Kalemsiz kelamı kim dinleye
Hepimiz bir tarihe tanıklık ettik. 60 yıl sonra büyük bir hayalin gerçekleştiğini gördük ve görmeye de devam edeceğiz inşallah. Kendi adıma konuşayım. Ben çok heyecanlandım. Neden mi? Yaptığımız arabadan filan değil.
Hepimiz bir tarihe tanıklık ettik. 60 yıl sonra büyük bir hayalin gerçekleştiğini gördük ve görmeye de devam edeceğiz inşallah.
Kendi adıma konuşayım. Ben çok heyecanlandım. Neden mi?
Yaptığımız arabadan filan değil.
Bir şeyleri başarabiliyor olabilmemizin heyecanı vardı üzerimde. Yapabileceğine inandığınız kişinin bunu yapabileceğini kanıtlayacak olmasıydı beni heyecanlandıran.
Bir zamanlar ABD’nin önünde el pençe divan durmuş bir Türkiye’nin, şimdilerde herkes kendi işine baksın kardeşim diyebiliyor olmasıydı beni heyecanlandıran.
Kendi ülkenizde, ülkeniz için uğraşırken köstek olmaya çalışanların, çabalarının boşa çıkacak olmasıydı beni heyecanlandıran.
Çok şanslıyım. Ya da şans demeyeyim ona, çok kısmetliyim demeliyim.
Bu aciz insanlarla aynı devirde yaşadığım için değil elbette. Onlar benim gibilerle aynı devri yaşamak zorunda kaldığı için…
Siz bir şeyler yapmaya kalkışıyorsunuz.
Onlar çamur atıyor.
Sonra onları çamur deryasında bırakıp yola devam ediyorsunuz. Onca şeytanı taşlama telaşıyla birlikte abdest almayı da başarmışsınız.
Yine de bazı müptezeller ahmaklığın kitabını yazıyorlar yeniden ve istemzük, olmamış bu türküsünü çığırıyorlar yeniden.
Hoş… Belki de hoşt ulan!
Bugüne kadar sesini çıkaran kim varsa yediniz. Yaptıkları her işe mani oldunuz.
Bu sefer yedirtmeyeceğiz biiznillah…
Bir şeyleri biliyormuş gibi konuşmanıza hiç gerek yok.
Sadece kıssadan hissesiz o haddinizi bilin kâfidir.
Kıssa demişken, bir güzel bir kıssa konduralım şuraya
Sultan Dördüncü Murad Han’ın Bağdat seferi sırasında kurduğu divanda müzakereler devam ediyormuş.
Herkes düşüncesini söylemekte iken bu sırada dışarıdaki ahırların birinde eşekler de anırmaya başlamış. Bunun üzerine padişah kafasını kaldırmış ve şöyle demiş:
Hep bir ağızdan konuşmayın, zira dışarıda zırlayanla içeride zırlayanı fark edemiyoruz.
Vallahi güzel söylemiş.
Arabayı yaptık ama prototipini yaptık. Asıl heyecan ve mutluluğumuzu seri üretime başladığımızda, sokaklarda ve makam sahiplerinde bu arabaları görünce yaşayacağız.
Bu sıralar en çok tartışılan konu fiyatının ne kadar olacağı ve ne kadar olması gerektiği…
TOGG CEO'su Mehmet Gürcan Karakaş, "2 sene sonrası için fiyat vermek doğru olmaz. Bu otomobil kimden pazar payı alır diye düşünüp ona göre fiyat belirlenecektir” diyor. Çok da doğru diyor bence de
Zira şu an oturup fiyatı konuşmanın pek de bir manası yok sanırsam
Yeter ki balın olsun Bağdat’tan sinek gelirmiş ya hani o şekil…
MODYO TV’DE NELER DÖNÜYOR
Bilmeyenler için söyleyeyim.
Modyo Tv İstanbul’daki ulaşım araçlarında eğlenceli, bilgi veren jeneriklerin döndüğü bir içerik platformuydu.
Son zamanlarda karşılaştığım manzaralara kadar…
Metrolarda, metrobüslerde Kanal İstanbul’u destekleyen için vatan haini deniliyor.
Olayı çarpıtan yazar olmak istemem ama bu vatanı sevmemektir ifadesi geçiyor.
Ne anlam çıkarılır ki başka…
Belediye Başkanı olarak onu geçtim insan olarak tüm fikirlerinizi hür bir şekilde beyan edebilirsiniz.
Fakat devletin malını, devletin kurumu olan belediyeyi devlet ile zıtlaştıramazsın arkadaş.
Kendi fikirlerin için kullanamazsın hem.
Ekrem İmamoğlu bunu yapabiliyorsa benimde orayı keçeli kalemle boyama hakkım var mı demektir bunun Türkçesi…
Zaten anladığım kadarıyla bunu yapmak istiyor.
Birbirimize girelim, düşman olalım istiyor.
Ama yemezler. Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçti, siz keçesi donmuş kaleminizle kifayetsiz kelam yazmaya devam edin.
Biz onları metroda oturacak yer bulamayan kaba yerimizle okumaya devam edeceğiz…