Erdoğan’dan sert sözler: Hepsi de yalandır,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Cumhuriyetimize en büyük katkıyı başında bulunduğum hükümetler yapmıştır. Biz bu kavramın lafla istismarını yapmadık" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu tarafından düzenlenen anma töreninde yaptığı konuşmada öne çıkanlar şöyle:
TARİHİ YOK SAYMAYA ÇALIŞANLAR...
Cumhuriyeti yüceltmek için tüm tarihimizi yok saymaya kalkanlar bize göre kendi geçmişlerinden utananlardır. Gazi Mustafa Kemal'in hizmetlerini anlatmak için ondan önceki tarihimize kin kusanlar, Atatürk maskesi takarak bu millete olan husumetlerini gizlemeye çalışıyorlar. Hayatları boyunca Türkiye'nin büyümesi, kalkınması, gelişmesi için tek bir çivi dahi çakmamış kişilerin ağızlarından çıkan Cumhuriyet ve Atatürk sözü koskoca bir yalandan ibarettir.
EN BÜYÜK TİCARET ATATÜRK TİCARETİ
Sürekli Atatürk denilerek onun mirasına sahip çıkılamaz. Sürekli cumhuriyet denilerek cumhuriyet güçlendirilemez. Cumhuriyete en büyük katkıyı şahsımın başında bulunduğu hükümetler yapmıştır. Ülkemizdeki en büyük ticaret Atatürk ve cumhuriyeti ticaretidir.
Ülkemizdeki hiçbir bireyin sadece kendi çıkarını, kendi hesabını düşünme lüksü yoktur. Hep birlikte önce ülkemizin bu cendereden güçlenerek çıkması için çalışmamız gerekiyor. Hepimiz de işimizi en iyi şekilde yapacağız.
KAÇACAK DELİK BULAMIYORLAR
Bize paramızla dahi akıllı bomba da vermediler. Biz şimdi akıllı bombamızı da üretiyoruz.
İnlerine girdik, kaçacak delik bile bulamıyorlar. Suriye'de benim işim yok da Suriye'nin bizim topraklarda ne işi var? Benim askerim şehit olmuyor mu? O oradan taciz ateşi yapacak biz de gereğini yapıyoruz. Milli iradeyi alt etmek için ellerindeki gizli açık tüm araçları seferber ettiler, bunda da muvaffak olamadılar.
365 BİN SURİYELİ TOPRAKLARINA DÖNDÜ
Şu ana kadar üç ayrı harekatla Suriye'de ülkemize yönelik terör tehdididin yoğun olduğu 8 bin 100 kilometrekare alanı güvenli hale getirdik. Güvenli hale getirdiğimiz bölgelere ülkemizdeki Suriyelilerin geri dönüşü zeminini oluşturduk. Şu ana kadar 365 bin Suriyeli topraklarına döndü.
TARİHİMİZ YÖRÜNGEMİZDİR
Geçmişe Osmanlı'ya, Selçuklu'ya haksızlık etmemek gerekir. Gazi Mustafa Kemal Samsun'a bir Osmanlı subayı olarak çıkmış, Ankara'daki Meclis'i yine Osmanlı adına faaliyete geçirmiştir. Cumhuriyetin inşası da Osmanlı'dan devralınan mevcut idari sistem çerçevesinde gerçekleşmiştir. Tarihimiz bizim yörüngemizdir. Yörüngeden çıkan bir gök cismi yok olmaya mahkumsa toplumlar da öyledir.
GURULANACAĞINIZ BİR ECDADIMIZ VAR
Bugüne kadar milletimizi kadim tarih yörüngesinden çıkarmaya kimse muvaffak olamadı. Son günlerde yine birileri ağızlarına sakız ettiler. Osmanlı'da okuma yazma oranı çok düşükmüş. Osmanlı'nın kendi silah sanayii yokmuş. Osmanlı yönetimi altındaki halklara zulmedilmiş. Hepsi de yalandır, iftiradır. Osmanlı'nın da eksikleri vardır. Bize düşen görev ecdadımızın güçlü yönlerini geleceğimizi aydınlatan bir ışık haline getirmektir.
OSMANLI'DA NÜFUSUN YÜZDE 50'SİNDEN FAZLASI..
Rahmetli Kemal Karpat Hocamız başta olmak üzere; liyakatlerine kimsenin itiraz edemeyeceği tarihçiler, geçtiğimiz asrın başında Osmanlı toplumunda okuma-yazma bilenlerin oranının nüfusun yarısından fazla olduğunu belirtiyor. Dikkat edin. Bu, aynı dönemde bölgemizdeki Rusya, İspanya, İtalya başta olmak üzere pek çok ülkeyle karşılaştırıldığında gerçekten çok yüksek bir oranı ifade ediyor.
SAVAŞLARDA KAYBEDİLENLER VE SINIR DIŞINDA KALANLAR
Balkan Savaşları ile başlayan, 1. Dünya Savaşı ve İstiklal Harbi ile devam eden süreçte, maalesef bu okur-yazar nüfusumuzun büyük bir kısmını kaybettik. Özellikle erkek nüfusunun önemli bir kısmı şehit oldu. Çanakkale'yi düşünün. Hani; kınalı kuzular diyoruz ya. Biz onları orada kaybetmedik mi? Bunlar sıradan işler değil. O durumlara düştük.
Toplam nüfusumuzun bir kısmı da sınırlarımız dışında kaldı.
HARF DEVRİMİ İLE HER ŞEY SIFIRLANDI...
Bir de buna Cumhuriyet ile birlikte gerçekleşen Harf Devrimi ile adeta her şeyin sıfırlandığını eklediğimizde, elbette ülkemiz okuma-yazma oranının çok düşük olduğu bir dönemi yaşadı.
Bunun suçunu Osmanlı'ya yüklemek; tam anlamıyla bir buhtandır. Nitekim, Türkiye zaman içinde yüzde 100'lük bir okuma-yazma seviyesine ulaşmıştır."