YAZARLAR

Büyük şeytan küçük şeytanı öldürdü

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ABD’nin hava saldırısı ile öldü ya da öldürüldü. Ne acayip bir durum ki burnumuzun dibinde lider düzeyinde bir Müslüman öldürüyor ve biz bir ikilemin içinde donuklaşıp kalıyoruz.

İ.Emre Gümüş
İ.Emre Gümüş[email protected]

İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani ABD’nin hava saldırısı ile öldü ya da öldürüldü.

Şehit oldu diyemiyoruz ne garip. Kimin şehadete erip ermediğini elbette ki Allah bilmekte. Lakin Suriye’nin kuzeyinde binlerce Sünni Müslümanın katledilmesine kimi zaman destek vermiş kimi zamanda sessiz kalmış bir zihniyetin değil mezhebinden imanından dahi şüphe duymak kadar normal bir şey olmasa gerek

Ne acayip bir durum ki burnumuzun dibinde lider düzeyinde bir Müslüman öldürüyor ve biz bir ikilemin içinde donuklaşıp kalıyoruz.

Üzülmüyoruz çünkü öldürülen binlerce kadın ve çocuğun bir şekilde kanına girmiş küçük şeytanlardan birisi. Sevinmiyoruz çünkü öldüren büyük şeytan ABD…

Tarih her daim İslam’a hizmet eden birçok devletin ve devlet adamının sinsi düşmanı olmayı yeğlemiş Şii devletler ve devlet adamlarını yazmıştır.

Fatimilerden, Safevilere; Akkoyunlulardan günümüz İran devletine varana dek bütün Şii devletler istisnasız Sünni devletleri arkasından vurmuşlardır.

Bu su götürmez bir gerçek ama asıl bizi tedirgin eden şey başka. Sınır komşumuz İran’ın en az Amerika kadar sinsi ve içten pazarlıklı tavrıdır.

Sözüm ona ABD’yi ve İsrail’i güya tehdit eden İran’ın ne ABD’den ne de İsrail’den İslam adına zerre miskal nefret ettiğine inanmıyorum zaten kimse de inanmıyor.

Güya Levant’ın doğusunda yani Arap bölgesinde ABD’yi istemiyoruz gibilerinden laflar etse de hepsi fasarya.

ABD İran sayesinde; İran da ABD sayesinde denge unsuru olarak kalmanın, kalıcı olmanın derdinde.

O kadar ki geçmişte küresel güçlerin Müslüman coğrafyayı işgaline sessiz kaldığı gibi Afganistan’a giren Rusya’ya ve Irak’ı, Suriye’yi işgal eden ABD’ye destek veren devlet yine İran olmuştur.

Yıllar evvel ABD dış işleri bakanı Kissinger; “İran bize destek vermese, biz iki hafta bile Irak ve Afganistan’da kalamayız” dediğini hatırlatırım.

Yine İran’ın eşli liderlerinden Hatemî’nin; Medeniyetler Diyaloğu” çerçevesinde New York’ta  USA TODAY gazetesine verdiği bir beyanatta: “ABD askerleri, Irak’ta huzur ve istikrar sağlanana kadar kalmalıdır. Irak’ı direnişçilerin ve teröristlerin insafına bırakamayız… ABD ve İran, Irak ve Afganistan’da stratejik çıkarlara sahip iki ülkedir ve İran ABD’nin düşmanı değildir” dediğini de unutmadık.

Bunlar yetmiyormuş gibi sinsi ve madrabaz Şii devlet adamı Ahmedinejad; ABD işgalindeki Bağdat’a gerçekleştirdiği bir ziyaretinde; “Saddam için, düne kadar dinsiz ve faşist bir diktatör, ülkeyi bitme noktasına getirmişti, oysaki bugün ülkenin başında inanmış ve devrimci kardeşlerimiz var be gerçek bile normalleşmeye işarettir” diyerek Irak’ta bir ABD varlığını meşrulaştırma derdine düşmüştür.

Diyeceğim o ki Saddam’dan sonra; yine kendi piyonu olan Ladin’i ve arkasından bir başka oyuncak Bağdadi’yi öldüren ABD bu topraklarda dördüncü oyuncağı da ortadan kaldırdı.

Sıra bir başka oyuncak Esed midir?

Bütün bunlar yanı başımızda hiçbir zaman tesis edilemeyen barışı baltalayan gelişmeler olmuştur ne yazık ki.

Aslında ölen de öldürülen de liderler değil bizim kardeşliğimizdir. Birliğimizdir. Osmanlıyla birlikte giderek azalan hâkimiyetimizdir. Ama her şeye rağmen yıllardır bu topraklarda çıbanbaşı olan Haçlıların, perde arkasında İngilizlerin ve onların işbirlikçisi Siyonizmin kurguladığı senaryoların bir bir uygulamaya konulmasına elbet bir gün dur diyeceğiz.

Ve o gün geldiğinde ne ikili oynayan Şii liderler ne de emperyalizmin ağa babaları ABD, Çin ve Rusya karşı koyabilecek bu güce.

Ben demiyorum Allah diyor.

Yorumlar 5 Yorum