Nispetizm
Sözüm herkese ama hassaten yazdıklarımı okuma zahmetinde bulunan dostlara. Beni biraz olsa tanımışsınızdır ya da öyle umuyorum. Her yazar gibi ben de bazen gündemden uzak yazılar yazmayı tercih ediyorum. İstedim ki bu yazımda da sizlerle birazcık sosyal medyayı konuşalım…
YAZMAK DENİNCE
Yazı yazmak özellikle de köşe yazısı mahiyetinde güncel ve özgün yazılar yazmak, zor olduğu kadar da huzur verici diyebilirim. Âcizane hayli zamandır yazı yazmanın gayreti içerisindeyim.
Daha henüz yazamazsam çatlıyorum gibilerinden bir tutulmayı yaşama evresine gelmedim.
Lakin bu sayfada paylaşmam gerekenleri vakti saatinde paylaşmaz isem o zaman çatlayıp ölecek gibi oluyorum. Kısa zaman içerisinde hatırı sayılır ölçüde yazılar paylaştım.
Sözüm herkese ama hassaten yazdıklarımı okuma zahmetinde bulunan dostlara. Beni biraz olsa tanımışsınızdır ya da öyle umuyorum. Her yazar gibi ben de bazen gündemden uzak yazılar yazmayı tercih ediyorum.
İstedim ki bu yazımda da sizlerle birazcık sosyal medyayı konuşalım…
NİSPETİZM
Yaş kemali almış, dağ bayır, köy ahalisi dışında neredeyse sosyal medya kullanmayan kalmadı gibi. Mobil cihazlar vücudumuzun, sosyal medya denen illüzyon ve sanrı dolusu hayatta zihnimizin bir parçası oldu olmak üzere.
Bu mecradan para kazanmaya çalışan insanları bir kenara koyup bizim niye kullandığımızdan birazcık bahsetmek istiyorum.
Durup dururken, pat diye, ne alaka türünden yapılan paylaşımların çoğunu genel anlamıyla acizlik diye tabir edebiliriz. Ben de buradayım ne olur beni de görünün çabasıdır aslında…
Kişinin kendinde fazla olan ne varsa onunla göz önüne çıkmaya çalışıyor. Parası olan para saçtığının resmini hepimizin gözüne sokuyor.
Fiziği standartların üstünde olan ya da olduğunu zanneden kadın ve erkekler de kendisini orada bir ürün gibi göstermekten çekinmiyor.
Diğerlerinden daha entelektüel olduğunu, çevresine bakarak daha çok bilgiye sahip olduğunu düşünenler de daha çok bildiğini ispatın derdinde. Şiirler paylaşıyor mesela ya da meşhur kimselerle beraber fotoğraflar atmaya çalışıyor. Ölmüşlerin sözlerini paylaşanları da unutmamak lazım.
Kısacası elimizde hangi güç varsa ki mahremiyet denen çulu üzerimizden atıp onu teşhir amaçlı kullanıyoruz.
Bu durumun daha vahim olan kısımları da var elbette.
Çoğunu yazmaya imtina ediyor insan…
Medya hepimizin zihinlerini etkilemekle sorumlu tutulan bir güçtür. O ne derse onu düşünmek zorunda kalırız.
Bir dijital istila altındayız ki hem de ne biçim.
Mesela bir siyasi parti ya da iktidar yahut da firma, kurum, kuruluş gücünü devam ettirmek istiyorsa medya ile iç içe olması gerekmektedir.
O kadar ki bugün medya’ da hangi konular konuşuyorsa bizim dikkatimizi çeker ya da çeksin istenir. Şayet medya bir konuyu gündeme getirmiyorsa bize önemsiz gelmekte ya da gelsin istenir.
Yasama, yürütme, yargı, bir de medya eşittir para var mı buna itirazı olan?
Şimdi durduk yere bize niye medyanın önemini anlatıyorsun dediğinizi duyar gibiyim.
Kısaca özetleyeyim o zaman.
Türkiye hem sahada hem masada kazandı. ABD’yi ayağına kadar getirtti ve yalvarttı. Yaklaşık bir haftadır Barış Pınarı Harekâtındaki başarılarımızı konuşuyoruz.
Ulan ne demek istiyorsun ne konuşacağız başka?
İşte tam da bunu anlatmaya çalışıyorum.
Oyunu kuralına göre oynarsan oyunu kuranların oyunlarını bozarsın vesselam.
Bütün dünya sosyal medya denen bulanık su da balık avlama derdinde iken biz bir şezlong bulup sırt üstü çektirdiğimiz resimleri paylaşıyor olsaydık bugün başka şeyleri konuşuyor olacaktık.
Yani?
Yanisi ülke olarak her ne kadar teknoloji üretiminde birkaç level daha geride olsak da şükür ki kullanma huşunda hayli mahir ve özveriliyiz.
Suriye’ye girdiğimizi düşünürken tabir yerindeyse Dünya’ya girmişiz de haberimiz yokmuş. Meğerki bütün dünya bir olup bize bu gerçeği sosyal medya üzerinden gözümüze soka soka belletmiş oldu.
Sonuç?
Sonuç olarak bizde onlara milletçe hayatlarının ilk sosyal medya dersini vermiş olduk. Hem de ağa babaları Amerika’yla beraber. Hem de göstere göstere. Hem de selam vere vere.
Bitti mi hayır. Daha çok verilecek dersimiz var. Çünkü bizim dünya kadar derdimiz var…