Polemik bitmiyor! Ahmet Hakan'dan Ece Üner'e müslümanlık cevabı
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ve Show tv ana haber sunucusu Ece Üner arasındaki "korona fırsatçılığı" üzerine çıkan tartışma tam gaz devam ediyor. Ahmet Hakan bugün Ece Üner'e yeniden cevap verdi.
Ece Üner ana haberde korona nedeniyle fiyatlara zam yapan marketleri eleştirmiş "namaz 5 vakit ahlak 24 saat" demişti. İşte bu sözler yarattı ve bir haftadır Ahmet Hakan ile Ece Üner arasında polemik sürüyor.
Son olarak bugün Ahmet Hakan, Ece Üner'in geçmişte yazdığı bir hatırlatmasının üzerine köşesinden cevap verdi. Ahmet Hakan sözlerinin arkasında olduğunu belirtirken, " Yahu, aslında bu kadar basitti söylediğim. Ama Ece Üner’in kamera karşısındaki teatral çırpınışını görünce... “Galiba o kadar da basit değilmiş” demeye başladım" ifadesini kullandı.
İŞTE AHMET HAKAN'IN O CEVABI
29 Aralık 2017 tarihinde şöyle bir yazı yazmışım:
“Müslümanlar ne zaman hakiki Müslüman olur? Müslüman yılbaşı kutlamaz dedikleri kadar... Müslüman yalan söylemez / Müslüman iftira atmaz / Müslüman taciz etmez / Müslüman rüşvet almaz / Müslüman nefsine uymaz / Müslüman nefret ettirmez / Müslüman rant peşinde koşmaz / Müslüman haksızlık karşısında susmaz / Müslüman operasyon çekmez / Müslüman intikam peşinde koşmaz / Müslüman düşene vurmaz / Müslüman saptırmaz / Müslüman hakaret etmez / Müslüman haksızlık yapmaz / Müslüman tehdit etmez / Müslüman haram yemez... Derlerse... Olurlar!”
*
Ekrana çıkıp bu yazımı okumuş Ece Üner.
Ardından da...
“Ben hakikatin adamıyım, senin gibi günün adamı değilim” falan diye bana laf sokmuş.
*
İyi de ben 29 Aralık 2017’de yazdığım bu yazının her harfinin bugün de kapı gibi arkasındayım.
Aha bak! Yazıda söylediklerimin aynısını, bugün de avazım çıktığı kadar haykırdığımı ifade ediyorum. Hem de vurgulayarak. Hem de altını kalın kalın çizerek. Günse gün! Hakikatse hakikat!
*
Neyse... Neyse...
Ben en iyisi derdimi, itiraz ettiğim hususu, karşı çıktığım noktayı... Bir kez daha söyleyeyim:
*
Müslümanlık iddialarını en vurgulu şekilde ortaya koyan tipler arasında, Müslümanlığın gerektirdiği ahlaka uymayan çok ahlaksız var memleketimizde. Burada herkesle anlaşırım. Burada hiçbir sorun yok.
Sorun şurada:
Her fırsatçıyı, her sahtekârı, her ahlaksızı... Müslümanlığına sürekli vurgu yapan, namazında niyazında kimseler olarak görüp kodlamakta...
*
Söyledim, yine söylüyorum:
Nereden biliyoruz kardeşim o sahtekârların dinle diyanetle, namazla niyazla bir alakaları olduğunu?
Adamlar belki de dinle diyanetle, namazla niyazla hiçbir ilişki kurmuyorlar.
Tutup da bu tür adamlara...
“Namaz beş vakit farzdır, ahlak ise 24 saat farzdır ey vurguncu” falan diye ekrandan vaaz etmek de neyin nesidir?
*
Marketçi Hacı Hüseyin Amca’nın namazını eda ettikten sonra dükkânında ahlaksızca fırsatçılık yaptığına dair bir haber verirsin...
Ondan sonra da...
“Hacı Hüseyin Amca! Yakışıyor mu sana? Namazında niyazında adamsın ama tutmuş sahtekârlık yapıyorsun. Unutma ki namaz beş vakit farz, ahlak ise 24 saat farz” diye ekrandan parmak sallarsın.
İşte bu durumda sonuna kadar haklı olursun, kimse de sana bir şey demez.
Ama kim olduklarını bilmediğin, nasıl bir hayat yaşadıklarından habersiz olduğun, dinle diyanetle ilişkileri olup olmadığı konusunda bir veriye sahip olmadığın vurguncu sahtekâr tipleri...
“Namazında niyazında tipler” olarak kodlayıp ekrandan din ve ahlak vaazıvermeye kalkarsan...
Kusura bakma ama sana bir şeyler denir.
*
Yahu aslında bu kadar basitti söylediğim.
*
Ama Ece Üner’in kamera karşısındaki teatral çırpınışını görünce...
“Galiba o kadar da basit değilmiş” demeye başladım.