Gölgesi bize korkusu size yeter!
Yunan'ın kini bitmez biliyoruz, bugün tekrardan şahit olduk Lagos denilen alçağın yaptığı hareketle, gelin yırttığı al bayrağın dediklerine kulak verin hele....
Bugün o alçağın yırttığı al bayrağın dediklerine kulak verin hele;
Şahitlik etti toprak, hava, su, gece ve gündüz
Yerde ve gökte ne varsa, ölümlü ve ölümsüz
Bu topraklarda binlerce yâre, hem yerenlere
Bezmi Elest’de sadakat üzre yemin edenlere
Mâverâünnehir kıyısında bir tohum ekenlere
Ya Hakk deyip, gönülden besmele çekenlere
Adaleti büyüten bahadır yüreklerin şefkatine
Merhameti sinesinde kor etmişlerin rikkatine
Malazgirt’de bir yiğidin bitmeyen himmetine
Ulu bir çınarın Söğüt’te nam salan o methine
Kulak veren, sen ben demeden siyahi Bilal’e
Yıldıza hem al bayrağa gönül vermiş Hilal’e
Bir tebessüm mazlumları saran o mücellâ hale
Zalim yüreklere, korku olup da dökülen şelale
Şahitlik etti, bayrak ve susmayacak olan ezan
Kader üstünde kader, Levh-i Mahfuz’u yazan
Yeryüzünü emanet bilenlerin remzi tevhitlere
Huzurun habercisi gökleri yırtan o mescitlere
Her fetih sonrası, özgürlük münadisi o ahitlere
Ebeden, kimsesizlerin kimsesi olmuş yiğitlere
Hakikat sıkmasını merhamet ile bir dürenlere
Yaradan’dan ötürü ki yaratılanı hoş görenlere
Bir müjdeye boyun eğip atını denize sürenlere
Hak için yaşayıp, Hak için ölümü öldürenlere
Şahitlik etti, bir nur olup da çöle inen Yağmur
Bir hikmet dergâhında, yoğrulan lahuti hamur
Kıta kıta, nizam-ı âlem için at koşturmuşlara
Yüreğini bitmeyen o vicdanla doldurmuşlara
Yersiz yurtsuz kalmış canlara yurt olmuşlara
Zalimin karşısında eman için kös vurmuşlara
Sonsuz bir hoşgörü beldesi, Mevlana diyarına
Yunusça bakışta büyüyen bir mahviyet yarına
Bahçesinde tevazu büyüten Pir Sultan didarına
Hak dostu binlerce hâcenin kardeşlik medarına
Gönül tekkesinde sofraya bir olup da gidenlere
Ömürlük hazret lokmasını, rızada pay edenlere
Ruhunu teniyle bir adalete vakfeden bedenlere
Bir avuçla tokluğun, kırk yıl hatırını güdenlere
Seherlerde güneşten öte, inşirah doğuran güne
Takvimlerde her günün bir bayrama dönüşüne
Ve şahitlik edecek yeniden, yeri göğü Yaradan
Görecek bir daha, ömrü kifayet edecek her can
Görecek elan Kudüs ve Şam senle gün görecek
Gel, diye feryat eden Endülüs muradına erecek
Kucak açacağız, savaş ortası yollara düşmüşlere
Yokluğun ertesi evini ve yurdunu terk etmişlere
Acı, uzun bir gecenin sabahı, ansızın vurulacak
Bütün sokaklara bitmez saadet çadırı kurulacak
Bu toprak, bu millet yeryüzüne mihman olacak
Ufka takılı kalan o bakışlar, bizimle şad olacak
****
Geçen gün yüzyılın antlaşması denilen işgal planı ortaya çıkınca Ekrem Başkanımın tatili hakkındaki düşüncelerimi aktaramamıştım. Bugün bari yazayım da içimde kalmasın…
Tatile gitti. Hakkıdır. Sonuna kadar, köküne kadar bir insanın, bir siyasetçinin tatil yapması en doğal hakkıdır.
Fakaaat!
Elazığ’da çocuklar biz şimdi ne yapacağız baba? Nerede kalacağız diye sorarken ben 8 yaşındaki kızımın çocukluğunu çöpe atamam demek büyük bir nankörlüktür.
Ben böyle bir başkanım herkes buna alışacak demek aczi yet göstergesidir. Ne alaka diye sormayın. Bu cevapları biz en son ilkokulda arkadaşlarla laf dalaşı yaparken söylüyorduk…
Dilek İmamoğlu, "Biz birlikte çok zor tatil yapıyoruz. Ülkemiz çok kötü bir günden geçti görevimizi yaptık, çocuklarımızın yanına geldik" diyor. Tüh yaa
Ne kadar üzüldük bu duruma bilemezsiniz. Eğer o gün Elazığ’daki depreme şov yapmak için gitmediyseniz bende daha bir şey bilmiyorum.
Bu ülkenin aklıyla dalga geçmeyin. Gidip orada numaradan iki salya sümük akıttınız diye oylarınız artmayacaktır. Buna emin olabilirsiniz.
Siz kaymaya devam edin seçim günü geldiğinde nasıl kayılıyormuş göreceksiniz.
Şimdi siz bana kızacaksınız kardeşim şu adamı yazıp reklamını yapıp durmayın yahu…
Haklısın ama bu adamın kendisi reklam…
Yakın bir zamanda bende Dilek Hanım gibi mastır yapacağım. Reklamcılık üzerine yapacağım.
Araştırma konumda Ekrem İmamoğlu olacak… Teslim gününe kadar hiçbir şey yapmayacağım.
Bir gün öncesinde bir çıktı alacağım. Böyle İmamoğlu’nun gülen bir resmini teslim edeceğim hocaya…
Harvard, Cambridege, Oxford ağzı açık kalacak…
Sen ne yaptın üstad diyecekler
Şaka bir yana bu olay rezillik ve kepazelikten başka bir şey değildir.
Başkada sözüm yok devam edersem
Daha çok kayarım.
Vesselam.