Partiler arası ittifaklar yasaklanmalı!

Faruk Çelik'in, "İlk turda yüzde 40 ve üzeri alan seçilsin. Seçim barajının yüzde 50+1 olması seçmeni yoruyor" açıklaması siyaset dünyasında yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

Süleyman Özışık suleymanozi@nethaber.com

Faruk Çelik'in, "İlk turda yüzde 40 ve üzeri alan seçilsin. Seçim barajının yüzde 50+1 olması seçmeni yoruyor" açıklaması siyaset dünyasında yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda yaptığı açıklama ise bence kafaları daha çok karıştırdı.

Cumhurbaşkanı önce, "Anayasa değişikliği gerektiriyor. Biz sadece iktidar olarak kendimiz ön hazırlık yaparız ve buraya getirebiliriz. Bunun için de tabi iktidarı ile muhalefeti ile el ele vererek ondan sonra böyle bir şeyi gerçekleştirebilirsek olabilir" diyerek sanki teklife sıcak bakıyormuş gibi konuştu.

Ama aynı cümlenin devamında, "Bir yıl önce millete götürdüğümüz ve milletin onay verdiği yeni yönetim sistemini tekrar gündeme getirmek asıl milleti o yorar'' diyerek teklife karşı olduğunu ima eder gibi oldu.

Faruk Çelik'in yaptığı ilk gün "Bu açıklamalar AK Parti'ye zarardan başka bir şey getirmiyor" düşüncesindeydim.

Bu düşüncemde haklı çıkmam fazla sürmedi.

Muhalefet Faruk Çelik'in sözlerini istediği yere çekerek, "Yüzde 40 teklifinde bulunmak AK Parti'nin eridiğini ve yüzde 40'ın altına düştüğünü gösteriyor" algısını çok iyi yönetmeye başladı.

Şahsi kanaatimi soracak olursanız bu konunun tam da bu noktada kapatılması ve bir daha konuşulmaması gerekiyor. Çünkü AK Parti'nin bu meseleyi tartışmaya açması, bugüne kadar savunduğu Başkanlık sistemi dahil her konuda kendisini inkâr anlamına gelir.

Cumhurbaşkanı'nın söylediği gibi bu sistemin getirilebilmesi için Anayasa'nın değişmesi gerekiyor. Bunun için de muhalefetin desteğine ihtiyaç var.

Muhalefet bu konuda iş birliği yapacak adımı zaten atmaz. Ancak atmış olsa bile işi bu noktada bırakmaz. Yeniden parlamenter sisteme geri dönüş yapacak bir öneri ve hatta dayatmayla gelir.

Faruk Çelik gelen tepkiler üzerine, parti adına konuşmadığını, açıklamasının bireysel düşünceden ibaret olduğunu söyledi. Böyle kalması bence çok yerinde bir karar olur.

AK Parti'nin bu konuya gelinceye kadar, enerjisini harcayacağı onlarca mesele var. EYT meselesi, KHK meselesi, 3600 ek gösterge ve toplumun tüm katmanlarının şu an etkilendiği ekonomik krizi aşma meselelerine yoğunlaşmak gerekiyor.

Ve tabi ki Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konusunda eksik kalan "Siyasi Partiler Kananu", "Seçim Kanunu", "Dar bölge veya daraltılmış bölge uygulaması", "Barajın düşürülmesi" ve "Yasama, Yürütme ve Yargı konusundaki uygulamalar"ı yürürlüğe koyması gerekiyor. 

Bu sorunlar çüzülmeden atılacak tüm adımlar AK Parti'ye kar değil, zarar olarak döner. 

Hatta; eğer imkânı var ise yeni sistemde “ittifakların yasaklanması" meselesinin de gündeme getirilmesi gerekiyor. Sizi şaşırtabilir ama ben bu meseleyi ciddi bir sorun olarak görüyorum.

Nasıl bir sorun diye soracak olursanız...

İttifaklar partileri etik değerlerinden uzaklaştırıyor ve siyaset yapmalarını engelliyor. İttifak yaptığınız partinin nabzına göre siyaset yapmayı size adeta dayatıyor. İttifakı bozmamak için kendi değerlerinizden bile vazgeçtiğiniz oluyor. Hatta partileri ve insanları birbirine düşmanlaştıran bir noktaya kadar bile geliyor iş.

Altını çizerek söylüyorum.

Mesele MHP, İYİ Parti, HDP veya CHP değil. Hangi partiyle ittifak yaparsanız yapın ortaya çıkan bir sıkıntı oluyor ve o sıkıntıyı aşmak çok zorlaşıyor. 

İşte bakınız...

İYİ Parti ile CHP'nin arası HDP yüzünden açılacak duruma geldi. Bence her parti kendi adayıyla, adaylarıyla seçime girmeli ve halk ne diyorsa ona razı olmalı...

Özetle;

50+1 olduğu gibi kalmalı ama ittifaklar ortadan kaldırılmalı...