Yılmaz Özdil ve deve sidiği
Çaresizlik ne zor şey! Hayatınız boyunca kendinizi hiç çaresiz hissettiniz mi? Bir bela karşısında, bir hastalık karşısında takatsiz kaldınız mı?
Veya elinizle düzeltemediğiniz, dilinizle söyleyemediğiniz, kalbinizle buğzettiğiniz bir haksızlık oldu mu hiç?
Olmuştur elbette!..
İnsanın en zor zamanında, gücünün yetmediği bir hâl karşısında duadan daha güçlü, duadan daha fazla insanı rahatlatan bir sığınağı var mıdır acaba?
“(Ey Muhammed!) De ki: Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? Ey inkârcılar! Yalanladığınız için azap yakanızı bırakmayacak!” (Furkan Suresi 77. Ayet)
Dua, müminin Rabb’i ile irtibat kurması, O’na gönülden yönelmesi, meramını aracısız arz etmesi...
Bilinçli bir şekilde doğayı kirletip dua ile yağmur beklenmez, doğrudur. Onun için dua kadar, kıyamet kopacak olsa dahi elindeki fidanı dikecek Peygamber ahlakına sahip olmak gerekir.
Sadece dua ederek bilgisayar yapamazsınız, doğrudur. Onun için bilenle bilmeyenin bir olmadığını bilmek gerekir…
Yapılması gerekeni bildikten sonra, ilmin icap ettiği konuda emek verdikten sonra duanın inananın en büyük sığınağı olduğunu bilmeyen inkârcıları azap beklediğini biliyorsak, gayrı gerisi Rabb’in hükmüdür…
*****
Geçtiğimiz hafta cuma namazında tüm camilerde yağmur duası yapıldı. Duanın ne demek olduğunu, Furkan suresi 77. ayetin hükmünün ne demek olduğunu bilmeyenler dalga geçti.
Ahlakının metrekare üzerinden ölçüsünü bildiğimiz asrın kaçak yazarı Yılmaz Özdil’le Cüneyt Akman yağmur duası edilmesiyle dalga geçmişler.
Kendi özel hayatlarında inanırlar mı, inanırlarsa duanın gücü için ayette söylenenleri bilirler mi, bilirlerse ne düşünürler, bilemem tabi. Doğrusu zerrece umurumda da değil.
En azından bizatihi Rabb’in vaadiyle duanın gücünü inkâr edenlerin akıbetini biliyoruz.
İnanan insanlar olarak bunu bilmemiz demek, duayı inkâr edenlerin Allah katında değerini bilmemiz demek; Mahkeme-i Kübra’yı bu dünyada kuracağımız anlamına gelmiyor.
Peygamberimize ve onun dostlarına sözde sahih olmayan hadislerle iftira atıp sahabenin deve sidiği içtiğini söyleyen Ebubekir Sifil, Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman için şu fetvayı vermiş:
“Diyanet işleri başkanlığına bir teklif: Başta Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman olmak üzere dini sembol ve değerlerle, duayla, namazla… Alay edenler, kim olursa olsunlar, öldüklerinde cesetleri camilerimize sokulasın, cenaze namazları kılınmasın.”
Biz Ebubekir Bey’i deve sidiği uzmanı sanırken (Haşa) sorgu meleği gibi insanlar hakkında peşinen hükümler veriyormuş da haberimiz yokmuş.
Sözde Allah adına birilerinin cennetin kapılarını tutmalarını görmüştük de cami kapılarını da mı tutmaya başladınız?
Duanın anlamını Furkan Suresi ile asrın kaçak yazarına hatırlatırken Ebubekir Bey’e de Nisa Suresi 140. Ayeti hatırlatalım:
“O size kitapta şunu indirmiştir: Allah’ın ayetlerinin inkâr edildiğini yahut onların alaya alındığını işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe kendileriyle beraber oturmayın; aksi takdirde şüphesiz siz de onlar gibi olursunuz. Allah elbette münafıkların ve kâfirlerin tamamını cehennemde bir araya getirecektir.”
Ebubekir Bey, ben sıradan, günahkâr bir Müslüman’ım! Sizin attığınız tivit ile Nisa Suresi 140. Ayeti nereye koyacağız?
Siz Allah’ın ayetleriyle alay edenlerin cenazesi camiye alınmasın, namazları bile kılınmasın diyorsunuz ama Allah (cc) muazzam bir hoşgörüden bahsediyor. Kaldı ki asrın kaçak yazarı ve Akman’ın inkârcı olup olmadığının hüküm makamı da biz olamayız.
Gelelim sana, asrın kaçak yazarı Yılmaz!
Bir gün gelip de senin gibi kirli bir dimağın hukukuna sahip çıkacağım aklımın ucundan bile geçmezdi.
Siyasi konularda ortalığa saçtığın kusmukları ve mizah çabanı bir yere kadar anlıyorum! Gülüp geçiyoruz zaten.
Ama ya duanın anlamını iyi öğren ya da insanların kutsallarıyla alay etme. Yoksa kişisel inanç ve kanaatlerin umurumda bile değil.
Ebubekir Bey’le de anlaşır mısınız, orası beni ilgilendirmez. Hatanı düzeltmek için sana deve sidiği iç derse bence durma kaç!
Çünkü kendisi bile içmiyor!
Ha yok, merak ettim dersen…
Celal Şengör sırf merak için kendi dışkısını yemişti. Sen de deve sidiğini tecrübe edebilirsin!
Ancak içtikten sonra da deve sidiğinin tadını kitaplaştırıp 2.500 liraya satacağın enayi bulursan!..
Dayanamam, gülerim, haberin olsun!