2023’ün anahtarı yerel başkanların elinde
"Cesurlar tarih yazar, diğerleri yazılan tarihi okur." Bir Belediye Başkanı kesinlikle cesur olmalı. Risk alabilmeli ve hata yapmaktan korkmamalı. Unutmayın ki, en az hata yapanlar hiçbir şey yapmayanlardır.
2017 anayasa değişikliği belediyelerle ilgili bir yenilik getirmemişse de belediye başkanlarının önemini arttırmıştır. O kadar ki 2023’te partilerin başarılarını hiçte küçümsenmeyecek bir oranda yerel başkanlar belirleyecek.
Zaman zaman görülen uygulamalarla belediye başkanlarının kaderleri İçişleri Bakanının iki dudağı arasındaymış gibi algılanıyor. Ya da kasıtlı olarak böyle bir algı oluşturulmaya çalışılıyor.
Oysa terör gibi, yolsuzluk gibi ya da benim aşağılık suçlar olarak nitelendirdiğim fiillerin içerisinde olmadıkları sürece, değil İçişleri Bakanı, Belediye Başkanlarını görevden uzaklaştırmaya, Cumhurbaşkanı bile yetkili değildir.
Ayrıca belediye kanunu belediye başkanlarına tek başına ya da belediye meclisi ile birlikte öyle yetkiler vermiştir ki sanırım bakanlar dahil gıptayla bakıyordur.
Bütün bunlara parti ve Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesinin getirdiği daha fazla güç odağı olma özelliğini eklediğinizde belediye başkanlarına Cumhur Başkanının yerel yansıması başkanlar demek, çok da yanlış olmaz.
Her şey bu kadar güllük gülistanlık mı? Elbette ki hayır.
Büyükşehir Belediyeciliği uygulaması İstanbul gibi ilçeleri ile fiziki anlamda bütünleşmiş illerde daha iyi olmuşsa da, zaman zaman bitişik merkez ilçeleri haricinde merkeze her anlamda uzak ilçeleri bulunan Büyükşehir Belediyelerinde tersine çalışmaktadır.
Hele hele Büyükşehir Belediyesinin farklı, ilçe belediyesinin farklı partilerden olan illerde hem siyasi hem de ekonomik alanda sorunların yaşanması kaçınılmaz.
Bir ilçe belediye başkanının ana caddeler Büyükşehir Belediyesinin yetkisinde demesi kendisine oy veren seçmen üzerinde ne kadar etkisi olabilir?
Aynı şekilde, büyükşehir sınırlarına dahil olmadan önce, ilçenin kasasına giren paranın büyükşehir eliyle yatırım olarak dönmesinin garantisini kim verecek? Belediyelerin sorunlarından birisi de, bakanlıklara ait yetkilerin yalnızca bakanlık eliyle kullanılabilmesidir. Örneğin, sağı solu, önü arkası orman olan bir ilçenin Belediye Başkanı, Orman Bakanlığının yardımı olmaksızın katı orman kanunu çerçevesinde nasıl hareket edecek?
Bütün bunlara rağmen belediye başkanlarının kanunlar çerçevesinde hatta bazen kanunları geniş yorumlayıp yaratıcı düşünerek farklılık oluşturmaları mümkün.
Başka söylemle, biraz da şartların dayattığı farklı belediyeciliği hayata geçirip kendi farklarını ortaya koyabilirler.
Elbette ki konu çok geniş, bu nedenle bir yazının işi olamaz. O halde olaya kodlarıyla göz atalım.
Belediyeler hem siyasi hem ticari müesseselerdir.
Tıpkı bir insanın iki bacağı gibi. Biri zayıfsa hadi koşun bakalım.
Matematik olmadan fen bilimleri nasıl anlamsızsa, iletişim olmadan da yönetim bilimleri aynı oranda anlamsızdır.
İletişimciler, algı gerçektir derler. Başkanlar orkestra şefidir, eğer müzisyenler kötüyse ortaya senfoni değil kakafoni çıkar. Yeri geldiğinde baton, orkestra şefinin elindeki çubuk, tereddütsüz kullanılmalıdır.
Klasik belediyecilik su, kanalizasyon, temizlik ve kaldırım düzenleme temellidir.
Evet bunlarda çok önemli ama modern belediyeciliğin esasını, klasik hizmetler haricinde insan odaklı sosyal belediyecilikte oluşturmaktadır. Yani hibrit bakış en geçerli yoldur.
Çok güzel yaya kaldırımlarınız var ama o kaldırımlar uyuşturucu kullanan gençlerle dolu. Caddelerimiz çok temiz fakat engellilerin erişimi için müsait değil.
"Cesurlar tarih yazar, diğerleri yazılan tarihi okur."
Bir Belediye Başkanı kesinlikle cesur olmalı. Risk alabilmeli ve hata yapmaktan korkmamalı. Unutmayın ki, en az hata yapanlar hiçbir şey yapmayanlardır.
İşte bütün bunların doğru ya da yanlış yapılması 2023’ün, ardından 2028’in kazanılmasında veya kaybedilmesinde belediye başkanlarının rolünü ortaya koyacak.
Başka söylemle, 2023’te, ardından 2028’deki başkanlık seçimlerinin kaderini belli oranda yerel başkanlar belirleyecek.