domuz.

Güvenliği hiç sormayın, Mississippi nehrinin kıyısındaki kuzudan bizzat Amerikan Başkanı sorumlu tutulur.


Evet Hollywood mühendislerinin bütün dünyaya pompaladığı algıdaki, "dört üstü murad üstü," yeni dünya devleti bu mealde. 

Böyle bir ülkeye rüya ülkesi denmez de ne denir? Ne denileceğini  ben söyleyeyim... Amerika uydurulmuş mitler üzerinden öğretilmiş, yalnız rüyanızda görebileceğiniz rüyalar ülkesidir. 


Tamam ABD yaptığım ters köşe kadar değil fakat bana inanın Hollywood ikametgahlı algı mühendisi yapımcıların, gözümüze gözümüze soktuğu kadar hiç değil.

İşte 6 Ocak‘ta Trump‘ın işaretiyle yaşanan olaylar, Hollywood mühendislerinin 100 yıldır yerleştirmeye çalıştırdıkları ABD = Rüyalar ülkesi algısının karizmasını çizdi.


Evet demokrasiyle gelmiş bir Amerikan Başkanı, ben demokrasiyle gitmem, diyip yönlendirdiği halk kitlesi ile ABD’de devlet felsefesinin kalbi senato binasını tarumar ettirdi. Üstelik herkesin söz birliği yaparak öne sürdüğü gibi ikinci kez değil, ilk kez.

1814 işgali savaş altında yabancı ülke askerleri tarafından yapılmıştı. Yetmedi, o aralar ABD  sadece 38 yaşındaydı. Başka söylemle, bugünkü üçüncü dünya ülkeleri kalibresinde bir devlet.

Yani, 1884’ü savaşla, işgalle, genç devlet olmakla açıklayabilecekken, 2021’i izah ederken  darbeden vandalizme, terörden yağmaya dek bir çok nahoş kelime kullanmak zorunda kalıyorsunuz.


Yalnızca bu kadar mı? Elbette ki değil.

Adına darbe diyin vandalizm diyin, olayın arkasındaki isim kazandığı yıldan daha fazla oy alarak kaybetmiş bir Amerikan Başkanı. Bu garip başkan, benden bu kadar diyip, havlu atacağa da benzemiyor. Hepsinin üzerine ABD kuruldu kurulalı sıkıştırılarak getirilen sorunları ekleyin, işte size ayıkla pirincin taşını, durumu.

Yani benim demem şudur...  6 Ocak ilk ama son değil.


Özetlersek, bana göre 6 Ocak 2021 tarihi ABD  için 4 Temmuz 1776 kadar önemlidir.

Birisinde Amerikan rüyasının ilk tohumları atılmıştır, diğerinde Amerikan rüyasının karizması çizilmiştir.

Senato baskını için çok şey söylenebilir. Bunların hepsinin doğru yada yanlış tarafları vardır. Kanaatimce tartışılmayacak tek şey, 6 Ocak‘ta Amerikan rüyasının çok derin bir yara almış olmasıdır. O kadar ki, bu dünya üzerindeki hiç kimse yeni 6 Ocaklar'ın yaşanmayacağının garantisini veremez.

Diğer söylemle, bu dünya üzerindeki hiç kimse ABD’ye bir daha, "ABD’deki tüm tarafları itidal ve sağduyuya  davet ediyoruz," çağrısının yapılmayacağının garantisini veremez.

Yorumlar