Melih Gökçek'e bu oyunu kim oynuyor?

Melih Gökçek'in, eski Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş hakkında açtığı davanın görülen ilk celsesinde ilginç bir gelişme yaşandı.

Süleyman Özışık suleymanozi@nethaber.com

Haberlerde görmüşsünüzdür herhalde. Ankara Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Melih Gökçek'in, eski Devlet Bakanı Gürcan Dağdaş hakkında açtığı davanın görülen ilk celsesinde ilginç bir gelişme yaşandı.

Mahkeme, hakkında tazminat davası açılan Gürcan Dağdaş'ın isteği üzerine, daha önce benzerine şahit olmadığım bir karara imza attı ve Melih Gökçek'in mal varlığının incelenmesini istedi.

Bugüne kadar sayısız kişi hakkında tazminat davası açtım, hakkımda da sayısız tazminat davası açıldı. Bu tür davalarda işlerin nasıl yürüdüğünü bilen biriyim.

Kısaca anlatayım.

Bir polis memuru size gelir ya da sizi en yakın polis merkezine davet eder. Gelir gider durumunuzu, oturduğunuz evin kira olup olmadığını, evinizde başka çalışan olup olmadığını ve kaç çocuğunuz olduğunu sorar. Bütün bu bilgileri sizin verdiğiniz beyana göre elindeki forma doldurur ve teşekkür eder. 

Bu belge mahkemeye aktarılır ve mahkeme bu belge doğrultusunda hareket eder. 

Bu kadar!

Ancak Melih Gökçek'in davacı olduğu davada tuhaf bir şeyler var. Gökçek hakkında verilen karara şöyle bir göz attım.

Mahkeme heyeti, Melih Gökçek'in siyasete atıldığı tarihte açıkladığı mal bildirimi istenmiş. Yetmemiş Türkiye'deki bütün bankalara "Melih Gökçek'in sizde ne kadar parası var?" diye yazı yazılmasına karar verilmiş.

O da yetmemiş,

Melih Gökçek'in üzerine kayıtlı ne kadar malı mülkü ve taşınmazı var ise hepsinin mahkemeye bildirilmesi istenmiş!

Yani mahkeme hâkimi Bayram Gökhan neredeyse Melih Gökçek'in mal varlıklarına el konulması kararı alacakmış da "Şimdilik bu kadarı yeter, çok dikkat çekmeyelim" diye düşünmüş herhalde!..

Dedim ya hani, daha önce böyle bir karara hiç rastlamadığım için merak edip araştırma ihtiyacı hissettim. 

"Ülkenin bu kadar sorunu varken bula bula Melih Gökçek'in davasını niye merak ettin ki?" diye soracak olanların önyargısını kırmak adına şunu peşinen söyleyeyim.

Melih Gökçek bugüne kadar gerek AK Parti içinden gerekse AK Parti dışından pek çok kişinin hedef gösterdiği biri oldu. Her iki kesimde de imkân bulduğunda Melih Gökçek'i bir kaşık suda boğmak isteyen isimler olduğunu biliyorum.

"Acaba" dedim...

"Acaba bu işin içinden Melih Gökçek'le kavgalı olan ve geçtiğimiz dönemlerde yargıdaki bazı isimlere açıkça hükmettiği belgelere yansıyan Mansur Yavaş İsmi çıkabilir mi?" diye düşündüm.

Ya da "Melih Gökçek'i 'Parsel parsel verdin' suçlamasıyla herkesin hedefi haline getiren Bülent Arınç ismine rastlayabilir miyim?" diye merak ettim.  

Merak ettim çünkü "Bir hâkim, siyasi bir baskı olmadığı sürece böyle bir karar almaya kolay kolay cesaret edemez" diye düşündüm. 

Dijital çağda olduğumuz için aradığım bilgiye ulaşmam pek de zor olmadı.

İşin içinden Mansur Yavaş ve Bülent Arınç çıkmadı ama başka bir AK Partili isim oldu. O AK partilinin ismini açıklamadan önce ilişkiler yumağından bahsedeyim.

Mahkemede Melih Gökçek hakkında tuhaf kararı veren hâkim Bayram Gökhan'ın oğlu Mehmet Alperen Gökhan, "Reel Alacak Yönetim" isimli anonim iki ortağından biri.

Ticaret Sicil Gazetesi'nde yer alan kayıtlara göre şirketin diğer kurucusu ve ortağı ise Mustafa Yazıcı. Yani AK Parti'de halen aktif siyaset yapan Hayati Yazıcı'nın oğlu...

Hayati Yazıcı yerel seçimler öncesinde katıldığı bir canlı yayında kendisine Melih Gökçek ismi sorulduğunda "Sözünü ettiğiniz kişi, bizim partimizde belediye başkanlığı yaptı, görevini bırakması istendi. Gökçek’in görevden alınması iş olsun diye istenmedi" yorumunda bulunarak gündeme gelmişti.

Melih Gökçek ise bu suçlamaya, "Ya sabır celle celalühü. Davama zarar vermemek için susmaya devam ediyorum. Benimle ilgili kamuoyunun önüne çıkamayacak bir suçum varsa açıklamazsan namertsin. Hadi yiğitsen devam et. Sabrımı taşırma. Vallahi tozunu atarım” diyerek cevap vermişti.

Kısacası...

Hayati Yazıcı'nın Melih Gökçek'ten nefret ettiğini ve görevden alınması için büyük çaba sarf ettiğini bilmeyen yok. "Ne demeye çalışıyorsun, açık ol" diyorsanız, açık açık yazayım.

Ben bu davanın tesadüfen Hâkim Bayram Gökhan'ın önüne konulduğuna inanmıyorum. Hâkim Bayram Gökhan'ın da Melih Gökçek ile ilgili sıra dışı kararı öyle "iş olsun" diye verdiğine inanmıyorum. 

Verilen kararın içinde bir siyasi intikam hırsı görüyorum!

Melih Gökçek ile hayatım boyunca bir araya gelmedim, iki kelime etmedim. Ama Gezi eylemleri döneminde ve özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sırasında verdiği insan üstü mücadeleye de hiç hak etmediği halde partiden uzaklaştırılmasına rağmen seçim dönemlerinde kendisi adaymış gibi nasıl çalıştığına da şahidim. 

Belki birilerine basit bir dava gibi gelebilir ama ben yine de Adalet Bakanlığı'nın bu davadaki ilişkileri irdelemesi gerektiğine inanıyorum.

Daha da önemlisi...

AK Parti'ye ve Erdoğan'a dost olan Melih Gökçek'i ısrarla ve inatla düşman haline getirmeye çalışanların da artık bir yerde durması gerektiğine inanıyorum. 

Erdoğan’a düşmanlığı ile bilinen sol gazetelere “Melih Gökçek Bakan olmak için çalışıyor” diye haberler yaptırıp sonra bu haberleri Gökçek’e saldırmak için kullanmanızdan gına geldi artık.

O haberleri sizin yaptırdığınızı biliyorum zira çeşitli ortamlarda bu haberi yapanlar haberin kaynağını ağzından kaçırabiliyor.

Ne istiyorsunuz arkadaş?

Melih Gökçek’in de Muharrem İnce gibi ortaya çıkıp, “AK Parti içinde bana kumpas kuran isimler var” diye feryat etmesini mi bekliyorsunuz yoksa başka bir partiye geçmesi için mi çabalıyorsunuz?

Yeter artık yani...

Hakikaten yeter...

Haksızlığın bile bir sınırı olmalı...