Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Yerel seçimlere günler kala daha önce AK Parti’ye oy vermiş fakat bu seçimde oy vermeyi düşünmeyen birçok insanla konuşmuştum.
CHP’nin yerel yönetimlerde güç elde ettiği takdirde neler yapabileceğini tek tek anlatmıştım.
En çok aldığım cevap neydi biliyor musunuz?
‘’Yok canım bu saatten sonra onu yapamazlar…’’
Çoğu insan AK Parti döneminde kazanılan hakların artık kaybedilemeyeceğini düşünüyordu.
Evet haklılar. Kaybetmeyiz Allah'ın izniyle fakat gördük ki bu onların bize olan kinlerinin geçmesinden değil bizim haklarımıza sımsıkı sarılmamızdan dolayı olur.
Yoksa birileri 17 yıldır bize olan düşmanlıklarından zerre-i miskal vazgeçmiş değiller. Anlamış olduk...
Mesela kılık kıyafet özgürlüğü…
Konuştuğum insanlara ‘’Huylu huyundan vazgeçmez. Kazanmaları durumunda yüz bulan Kemalist tayfa yine değerlerimize dil uzatacak.’’ dediğimde…
‘’Sen de ne abarttın ama ya!’’ diyorlardı.
Keşke dedikleri gibi ben abartmış olsaydım...
Daha günler önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, sırf giydiği dekolteli kıyafet sebebiyle malum şahsın eşini Cumhuriyet Kadını ilan edip senin benim annelerimiz gibi giyenleri yine gericilikle itham ettiler…
Tarihin tozlu sayfalarına gömdüğümüz eski Türkiye tartışmalarını ısıtıp önümüze koydular.
Yapamazlar mıydı?
Yaptılar!
Metroda yaşananı gördünüz...
Ellerine geçen ilk fırsatta cübbe ve sarık giyen vatandaşa kılık kılıyafeti nedeniyle çemkirdiler.
Bin yıl sürecek dedikleri 28 Şubat’ı hatırlayıp intikam almaya çalıştılar.
Batıya bakmaktan boynu tutulan sanatçı müsveddelerine bizi Cumhuriyet düşmanı ilan ettirdiler.
Aynı 90’larda yaşadığımız gibi sırf kıyafetimiz sebebiyle ‘laiklik’ karşıtı diye fişlemeye çalıştılar.
Bugün cübbe ve sarığa dadandılar yarın bacılarımızın başındaki örtüye dil uzatacaklar.
Yapamazlar mıydı?
Yaptılar!
Demiştim ki mazlumun ekmeğiyle oynarlar…
AK Parti’ye olan kızgınlıkları sebebiyle tehlikenin farkında olmadan buna da kulak asmamışlardı.
İşte buyurun…
Belediye binasına adım atar atmaz cadı avı başlattılar. Evine ekmek götürmek için alın teriyle çalışan onlarca vatandaşı kapının önüne koydular.
Kime niçin kadro açtıklarını kimse bilmiyor...
Yani biliyor da bilmiyor.
AK Parti’ye adam kayırmalar var diyerek kızıp mekanı CHP’ye teslim eden kardeşim!
Burada mısın?
Şikayetçi olduğun şeylerde çok haklıydın. Sonuna kadar!
Lakin bilmediğin bir gerçek vardı ki AK Parti’de eksik olan hiçbir şey CHP’de tam değildi…
Mesela sen çözüm sürecine kızıp ‘megri megri’ muhabbetine dalarak 'Benden bu sefer oy çıkmaz!' dediydin.
Bu konuda da hakkını teslim ediyorum.
Zaten bunu sana söylemiştim. 'AK Parti’nin çözüm süreci politikasını beraber eleştirelim fakat belediyeleri bunlara teslim ettiğimiz takdirde çözüm sürecinde yaşananlara rahmet okuturlar.' demiştim.
Sen de 'Daha kötüsü olmaz.' demiştin…
Erdoğan meydanlarda onlarca kez ''HDP’nin kravatlı teröristleri CHP’nin adayını destekliyor!'' diye uyarmıştı.
Tabi sen bunu siyasi söylem olarak değerlendirmiştin.
Lakin seçimlerden sonra anladık ki hiç de öyle değilmiş…
Devlet bu kravatlı teröristlerin daha fazla PKK’ya yardım etmelerine göz yummayarak yerlerine kayyum gönderince İstanbul’daki ortaklarına 'Gel buraya! Bizi savunacaksın!' diye emir verdiler.
El mahkûm koşa koşa gitti.
Diyet borcunu ödedi…
Yetmedi İBB’yi arkasına alan ilçe belediyeleri eliyle HDP'lilere salon tahsis edip koridorlarında PKK marşları söyletti.
Bitti mi?
Bitmedi!
Üstüne milletin parasıyla yapılmış salonlarda askerimizi şehit eden leşler için saygı duruşunda durdurdu.
O da yetmedi futbolcularımız asker selamı verdi diye bize söylemediğini bırakmayan Fransa’nın Paris’inde kendi ülkesini şikayet ederek HDP’lileri savundu.
Daha kötüsünü yapamazlar mı demiştin?
Yaptılar!
Zaten vazgeçilmiş bir çözüm sürecine kızıp da bunları yaşamaya razı olmak…
Eh be kardeşim çekilecek çile miydi bu?
Ben sana kazanırsalar millete tepeden bakarlar hor görürler hakir görürler dediğimde 'Yok canım akıllanmışlardır. O kadar yapmazlar.' demiştin.
Dün bu milletin öz evlatlarına ‘Ulan öküz Anadolulu!’ diye hitap ediyorlardı şimdi de halka 'Bunların sahibi benim' diyorlar.
Millete 'koyun koyun' deyip milleti koyun yerine koymak tam olarak bu olsa gerek…
En çok da ne dediğimde eleştirilmiştim biliyor musunuz?
Bakın demiştim 'Temizlik bile yapamayacaklar. Çöp dağları yavaş yavaş her yerde baş gösterecek.'
Buna inanmamayı geçtim, kahkaha ile cevap verenler olmuştu.
İşte buyurun!
Ataşehir ve Maltepe’de sokakları, kusura bakmayın, bok götürüyor.
İşçilerin maaş ödemelerini dahi yapamadıkları için çalışanlar grev yapıyor.
Böyle devam ederse gazeteler maske dağıtmaya da başlayacaklar.
İşin komik yanı o ya milleti bunlardan yine ‘yandaş’ dedikleri medya koruyacak…
Eee ne demiş üstad: ‘’Katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker!’’
Laf dinlemedik.
Katran kaynattık...
Olmadı şeker.