YAZARLAR

İran Ne Olmalı Ne De Ölmeli

İran’ın alt edilmesi demek Irak ve Suriye’nin daha çabuk işgal edilmesi dahası sıranın Türkiye’ye gelmesi demektir.

İ.Emre Gümüş
İ.Emre Gümüş[email protected]

2020, tutulan dileklerin aksine hiç de güzel başlamadı.

Deyim yerindeyse, dünya adeta takvim yapraklarıyla yarış edercesine hızla dökülüyor.

Aslında alışık olduğumuz gelişmeler ama daha yılın başında bu denli hadiseler insanı düşündürmeye yetiyor.

Avusturalya’da dört ay önce başlayan yangın dur durak bilmeksizin devam ediyor.

Bütün dünya eli kolu bağlı halde olanları seyrediyor.

Milyonlarca hektar arazi kül olurken, yine milyonlarca hayvanın telef olduğu gelen haberler arasında.

Doğu Türkistan’da bitmeyen Çin zulmü daha da hızlanarak devam ediyor.

Yemende iç savaş ve Arabistan ablukası başladığı gibi devam etmekte.

Batı Avrupa’da siyasi krizler yavaş yavaş tırmanışta ve korkarım aşırı sağcı guruplar dini inançları yüzünden masum insanları katletmeye devam edeceğe benzer.

İngiliz Ekonomi ve Barış Enstitüsü IEP, geçen yıl terör olaylarında ölümlerin yüzde 27 oranında düştüğünü, bu rakamın 3 yılda yüzde 44 oranında gerilediğini açıkladı.

Listedeki ülkeler arasında en kanlı 10 ülkenin Orta Doğu ve Afrika ülkeleri olduğu dikkat çekerken, Türkiye terör olaylarında en çok azalma yaşanan 5 ülke arasına girmeyi başardı.

Nasıl, güzel bir haber değil mi?

Keşke öyle olsa, dahası kökü kazınıverse…

Bizim gibi başı terör örgütleriyle belada olan Afganistan, Irak, Nijerya, Somali, Suriye, Pakistan, Mısır, Kongo, Orta Afrika ve Hindistan gibi ülkelerde kanlı terör olayları ne yazık ki bitmedi bitmeyecek.

Bütün bu gerçeklerin ortasında İdlib’te yaşanan insanlık dramına hüzünlenirken tırmanışa geçen ABD-İran gerginliği başımızı ağrıtacağa benzer.

Her ne kadar 3. Dünya savaşı çığırtkanlığı yapanlar olsa da bu gerilimin sona ermesi ülkemiz açısından çok ama çok önemli.

 Çünkü mesele sadece İran meselesi değil. Irak ve Suriye ile birlikte sınırımızda yaşanan bu son hadise göstermekte ki Doğu Akdeniz’de petrol arayan ve daha da ilerisi Libya ile askeri anlaşma yapan Türkiye sanırım büyük Emperyalist ABD’yi hem de Petrol devi küçük emperyalist İran’ı rahatsız etmişe benzer.

Bu enteresan restleşme yanı başımızda cereyan ederken kayıtsız kalmamız mümkün değil. Hatta mecburuz etkiye ve etkilenmeye.

Bir sürü diplomatik fırsat ya da risk kapımıza kış gibi dayandı yine.

Her şeye rağmen ülke olarak ABD’nin karşısında İran’ın yanı başında tetikte olmak zorundayız.

Çünkü İran ülkemiz adına tarih boyu bunca güvensiz tavrına karşın Müslüman bir ülke ve sınır komşumuz.

İran’ın alt edilmesi demek Irak ve Suriye’nin daha çabuk işgal edilmesi dahası sıranın Türkiye’ye gelmesi demektir.

Şu Armegedon meselesi…

Mısır ve diğer birçok Arap devleti ABD müstemlekesi olmuş vaziyette.

İşte bu yüzden İran Şii de olsa İran olarak kalmalı.

Ya değilse rejimin yıkılması halinde yeni kurulacak bir sistem Mısır’dan, Libya’dan ve Irak’tan farksız olmaz.

Halen devam eden İran üzerindeki petrol ambargosunun tavan yapması anlamına gelir ki bu bizim gibi enerji bakımından dışa bağımlı bir ülke için felaket anlamına gelir.

Yanı başımızda bitmeyen kaçak petrol satışının hızlanması anlamına gelir ki bu Türkiye’de enerji fiyatlarını artıracak bir etken olacak demektir.

Sadece petrol mü?

Her türlü kaçakçılık, terör, açlık, bitmeyen iç savaş, İsrail’in arz-ı mevud planları…

Tabi ki alt üst olan enerji nakil hatları ve Doğu Akdeniz’de devam eden doğal gaz ve petrol arama çalışmalarımızın inkıtaya uğraması.

İşte bu yüzden yaraya dönen orta doğunun iyiden kangrene dönmemesi İran’ın onca ikili siyasetine rağmen İran olarak kalması çok ama çok önemli.

Bizim için İran ne olmalı ne ölmeli…

 

Yorumlar