CHP bu işten niye rahatsız?
Siteye yeni yazı yazmaya başladığım zamanlardı. ‘Bize böyle damat lazım’ başlığında Selçuk Bayraktar’ı anlatmıştım. Ona neden sahip çıkmamız gerektiği hususunda birkaç noktaya değinmiştim.
Siteye yeni yazı yazmaya başladığım zamanlardı.
‘Bize böyle damat lazım’ başlığında Selçuk Bayraktar’ı anlatmıştım. Ona neden sahip çıkmamız gerektiği hususunda birkaç noktaya değinmiştim.
Bu ülkede devleti ve milleti için harekete geçenlere köstek olan kim varsa teröristtir.
Vatan hainidir.
Alçaktır.
Demiştim. Yine diyorum.
Size bugün birkaç isimden bahsedeceğim.
Vecihi Hürkuş
Kendi imkânlarıyla yerli uçak yapmıştı. Ödül yerine kendisine 15 günlük hapis cezası verildi.
Havadan atarak konuşmuyorum. Kendisinin 1925 yılında Resimli ay dergisine verdiği röportajdan okudum. Uçağın adı “VECİHİ -KV-” bizzat kendisi tarafından verilmiş. Yaptığı ve tasarladığı uçağı Kuva-yi havaiye müfettişliğinin onaylaması gerekiyordu. Fakat proje beğenilmedi ve geri çevrildi.
Bu kısmını direkt kendi sözleriyle aktarıyorum:
“Bitmesine az kalmıştı. Fakat Fen Memuru, görevinden istifa etti. Tayyarenin inşası tehir edildi. O gün beynime bir kurşun sıksalar daha az üzülürdüm. Eserimin yavaş yavaş ölüşüne şahit oldum. Müfettişliğe müracaat ettim. ‘Beyefendi’ dedim, ‘memleketime ufak bir hizmet ifa etmek, ona küçük bir eser hediye etmek istiyordum. Buna müsaade edilmeyecekse ben tayyarecilikten çekiliyorum’ dedim. İzin çıktı. Kanatları hazırladım ve motoru taktım. Müfettişliğe müracaat ettim. Teyyaremin hazır olduğunu ve denemeye amade olduğumu bildirdim. Müsaade etmediler. Heyeti Fenniye tarafından tetkikine lüzum gösteriliyordu. Tatbikat bir ay sürdü. Bir türlü karar verilmiyor, engelleniyordu.”
Hiç yabancı gelmedi bu yaşanan olaylar değil mi?
Nuri Killigil
2 Mart 2 Mart 1949’da Sütlüce’deki fabrikasında bomba patlatılarak öldürüldü.
Oracıkta hayatını kaybetti.
Nuri Killigil, aynı zamanda paşaydı. İslam için savaşan bir kahramandı. Bir başka yeteneği tasarımcılıktı.
İstiklal mücadelesinden sonra Sütlüce’de silah ve mühimmat fabrikası kurdu.
Bir bombayla tarihe gömüldü. Unutulup gitti.
1949’da Başbakan İsmet İnönü’ydü. İlk kez bir fabrikamız silah üretecekti. Fabrikayı kuran adam ölmüştü. Ardından bir tane bile taziye mesajı yollamadı.
Bırakın taziyeyi cenaze namazı bile kılınmadı.
Ama devran değişti dostlar…
Vakit sahip çıkma vaktidir.
Vakit sahip çıkmayana haddini bildirmenin vaktidir.
Son günlerde vekilin biri çıkmış oturduğu yerden bağırıyor.
Selçuk Bayraktar’ı karalamaya çalışıyor. Emri nereden aldığı belli…
Hadi vekil olmasını geçtim.
Ulan sen bu ülkede yaşıyorsun. Bu ülkenin evladı olduğunu iddia ediyorsun…
Neyden rahatsız oluyorsun(uz) anlamadım ki.
Damat da damat, damat kadar başınıza taş düşsün.
Orada oturup boş yapacağına kalk sen yap S/İHA’yı
Tabii kafan basıyorsa
Hülasa…
Kucak açacağız, savaş ortası yollara düşmüşlere
Yokluğun ertesi evini ve yurdunu terk etmişlere
Acı, uzun bir gecenin sabahı, ansızın vurulacak
Bütün sokaklara bitmez saadet çadırı kurulacak
Bu toprak, bu millet yeryüzüne mihman olacak
Ufka takılı kalan o bakışlar, bizimle şad olacak
Özgürlük ta Asya’dan Afrika’ya visaline erecek
Merhamet, bir baştan bir başa, sofrasını serecek
Bahardan öte dördüncü cemre sühunetle düşecek
Gecenin kör karanlığı yerini gündüzle değişecek
Şahitlik edecek, bakışında kin ve nefret kusanlar
Vurulurken insan, insanlığın karşısında susanlar
Kalacak zulme atılan adım, nedamet yokuşunda
İnsan azad edecek insanlığı, güneşin doğuşunda
Bitecek son bulan o umutlar, bir deniz kıyısında
Kardeşlik haykıracak Yusuf kapanan kuyusunda
Gün gelip kavuşacak kardeşleri o Fırat’la Nil’in
Yanacak hep dört bir kıta, sönmeyecek kandilin
Uzanacak tüm muhtaçlara merhamet dağıtan elin
Saracak tüm ülkeleri mağfiretten yana esen yelin
Şahitlik edecek, Nemrut’un o yaşayan torunları
Sahra’nın Firavunları ve de Hicaz’ın Karunları
Kavuşmaya hudut çizen sınırlar bir bir kalkacak
Yetimlerin, öksüzlük giyen o uzleti son bulacak
Öksüz kalan körpe yavruların hesabı sorulacak
Kuduran sırtlanların kolu, kanadından kırılacak
Analar, yer açtığı gün gamzelerinde bir lalezara
Dönecek bağlar ve bahçeler, yedi veren gülzara
Duyacak vicdanını herkes, ta Basra’dan Hazar’a
Hepten gömülecek zulümât, bir karanlık mezara
Sayacak tüm milletler, alemdar olmuş bu milleti
Sileceğiz sessiz bir haykırışla zulüm denen illeti