Mahkemeden Osman Kavala kararı
Osman Kavala'nın tahliye talebi reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala, FETÖ/PDY’nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Osman Kavala ve hakkında yakalama kararı bulunan CIA eski danışmanı Henri Barkey hakkında ağırlaştırılmış müebbet ve 20’şer yıl hapis istemiyle açılan davanın görülmesine başlandı.
İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Osman Kavala, tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS yoluyla bağlandı. Duruşmada Kavala’nın avukatları hazır bulundu.
Duruşmada Osman Kavala’nın eşi Ayşe Buğra Kavala, İsviçre ile Polonya’nın Başkonsolosları, ABD, Danimarka, Hollanda, Norveç ve Almanya Başkonsolosluklarının temsilcileri, Uluslararası Af Örgütü temsilcisi ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu izleyici olarak yer aldı.
Duruşmada iddianameyi okuyan mahkeme başkanı, tutuklu sanık Kavala’ya savunmasının hazır olup olmadığını sordu. Kavala ise savunmasının hazır olduğunu ve savunma yapacağını kaydetti.
“SUÇLAMALAR DÜNYA GÖRÜŞÜME TABAN TABANA ZIT”
Suçlamaların olgusal bir temele dayanmadığını belirten tutuklu sanık Kavala, “Dünya görüşüme, etik değerlerime ve sorumlu olduğum sivil toplum kuruluşlarının yürüttüğü faaliyetlerin amaçlarına taban tabana zıt iddialardır.
Somut delillerin yokluğunda, iddialar birbirlerinin gerekçesi haline getirilmiş, suçlamalar iç içe geçirilerek suçlu olduğuma dair algı oluşturulmasına gayret edilmiştir.
İddianamenin başlangıcında üzerime atılmış olan siyasal ve askeri casusluk suçunun, nasıl oluştuğunun anlaşılması için Gezi olaylarında yaşananların anlatılmasına ihtiyaç duyulduğu ifade edilmiş ve aynı iddia makamının imzasını taşıyan Gezi iddianamesinden alınan bölümler nesnel gerçeklik gibi kullanılmıştır.
Ben de, beraat ile sonuçlanan Gezi davası iddianamesinde kullanılan yöntemin, bu iddianamedeki suçlamaların nasıl kurgulandıklarının anlaşılmasına ışık tutacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
“GÜLENCİ ÖRGÜTLENME AĞI İLE HİÇBİR İLİŞKİM OLMADI”
Hayatı boyunca askeri darbelere karşı çıktığını söyleyen Kavala, “Ordunun siyasete müdahale etmesini eleştirdim. Gülenci örgütlenme ağı ile hiçbir ilişkim olmadı. Darbe girişimini desteklemek hayat deneyimime, dünya görüşüme ve etik değerlerime tamamen terstir.
İddianamede Adil Öksüz’ün ABD’ye gitmesi ile benim Almanya seyahatimin aynı zamana rastlamış olmasının aramızda irtibat olduğunun delili olarak sunulması da, olağanüstü ölçüde mantıksız bir iddiadır.
11-12 Kasım 2015 tarihlerinde ben T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı temsilcisi ve Düsseldorf Başkonsolosu’nun da davetli olduğu Türkiye Almanya Gençlik Köprüsü toplantısındaydım.
Benim yurt dışı seyahatlerimde nerede kiminle görüşmüş olduğum bellidir, tüm seyahatlerimin programları şeffaftır. Benim ilişkide olduğum kişiler ve bağlantılı oldukları sivil toplum kuruluşları da bellidir. Hepsi uluslararası saygınlığa sahip bu kuruluşların hükümete karşı bir faaliyetle ilgilerinin olması imkânsızdır” dedi.
“HENRİ BARKEY İLE KARŞILAŞMAM DIŞINDA GÖRÜŞMEM OLMADI”
Savunmasının devamında Kavala, ''Henri Barkey’e herhangi bir bilgi, belge ilettiğim gösterilemediği gibi, yoğun temasta olduğuma dair de hiçbir bulgu yoktur. Henri Barkey ile hükümet temsilcilerinin de katıldığı bir konferansta tanıştım ve en son Ekim 2012 tarihinde İstanbul Forum konferansında karşılaştım.
Birlikte bir çalışmamız, süreklilik arz eden irtibatımız da olmadı, Henri Barkey benim Yönetim Kurulu Başkanı olduğum Anadolu Kültür’ün herhangi bir etkinliğiyle ilgilenmiş, benden herhangi bir konuda bilgi talebinde bulunmuş da değildir.
Henri Barkey ile 18 Temmuz 2016 tarihinde bir lokantada tesadüfen karşılaşmak dışında hiçbir görüşmem hatta telefon konuşmam da olmadı” şeklinde konuştu.
