ABD tüm silah sistemlerimizi kilitledi mi?
Yanlış hatırlamıyorsam 2007 yılıydı. O dönem henüz daha FETÖ’nün kullanışlı aptal liberal kadrosunda istihdam edilmeyip, tonton liboş kıvamındayken Eser Karakaş Star gazetesinde bir yazı yazmıştı!
Kardak Kayalıkları krizinde Yunanistan’la savaşın eşiğine gelmemiz üzerine ABD’li üst düzey bir yöneticinin söylediklerini yazmıştı. ABD’li yetkili özetle şöyle söylemiş:
“Baktık iki NATO ülkesi savaşın eşiğine geldi, taraflardan biri aptallık yapmasın diye her iki ülkenin de füze sistemlerini devre dışı bıraktık…”
Yazı dikkatimi çekmişti. Bir süre bekledim, ne aksi bir haber çıktı ne de bir yalanlama…
Bunun üzerine o dönem Milli Savunma Müsteşarlığı’nda önemli bir görevde çalışan bir dostuma yazıyı gönderdim ve doğru olup olmadığını sordum.
Konunun kendisini aşacağını, daha üst düzey yetkililere yazıyı okutacağını söyledi. Sonra görüştüğümüzde hiçbir yetkilinin konu hakkında konuşmadığını söyledi.
Ne yalanlamışlardı ne de doğrulamışlardı!
*****
“Tercihimiz korku veya hamaset olmamalı!” başlıklı yazımda dış politikamızın korkulardan ve hamasetten arınarak merkeze “aklı” almamızın gerektiğini yazmıştım.
Aklı başında hiç kimse bu önermeye hayır demeyecektir. Zira kimsenin aklına gelmeyecek bir önermede bulunmuyorum!
Yaşadığımız son olaylardan sonra en fazla duyduğumuz itiraz ise şu oluyor:
“Hiç dostumuz kalmadı! Türkiye’nin dostlarını artırması lazım.”
Aklı başında olan hiç kimse de buna itiraz etmeyecektir. Ancak…
Ancak’ı hafif şeddeli vurgularsanız sevinirim.
Ancağı şu sevgili okur…
İnsanoğlu ilk on yılını çok fazla idrak edemez. On yaşına geldikten sonra bilinç gelişmeye başlar ve çevresini idrak eder.
Nerdeyse 40 yıldır PKK denen terör belasıyla yaşıyoruz. Bugün 50 yaşında olan birisinin hafızasında terörün yaşanmadığı bir Türkiye yok.
Yanlışım yoksa, -ki yok, sırf usulen söylenmiş olmak için söylüyorum- PKK’nın silah, roket vs. fabrikası yok.
Tam 40 yıldır “dostlarımız” PKK’ya silah veriyor, ülkelerinde koruyor, destek oluyor.
Hatta bu “dostlarımız” bize sattığı silahları terörle mücadelede kullanmama şartıyla satıyor.
Dostumuz Almanya ambargo uyguluyor ve tank motorlarını vermiyor,
Dostumuz Kanada İHA’ların kamera sistemlerine ambargo uyguladı, ASELSAN üretmeye başladı,
Yine Dostumuz Kanada 6 aylık geçici ambargoyu süresiz hale getirdi,
Dostumuz Finlandiya tank zırhının bir parçasını bize ambargo uyguladığı için satmıyor,
Dostumuz ABD hava savunma sistemi vermedi diye S-400 almak zorunda kaldık,
Dostumuz ABD parasını verdiğimiz ve üretici ortağı olduğumuz F-35’leri vermiyor,
Dostumuz ABD Fetullah’ı ve itlerini teslim etmeyi geçtim, FETÖ’yü terör örgütü olarak bile görmüyor,
Dostumuz ABD PKK/PYD’ye on binlerce tır silah verdi, petrol anlaşması yaptı,
Arkasında dostlarımızın olmadığı bir darbe gösteremiyoruz,
Fransa, tarihi itibariyle dostluğa Fransız,
Dostumuz İsrail diye yazmaya utanıyorum, yaptıklarını yazmasam ne olur,
Arap dostlarımızın halini ve bize olan kinlerini yazsam vicdanım sızlıyor,
1923’ten bugüne Yunanistan’la yaşadığımız hiçbir sıkıntıda dostlarımız bize haklısınız demedi, Yunanistan’a ise bir güne bir gün yeter artık, havlama demedi,
KKTC’yi tanıyan bir tek dostumuz yok…
Neticede bu yazı sadece bir köşe yazısı, tek tek saymaya kalksam kitap olur!
*****
Ülkemizde Ak Parti’ye “AKP” deyince birden bire aydınlandığını zanneden hatırı sayılır bir grup var! Hasan isimli birisine Haso diye hitap etme yavanlığı gibi bir şey! (Yavanlık deyince duygusal anlar yaşıyorum!)
AK Parti’yi eleştirmek başka şey, ülkenin milli menfaatleri söz konusuysa insanın ülkesinin yanında saf tutması başka şey.
Libya, Suriye, Yunanistan meselelerinde haksız olduğumuzu söyleyen var mı?
Yok!
AK Parti’ye AKP deyip dostlarımızı artırmalıyız diyenlerden “Biz tüm bu konularda haklıyız ve asla taviz vermeyiz. Hakkı bilen bizimle dost olsun.” diyen var mı?
Yok!
İlk önce “hakkımızın” arkasında ülke olarak dimdik durduğumuzu gösterelim, sonra dost arayalım, AK Parti’nin hatalarını söyleyelim.
Birlik olmadan, tek ses olmadan, birbirimize dost olmadan nasıl dost bulacağız?
*****
Yazının başına dönecek olursak…
İddia doğruyduysa, silah sistemlerimiz ABD tarafından kilitlendiyse…
Silahını bile kullanamayan ordu olur mu hiç? Böyle bir orduya sahip olan ülkeye “tam bağımsız” bir ülke diyebilir miyiz hiç?
Acaba kendi silahını %70 oranında üreten, geri kalan kısmı için de yatırım yapan ve bölgede milli menfaatlerini kimseye yedirmeyen bir Türkiye haline geldiğimiz için mi dostlarımız kalmadı?
Kendim yazdım diye demiyorum ama bence çok kıymetli bir soru sordum!