Dışişleri Bakanlığı'ndan net tavır! Reddediyoruz...
Dışişleri Bakanlığı tarafından Türkiye'ye yaptırım konusunun da görüşüleceği Avrupa Birliği Liderler Zirvesi'ne yönelik açıklamada yapıldı.
Avrupa Birliği (AB) Türkiye'ye yönelik yaptırım kararı alırken Ankara, Brüksel'e tepki gösterdi.
Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin bölgede istikrarın tesisi için, kışkırtıcı adımlarına rağmen Yunanistan ile ön koşulsuz görüşmelere hazır olduğunu sürekli ifade ettiğini hatırlattı.
BRÜKSEL'E ATİNA TEPKİSİ
Atina yönetiminin maksimalist yaklaşımlarının Ankara-Brüksel ilişkilerini kısır döngü içine soktuğu belirtilen açıklamada, "AB, göç yönetimi konusundaki hassasiyetini ülkemize değil, sığınmacılara insanlık dışı muameleyi sistematik hale getiren özellikle Yunanistan'a göstermelidir." denildi.
Bakanlığın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
"AB, KISITLAYICI ÖNLEM ALMA ARAYIŞINDAN ÇIKAMAMIŞTIR"
"1-2 Ekim AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nden bu yana ülkemizle diyalog ve temas yönünde çaba gösteren Dönem Başkanı dahil birçok AB ülkesi olsa da, bir-iki ülkenin dar siyasi hesapları nedeniyle Türkiye-AB ilişkilerinde henüz pozitif gündem yaratılamamış ve AB hiçbir yararı olmayan kısıtlayıcı önlem alma arayışından çıkamamıştır.
"TÜRKİYE İLE AB'Yİ KISIR DÖNGÜ İÇİNE SOKMUŞTUR"
Bazı üye ülkelerin üyelik dayanışmasını ve veto haklarını kötüye kullanarak, Türkiye’ye karşı gündeme getirdikleri maksimalist talepleri ve haksız tutumları, Türkiye ile AB’yi bir kısır döngü içine sokmuştur. Bu durum, Türkiye ve AB’nin ortak çıkarları ile bölgemizin barış, güvenlik ve istikrarına zarar vermektedir.
"YANLI VE HUKUKA AYKIRI TUTUMU REDDEDİYORUZ"
Özellikle Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege ve bölgesel konularda, esasen AB’nin büyük kesiminin de benimsemediğini bildiğimiz, ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi sonuçlarına konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddediyoruz.
YUNANİSTAN İLE İSTİKŞAFİ GÖRÜŞME VURGUSU
Türkiye, bölgede istikrarın tesisi için, Yunanistan’la, kışkırtıcı adımlarına rağmen, ön koşulsuz olarak istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduğunu her zaman ifade etmiştir.
Türkiye ve KKTC, 2004’ten bugüne kadar, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil, istikrar unsuru haline gelebilmesi için iyi niyetli bir biçimde çaba göstermiş, tüm yapıcı ve olumlu girişimleri üstlenen taraf olmuştur.
"AB BU TUTUMUNDAN VAZGEÇMELİDİR"
AB bu kararında, bir kez daha Kıbrıs Adası'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkını ve iradesini görmezden gelmiş, kendisini Kıbrıs meselesi ve Kapalı Maraş konularında GKRY’nin dayatmasına mahkum etmiştir. AB artık, Kıbrıs meselesine Ada’daki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını engellemeye matuf bu tutumundan vazgeçmelidir.
"EN SAĞLIKLI ÇIKIŞ YOLU..."
Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türkleriyle bir şekilde bir araya gelerek Doğu Akdeniz’de gerginliğe neden olan hidrokarbon kaynakları ve bunların gelirlerinin paylaşımı konusunu ele almaya başlamaları ve çözüm yolunda somut adımlar atmaları en sağlıklı çıkış yoludur. Esasen, Doğu Akdeniz bölgesel konferansı da bu açıdan bir fırsattır. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin meşru hakları kararlılıkla korunmaya devam edilecektir.
"AB, GÖÇ KONUSUNDAKİ HASSASİYETİNİ YUNANİSTAN'A GÖSTERMELİDİR"
Yunanistan’ın Ege Denizi'nde göçmenleri geri itmesi ve bu eylemlere Frontex’in dahil olması, AB için yüz kızartıcıdır. Ciddi bir insan hakkı ihlali olan ve uluslararası kamuoyu tarafından şiddetle kınanan bu ihlallere ve toplu sınırdışı uygulamalarına son verilmeksizin, göç akımlarının sorumlu bir şekilde yönetiminden bahsedilmesi mümkün değildir. AB, göç yönetimi konusundaki hassasiyetini ülkemize değil, sığınmacılara insanlık dışı muameleyi sistematik hale getiren özellikle Yunanistan'a göstermelidir.
"AB DÜRÜST ARABULUCU ROLÜNÜ ÜSTLENMELİ"
Türkiye-AB 18 Mart Mutabakatı’nı oluşturan tüm konuların ön koşulsuz olarak ve bu konulardan birinin diğerinin koşulu haline getirilmeksizin güncellenmesine dair çalışmanın bir an önce başlatılması, ortak menfaatimize olacaktır. Bu aynı zamanda, Avrupa’da ve ötesinde karşılaştığımız ortak sınamalarımızın aşılmasına da hizmet edecektir.
Her zaman söylediğimiz gibi AB dürüst arabulucu rolünü üstlenmeli; ilkeli, stratejik ve aklıselimle davranmalıdır."