YAZARLAR

Süleyman Soylu’yu görünce zombileşenler!

Zombilerin olduğuna inanan milyonlarca insanın yaşadığı Amerika’nın dünyanın lideri olmasına hayıflanınca insan dünyanın geri kalanının zekâ seviyesi hakkında karamsarlığa kapılıyor!

Cengiz Gülaç
Cengiz Gülaç[email protected]

Zombi filmlerinin klasik geyiğini biliyorsunuzdur…

            Bir virüs ortaya çıkar. İnsanlar zombilere döner. Zombinin ısırdığı insan birkaç saniye içinde zombiye dönüşür.

            Meclisteki bütçe görüşmelerinde konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya gösterilen tepkileri izleyince aklıma zombi filmleri geldi!

            Soylu kürsüde PKK’nın itlerine saydırmaya başlayınca HDP’liler zombiye bağladı!

            Biz ekranda kendilerini görmüyoruz ama HDP sıralarından çıkan sesler zombilere ne kadar da benziyor, değil mi?

            Bir ara Soylu’yu dinlerken zombi çığlıkları arasında kalan diğer vekiller için tedirgin olmaya başladım! İnşallah ısırmazlar diye düşündüm!

            Zombiler bağırıyordu!

            Haysiyetsizler, haysiyetsizler, haysiyetsizler dedi Soylu!

            Zombiler!

            Haysiyetsiz zombiler!

            Oooohhh!

MESELA BİR BEYİN AMELİYATI İÇİN NEDEN ANKET YAPMAZLAR!

            İnsan son 6 saati CHP’de yaşanan bir taciz skandalı haberiyle geçirmemenin şaşkınlığıyla geçirince geleceğe daha bir ümitle bakıyor!

            Bu kötü günlerin biteceğine dair ümitlerimiz artıyor.

            Güzel günler göreceğiz, güneşli günler. Motorları maviliklere süreceğiz…

            Belki korona belasına aşılar çözüm bulacak. Yeter ki ümidimizi yitirmeyelim.

*****

            “Özgürlük” nedir sorusuna “Özgürlük ne değildir?” diye cevap verilerek başlanan bir ülkede fikrin ve kanaatlerin kıymeti üzerine çaba harcamak kolay değil.

            Aşı karşıtlığını bireysel özgürlükler çerçevesinde ele alabilir miyiz?

            Aşı olmamak kişisel bir tercih olabilir mi?

            Yoksa toplum sağlığı için bireysel tercihlerin önüne zorunlulukla geçilebilir mi?

            Tartışmaya muhtaç sorular…

            Ancak aşı için vatandaşa anket yapılmasını bir türlü anlamıyorum. Soruyu soran anketçinin niyetini anlıyorum da cevap veren vatandaşın bilimsel hükmünü merak ediyorum doğrusu.

            Mesela bir beyin ameliyatının nasıl yapılması gerektiği için veya yapılıp yapılmaması için de neden anket yapmazlar?

            Aşı için verilen cevapların ciddiyetiyle bir beyin ameliyatı için verilecek cevapların ciddiyeti arasında ne fark var?

            Genel kabullere direnç gösteren bu isyankâr, neden bilimsel konularda teslimiyetçi bir hal alıyor?

            Doktorlar aşı ol derse olacağım, olma derse olmayacağım.

            Keşke bir anketöre artistlik yapacak seviyede bilimsel bilgisi olan memleket eşrafı kadar cürete sahip olsaydım!

 BEN DEMİŞTİM DEMEYİ SEVİYORUM

            Ligin daha ikinci haftası bu köşede Erol Bulut için çok ağır bir yazı yazmıştım.

            Spor basınımızın Fenerbahçe’yi şampiyon ilan ettiği haftalardı. Ben “Bir sezon daha başlamadan bitti!” dedim.

            Bugün spor yazarlarına bakıyorum…

            Tisserand’a “çalım atan stoper olur mu yahu, adam ülkeye gelen en iyi stoperlerden biri.” diyenler adamı yerden yere vuruyor.

            “Harika, olağanüstü, Fener’in kadrosundan iki takım çıkar, ikisi de şampiyonluğa oynar.” diyenler kadronun vasatlığından dem vuruyor!..

            Oysa, Hatay gibi mütevazı bir kadroya iç sahada 3 ön libero ile başlayan, 9 kişi kalmış takımı defansta 6 kişi ile bekleyen bir hocadan olmayacağını görmek için Fener’in lige psikolojik olarak havlu atacak seviyeye gelmesini beklemeye gerek yoktu.

            Erol Bulut, Fener’in hocası olamaz. Bu kadar basit!..

            İsteyene sabaha kadar sebeplerini anlatabilirim…

Yorumlar 5 Yorum