Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Kaynağım kaynağımın kaynanası…
Ortalık toz duman oldu.
İki gündür tüm bu yaşananları nasıl yazsam diye düşünüyorum.
Öyle bir rezillik ki Brezilya dizilerini geçti. Kimin eli kimin cebinde belli değil.
Rahmi Turan dedi ki kaynağım Talat Atilla’dır. Talat Atilla diyor ki kaynağım CHP’lidir. CHP diyor ki kaynak saraydır. İnce diyor ki kaynak CHP’dir…
Herhalde kaynak kelimesi son günlerde en çok tıklanan kelime olmuştur.
Her dakika bir yalan peydahlanıyor. Her dakika doğruluğu meçhul iddialar ortaya atılıyor.
Bu kirli muhasebeden kim karlı çıkar bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var ki tüm bu yaşananlar hem CHP tarihine hem de Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçecek.
Ortalık adeta kaynak çöplüğüne döndü. Herkesin bir kaynağı var. Kime inanacağımızı şaşırdık.
E haliyle böyle puslu havalarda en zor iş biz yazarlara düşüyor.
Öyle birileri gibi önüne geleni araştırmadan soruşturmadan yazamıyoruz maalesef. Bir işi yapıyorsak o işin namusuna, şerefine ve haysiyetine halel getirmemek için kılı kırk yarıyoruz.
İşte zor olan da bu zaten…
Yalan söylemeden asparagas haberlere alet olmadan en net bilgiyi sizlere sunmaya çalışıyoruz.
Ben de bu sebeple hafta sonu boyunca bir sürü not aldım. Bu köşeden sormak istediğim soruları biriktirdim.
Lakin ülkenin gündemi öyle bir akıyor ki maşallah tutabilene aşk olsun…
Ben en son Muharrem İnce’nin kendi ‘helal’ bahçesinde yaptığı basın toplanısında kaldım.
Gazeteci Hadi Özışık’ta buradan sormak istediğim tüm soruları bizzat Muharrem İnce’ye sorunca küçük bir hayal kırıklığı yaşadıysam da uzun sürmedi.
İnce’nin açıklamalarının hemen sonrasında Habertürk ekranlarında Süleyman Özışık ve Ufuk Uras’ın konuk olarak katıldığı canlı yayınlanan programa tutuldum.
Baştan sona izledim.
Dikkatimi çeken ne oldu biliyor musunuz?
Programa konuk olarak katılan CHP’li ve CHP’ye yakın isimlerin tamamının ortak bir söylemi vardı.
Yayına katılan bütün isimler olayın medya tarafından büyütüldüğünü, ülkede birçok farklı gündem varken bu konunun bilerek dillendirildiğini söyledi.
Özellikle yayına telefonla bağlanan gazeteci Barış Yarkadaş’ın yorumuna şaşırdım kaldım.
Yarkadaş olayı siyanürle intiharlardan tutarak ülke ekonomisine ve toplumsal sorunlara getirdi. Son olarak da cümlelerini AK Parti’ye yakın gazetecilerin her önlerine geleni haber yapmamaları gerektiğini içeren bir uyarıyla bitirdi…
Yahu önüne geleni haber diye köşesine taşıyan muhalefete yakınlığı aşikar olan Sözcü gazetesi yazarı…
CHP’nin içerisindeki hizipleşmenin adeta aleti haline gelen de muhalefete yakın olduğu bilinen Sözcü gazetesi…
Lakin Yarkadaş ısrarla bizi uyarıyor…
Bence rotasını şaşırmış…
Allah aşkına şu olayın bizimle ne ilgisi var.
Bir de her çıkan aynı kelimeleri geveliyor. Bunların konuşulması ve tartışılması doğru değilmiş…
Bu olayı ‘hükümet’ medyası köpürtüyormuş…
Erdoğan’ın dili sürçtüğünde ‘’AK Parti’de dev kriz!’’ diye manşet atanlar ülkenin ana muhalefet partisinde yer yerinden oynarken bizim susmamızı istiyorlar.
Susmayacağız.
Konuşacağız tabi ki…
Ülkenin ana muhalefet liderinin, cumhurbaşkanı adayı gösterdiği bir isim tarafından ‘yalan haber postacısı’ ilan edilmesini konuşmayacaktık da ne yapacaktık?
Ülkenin ana muhalefet partisinin lideri sıradan bir gazeteci tarafından ‘’Konuş! Yoksa konuşurum!’’ diye tehdit edilirken biz Aleyna Tilki’nin yurt dışında aldığı evi mi konuşacaktık?
Ortada yalanı elinde patlamış bir muhalefet lideri, tüm gazetecilik ahlakını ayaklar altına alan bir yazar ve bütün etik teamüllerin dışına çıkan iğrenç bir şantaj silsilesi varken biz evde oturup çekirdek mi çitleyecektik?
İstiyorlar ki onlar ne istiyorsa onu konuşup istemedikleri zaman susalım…
Beyler!
Hele yaklaşın bakın bakalım öyle sipariş usulü kalem oynattırdığınız Sözcü yazarlarına benziyor muyuz?
İşin komik yanı da ne biliyor musunuz?
CHP’nin adeta arka odası haline gelen, CHP’li siyasetçilerin ayak oyunlarına uşak olan bu malum gazetenin yazarları yarın çıkıp bize yandaş diyecekler…
Utanmadan sıkılmadan bunu yapacaklar…