YAZARLAR

Misvak neden Engin Yıldırım kadar komik değil?

İki gündür Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım’ın sosyal medya hesabı üzerinden paylaştığı “ışıklar yanıyor” mesajı üzerine saflara göre atılan demokrasi, hukuk, vesayet, darbe vs. nutuklarını dinlediğinizi biliyorum.

Cengiz Gülaç
Cengiz Gülaç[email protected]

Köşe kadıları yazdıklarıyla, ekran hatipleri konuştuklarıyla tarihe vicdanlarının ölçüsünü koyduklarını bilmeden, daha da acısı umursamadan, hemen hemen her olayda ikiye bölünüyoruz. Kişilerin siyasi aidiyetlerinin hilafına kelam etmesi artık istisnai saflık olarak kabul ediliyor.

            Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin, hukuk devleti ilkelerinin ölçüsü bir yerde insan kalitemiz kadardır! Saflık seviyesindeki istisnaları bir tarafa bırakırsak, bu ülkede evrensel değerler üzerine kelime israf edenlerin kıymet-i hakikiyesi benim için bir terzinin beyin ameliyatı hakkındaki fikirleri kadar kıymetlidir!

            Öyle veya böyle dünya pazarında kendisine müşteri bulmayı başarmış sol ideolojinin ülkemizde ulusalcı/faşist/seçkinci bir seviyeye evirilip dünyada bizden başka alıcısı olmayan tek “izm” olan Kemalizm’in temel hak ve özgürlükler konusundaki sınavının defolu olduğunu biliyoruz.

            Kemalizm mahallesinin cemaziyelevvelini bir tarafa bırakalım. Aidiyet duygusu beslediğim muhafazakâr milliyetçi mahallenin temel hak ve özgürlüklerdeki sınavı, kabul edelim ki kahramanlık hikâyelerinden oluşmuyor! Bir kişinin çıkıp millete tankların üzerine çıkma cesarete verene kadar aslında muhafazakâr taleplerin ürkek, çekingen, hatta korkak bir şekilde mağduriyet temeline dayandığını itiraf etmeliyiz!

            Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin, demokrasinin, hukuk devleti ilkelerinin ölçüsü bir yerde insan kalitemiz kadardır dedik ya, bu durum kurumlar ve kurum temsilcileri için de geçerlidir.

            Sosyal medya fenomeni olmaya heves eden Engin Yıldırım daha önce de Süleyman Soylu’ya cevap mahiyetinde bisikletli bir fotoğraf paylaşmıştı.

            Son meselede ışıklar yanıyor diyen Yıldırım anında çark etti ve özetle amacının darbe iması yapmak olmadığını söyledi. Hadi beyan esastır deyip zanlar üzerinden isnatta bulunamayacağımızı söyleyip niyet okumayalım ve ifade edilen kastı kabul edelim…

            Kabul edince sorun ortadan kalkmıyor ki! Bu ülkede ışıklar açık dendiğinde darbe iması anlamına geleceğini bilmeyen birisi ülkenin en önemli kurumlarından birisinin üyesiyse, en hafif ifadeyle ortada bir kültür ve basit bir siyasi tarih cehaleti vardır. En gerçekçi ifadeyle de karşımızda ciddi bir zekâ sorunu vardır!

            Bu tespitlerime katılmasanız bile en azından sosyal medya fenomeni olmaya çalışan bir yüksek yargı üyesinin çabalarının Misvak isimli sözde mizah dergisinden daha komik olduğunu kabul edeceksinizdir!

            Türk’ün akılla, evrensel değerlerle olan hazin imtihanını bir tarafa bırakacak olursak bizim muhafazakârların mizahla olan imtihanı artık dram seviyesine dönüştü!

             Ara ara sosyal medyada Misvak ekibinin çizdiği karikatürlere rastlıyorum. En mütevazı ifadeyle kendisini mizah fedailiğine adamış birisi olarak, eskiden Misvak’ın esprilerine olmasa da o imkânsız güldüremeden düşündürmeçaresizliğine saygı duyardım!

            Sayfada gördüğünüz karikatürü görünce tahminen üç beş dakika beynime oksijen gitmedi! Ki bu süre kısmi felç etkisine eşittir!

            Karikatürdeki vatandaş “Ekmek yok ekmek! Açız!” diyor ve Kemal Kılıçdaroğlu “Ekmek bulamıyorlarsa Nutuk yesinler!” diyor!

            18 yıllık kesintisiz bir iktidar döneminde insanları ekmeğe muhtaç gibi gösterip Kemal Kılıçdaroğlu’na çakmak acaba nasıl bir zekânın ürünü olabilir?

            Adama demezler mi millet açsa bunun sebebi Kılıçdaroğlu mudur diye!

            Sırf kaba bir Kemalizm eleştirisi yapacaksınız diye savunduğunuz iktidara gol attığınızın farkında değil misiniz?

            En azından Cumhurbaşkanı çok daha iyisini hak etmiyor mu?

            Halbuki en doğal haliyle bile Kılıçdaroğlu tek başına Misvak’tan çok daha komik!

            Misal ben, ne zaman içim daralsa, sivilceli ergen bir platoniği salt müşteri niyetine tavlamaya çalışan o hayatın durağan yalnızlıklarının ben öznesinde hayat bulduğu bir yakamozun gölgesindeki şairin can çekişen mısraları gibi veya düzen diye bildiğimiz kirli suretlerin karmaşıklığında anlam bulan bir romancının dünyasına kendimi attığımda!..

Özetle, gerzek bir ruh halindeysem ve canım gülmek isterse Kemal Bey ne demiş diye bakarım! Bir şey dememişse Engin Yıldırım’ın şahsi sosyal medya hesaplarına takılırım!

            Artık Misvak’ın güldürememesi büyük bir problem haline gelmeye başladı.

            En azından emeğimize yazık!

            Kaldı ki, Kemal ve Engin beylere de büyük ayıp!

 

Yorumlar 18 Yorum