“AÇIK TOPLUM VAKFI’NDA ÖZEL BİR YETKİM OLMADI”
Kavala savunmasında, “Yirmi yıldır ülkemizin çeşitli şehirlerinde gerçekleşen Anadolu Kültür etkinlikleriyle ilgili olarak, bugüne kadar, Valilik, Emniyet, MİT yetkilileri ve savcılar casusluk faaliyeti yapıldığından şüphe etmediler.
Buna rağmen iddia makamının bu faaliyetlerde casusluk amacı güdüldüğünü iddia etmesi, ülkemizin devlet kurumlarının işleyişini ve denetim kapasitelerini hafife almak anlamına da gelmektedir.
İddianamede Açık Toplum Vakfı’nın faaliyetleri kapsamında bana yöneltilmiş suçlamalar da temelsizdir. Açık Toplum Vakfı yasalara ve mevzuata uygun biçimde faaliyet göstermiş ve yasalara uygun biçimde yürütülen projelere destek vermiştir.
Açık Toplum Vakfı’nın suç unsuru içeren bir faaliyette bulunduğuna ya da böyle bir faaliyeti desteklediğine dair hiçbir bulgu yoktur. Açık Toplum Vakfı Yönetim Kurulu üyesi olarak, ben de vakfın faaliyetlerinden sorumluyum. Ancak hiçbir zaman vakfı temsil etme, vakıf adına karar verme, fon kullandırma konularında özel bir yetkim, görevim olmadı” dedi.
“TUTUKLULUK İŞKENCE HALİNE GELMİŞTİR”
Tutukluluğunun sıradan bir hak ihlali olmadığını söyleyen Kavala, “Gerçeklikten bu kadar kopuk, bu kadar tuhaf suçlamalar gerekçe gösterilerek AİHM’in ihlal kararı, yerel mahkemenin beraat kararı, iki defa da tahliye kararına rağmen yıllarca tutuklu kalmam, sıradan bir hak ihlali değildir, benim için bir tür manevi işkence haline gelmiştir.
Umarım yurttaşlarımızın özgürlüklerinden mahrum kalmasına yol açan, temelsiz, delilsiz, mantıksız suçlamaların en aşırılarını içeren bu iddianame, türünün son örneği olur” şeklinde konuştu.
“KAVALA’YI HATIRLAYAMADIM”
Duruşmada tanık olarak dinlenen Bayram Sinkaya, “Henri Barkey’i tanıyorum. 15 Temmuz günü Büyükada’da bir çalıştayda bir araya geldik. Kendisiyle orada tanıştık. O gece malum olaylar oldu.
Ertesi gün çalıştaya devam ettik ve toplantıda fikrimizi sordular. Toplantıya devam edip etmeme konusunda konuştuk.
Kısa bir konuşmadan sonra toplantıya devam etme kararı aldık. Osman Kavala’yı tanımadığım için görüp görmediğimi hatırlamıyorum. Daha sonra basında fotoğraflarını gördüm ancak hatırlayamadım” diye konuştu.
“DARBE GİRİŞİMİNDEN HABERİM OLMADIĞINI SÖYLEDİM”
Darbe girişiminden sonra İshak Alaton’u hastalığı nedeniyle aradığını kaydeden tanık Cem Fadıl Bozkurt, “Alaton bana Cuma günü nerede olduğumu sorduğunda, darbe girişiminden haberim olmadığını söyledim. Bana çocuklarının Amerika’ya gittiğini söyledi. Kendisinin neden gitmediğini sorduğumda ‘Beni alsalar bile yakında ölürüm.
Geçen hafta Henri buradaydı, olayları ondan öğrendik çocukları da önlem amaçlı Amerika’ya yolladık’ dedi. Aradan 1-2 ay geçince de öldü zaten. İshak Alaton ile Kavala yakınlardı. Soros, İshak Bey’in yakın arkadaşıydı. Açık Toplum Vakfı’nın kurulmasını Soros teklif etti, bu vakfın komitesinde İshak Bey, onun kızı ve Osman Bey de vardı” dedi.
“PENSİLVANYA YAZILI ÇANI GÖRDÜM”
Toplantı yapılan otelde çalışan tanık Ayhan Ulaş ise “Kavala’yı tanımıyorum. Henri Barkey’i ise çalıştığım otele geldi. Onlar otelden gittikten 2 gün sonra Pensilvanya yazılı çanı gördüm, durumu emniyete haber verdim. Otelde Kavala’yı görmedim” diye konuştu.
Osman Kavala'nın tutukluluğunun devamına karar verildi. Mahkeme heyeti, tanık savunmalarının tamamlanmasının ardından kararını açıkladı. Osman Kavala'nın, tahliye talebi reddedilerek tutukluluk halinin devamına karar verildi. Bir sonraki duruşma 5 Şubat'ta görülecek.