Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Rahmi Turan Sözcü Gazetesi’ndeki yazısında ‘’CHP’li birisi genel başkan olabilmek için Erdoğan’la görüştü’’ diyerek kuyuya bir taş attı.
Mesele genel başkanlık olunca kulaklarını bir anda havaya diken Muharrem İnce ‘Kim o kim? Açıklayın hemen!’ çıkışıyla ateşi körükledi.
Kemal Kılıçdaroğlu ‘Doğrudur. Kim olduğunu ben de biliyorum. Bunlar hep Erdoğan’ın işi’ safsatasını uydururarak kendi içlerindeki kavgayı yine Erdoğan düşmanlığına getirdi.
Muharrem İnce akşam saatlerinde yaptığı açıklamada ise 'Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştüm. Meçhul ismi o da bilmiyor' itirafıyla kendi genel başkanını yalancı durumuna düşürdü.
Kemal Kılıçdaroğlu’ndan zehri almış olmalı ki sözlerinin devamında aynı onun gibi ‘'Erdoğan CHP'yi karıştırmaya çalışıyor’' demekle yetindi.
Ve final…
'Rahmi Turan' isimli dört dörtlük bir Kemal Kılıçdaroğlu tiyatrosu izlediniz.
Niye böyle söyledim anlatayım efendim.
Biraz geriden almak gerekirse Kemal Kılıçdaroğlu gibi girdiği dokuz seçimin dokuzunu da kaybeden birisinin kendi partisi içerisinde nasıl bu kadar güçlü olduğunu inanın ben de anlamıyorum.
Adam kaybettikçe daha çok sükse yapıyor. Parti içerisindeki göbekten Kemalci’lerse ‘Helal olsun başkanım çok güzel yenildiniz. Hadi bir daha!’ diye diye kafayı yemiş durumdalar.
Öyle ya burası CHP...
Burada en çok oy alan değil Erdoğan’a en çok küfreden kazanıyor.
İnanması güç fakat Kılıçdaroğlu parti genel başkanlığı için girdiği bütün yarışlardan galip ayrıldı.
Katıldığı tüm seçimleri oylarını arttırarak kazanan Erdoğan’a oy veren seçmen için utanmadan koyun benzetmesi yapanlar hayatında bir kez bile seçim kazanamamış Kılıçdaroğlu’nu her seferinde başlarına çoban diye dikiyorlar.
CHP’de bundan rahatsız olan yok mu?
Var elbette…
Var da gariplerim nasıl oluyorsa Kemal Kılıçdaroğlu’na her seferinde yem oluyorlar.
En son Muharrem İnce vakası...
Doğrusunu söylemek gerekirse bir ara ben bile 'Bu adam CHP’nin başına geçecek herhalde' demiştim.
Ama o da Kılıçdaroğlu’nun kurbanı oldu…
Kemal Bey bir kez ‘Geh Muharrem’ dedi. Hemen tav oldu. Kılıçdaroğlu İnce’yi kaybedeceğini bile bile Erdoğan’ın önüne atarak ondan kurtuldu.
Sarıgül vardı mesela...
Onu da bir kere İstanbul’a aday gösterdi. Kaybedince ‘Aha da gördünüz kaybetti. Bundan bir şey olmaz’ deyip ekarte etti.
Halbuki ondan da umutluydum. Zira İstanbul’u kaybetmek CHP genel başkanlığına giden yolun ilk basamağıydı.
Kılıçdaroğlu’da böyle başlamamış mıydı?
İstanbul’u kaybetti. Sonra ben başkanlığa aday olmayacağım dedi.
Peşine birileri ‘Gel! Gel! Baykal’ı gönderiyoruz’ deyince hop diye genel başkanlık koltuğuna çöktü.
O gün bugündür kimse CHP’yi bu adamdan kurtaramıyor.
İktidara gelmek umurunda bile değil. Türlü oyunlarla CHP’nin başında kalmayı kâfi görüyor.
Konuyu nereye bağlayacağım…
Sözcü yazarı Rahmi Turan’ın köşesinden ortaya attığı iddiadan sonra herkes ‘’Erdoğan’la görüşen CHP’li kim?’’ diye sormaya başladı ya hani...
Bana sorarsanız öyle birisi yok!
Varsa da ben bilmiyorum.
Bildiğim bir şey var ki iki gündür herkes yanlış soruya cevap arıyor. Asıl soru ''Rahmi Turan'a o yazıyı kim yazdırdı?'' olmalıydı...
Ben o yazıyı Rahmi Turan’a kimin yazdırdığını az çok tahmin edebiliyorum.
Malumunuz CHP'de genel başkanlık için sular ısınmaya başladı. İçeride Kılıçdaroğlu’na muhalif ne kadar isim varsa kılıçlarını kınından çıkarıyorlar.
Anlayacağınız ortalık karışacak…
Lakin yazının başından beri anlattığım gibi Kemal Kılıçdaroğlu bütün hünerlerini yine o koltukta oturabilmek için harcayacak.
Hatta buna başladı bile.
Rahmi Turan’ın yazısı Kemal Kılıçdaroğlu için adeta biçilmiş kaftan. Sipariş verse ancak bu kadar iyisi olurdu.
Benim öyle CHP içerisinden ismini vermek istemeyen kaynaklarım olmadığı için afilli cümleler kuramıyorum fakat bütün oklar bu yönü gösteriyor.
Peki şimdi ne olacak?
Kısaca anlatayım.
Kongreye günler kala Kemal Kılıçdaroğlu delegeleri toplayarak gözüne kestirdiği rakibine ithafen ‘’CHP’ye başkan olmak için Erdoğan’dan icazet isteyenden lider olmaz!’’ diyerek feryat koparacak.
Sonrası mı?
Bütün delegeler afyonlanmış gibi hep bir ağızda bağıracaklar...
''Kılıçdaroğlu çok yaşa!''
Ve perde kapanır...