Deva Partisi milletvekili Yeneroğlu'ndan çok konuşulacak lgbt açıklaması!
Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, LGBT sapkınlığını 'özel hayat' şeklinde nitelendirdi
Müslüman Türk milletinin değerlerine aleni şekilde saldırmaya başlayan LGBTİ’li sapkınlar, ülkemizde eşcinsel ahlaksızlığı normalleştirmeye uğraşıyor. Son olarak, İslam'ın eşcinsellerle ilgili hükmünü söyleyen Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a da Ankara Barosu tarafından skandal sözlerle saldırılmıştı.
DEVA PARTİSİ VEKİLİNDEN ÇOK KONUŞULACAK LGBT AÇIKLAMASI!
Konuyla ilgili açıklama yapan Deva Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu, katıldığı televizyon programında "Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ile Ankara Barosu arasındaki tartışmada Deva Partisi olarak siz nerede duruyorsunuz?" sorusunu cevapladı.
Çelişkili açıklamalar yaptı, moderatörün üstüne gitmesiyle köşeye sıkışıp ağzındaki baklayı çıkardı.
Deva Partisi vekili Yeneroğlu, Ankara Barosu'nun açıklamasının hukuk formasyonundan tamamen uzak, ideolojik ve toplumun değerlerinden olabildiğince uzak olduğunu belirtti. Din aliminin haram ve helalden bahsetmesinin doğal olduğunu söyleyen Yeneroğlu, İslam'ın eşcinsellerle ilgili hükmünü söyleyen Diyanet'in ise toplumu ayrıştırdığını iddia etti.
Diyanet'in bu meseleleri gündeme getirmesinden rahatsız olmadığını belirten Yeneroğlu, "Ancak Diyanet İşleri Başkanlığımız cümlesinin sonunda kullandığı 'mücadele etmeliyiz'in ne anlama geldiğini keşke açıklasaydı" dedi.
BİR DEDİĞİ DİĞERİNİ TUTMADI!
"Yani Diyanet İşleri Başkanlığı bu yaşam biçimleriyle veya haramlarla mücadele etmemiz gerektiğini ifade ediyor. Sonuçta tebliğ, tavsiye anlamında hiçbir Müslümanın buna itiraz etmesi mümkün değil, ben inançlı bir insanım." diyen Yeneroğlu, hukuk devletinde yaşadığımızı, devletin ölçüsünün günahlar olmadığını söyleyerek kamu gücü kullanan insanların sözlerine dikkat etmesi gerektiğini söyledi.
İslam'ın hükmünü söyleyen Diyanet'in 'bu tartışmalara çekilmemesi gerekiğini' iddia etti.
"Diyanet İşleri Başkanlığının topluma bir yaşam biçimi dayatma misyonu yok. Dolayısıyla Diyanet İşleri Başkanlığının sözlerini biz ancak tavsiye ve tebliğ anlamında değerlendirebiliriz." diyen Yeneroğlu, "Diyanet'in politize edilmemesi lazım. Diyanet'in bu tartışmalara çekilmemesi lazım." dedi.
TOPLUMUN HER KESİMİNE HİTAP EDEN ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR PARTİYİZ
Toplumun her kesimine hitap ettiklerini belirten Yeneroğlu, moderatörün LGBT sapkınlarıyla ilgili sorusuna şu skandal cevapları verdi:
"Devlet özel hayata, bireylerin kendi özel tercihlerine müdahale ediyor şeklinde bir algı oluşturan tartışmalardan kaçınmak gerekiyor. Çünkü herkesin özel hayatını korumak devletin en öncelikli görevlerinden birisidir. Biz burada yaşam biçimleriyle ilgilenmeyiz. Yaşam biçimleri içerisinde insanların tercihleriyle ilgilenmeyiz. Bu tercihler insanların kendi özgür iradeleriyle, hür iradeleriyle karar verecekleri hususlardır. Bizim ilgileneceğimiz tek şey, her bir insanımız, her bir vatandaşımız hangi tercihe sahipse sahip olsun, başkasının hakkına tecavüz etmediği, suç işlemediği sürece devletin onun özgürlüğünü korumasıdır. Meseleye biz bu çerçevede bakıyoruz. Bu noktada elbette özgürlükçü bir partiyiz.
"Devletin hal ve hareketlerinin anayasal çerçevede ancak sonuç itibariyle kısıtlanması gerektiğini düşünüyoruz"
Biz ne dedik, bu ülkede biz huzur istiyoruz. Bizim gibi düşünmeyen, bizim gibi inanmayan, bizim gibi yaşamak istemeyen, çoğunluk toplumdan bahsediyorum, her bir kişi bu ülkede en az benim kadar huzurlu yaşayabilmesi lazım. Ben bunun bizim en öncelikli sorumluluğumuz olduğunu düşünüyorum. Çünkü anayasamızın en temel meselesi insan onurunu korumaktır. Şimdi zaten birçok sebebe de bu sebepten dolayı itiraz ediyoruz. Biz devletçi bir parti değiliz.
Biz sonuç itibariyle vatandaşı merkeze alan, yurttaşı merkeze alan, onun özgürlüğünü, onun onurunu merkeze alan bir partiyiz. Ve bütün meselelere bu çerçevede bakarız. Devletin de yükümlülüğünün onun özgürlüğünü teminat altına alma noktasında olduğunu, bunun ötesinde devletin hal ve hareketlerinin anayasal çerçevede ancak sonuç itibariyle kısıtlanması gerektiğini ancak devlete de ancak bu şekilde idari bir teşekkül olarak bakmamız gerektiğini düşünüyoruz."