Hodri meydan! Ya devlet başa ya kuzgun leşe...

Son günlerde çok garip hadiseler üst üste yaşanıyor. Tek tek bakıldığında birbirinden ayrı gibi gözükseler de parçaları bir araya getirdiğinizde hepsinin ortak bir amaca hizmet ettiği gün gibi meydana çıkıyor...

Muhammet Affan Polat muhammetaffan@nethaber.com

Son günlerde çok garip hadiseler üst üste yaşanıyor. Tek tek bakıldığında birbirinden ayrı gibi gözükseler de parçaları bir araya getirdiğinizde hepsinin ortak bir amaca hizmet ettiği gün gibi meydana çıkıyor.

Hatırlayın…

Gezi Parkı’nda milli iradeye karşı başlatılan ‘darbe’ girişiminden hemen önce faizler devlet tarihimizde ilk defa %5 oranına kadar gerilemişti. Bu durum en çok faizden milyonlarca lira kazanan lobileri rahatsız etti.

Gezi olayları sonrasında faiz %10’un üzerine çıktı. Ekonomik veriler alt üst oldu. Borsa değer kaybetti, enflasyon arttı, kur fırladı.

Aradan yıllar geçti ve bugün yaşananlar bana yine o dönemi hatırlattı.

15 Temmuz darbe girişimi ve ABD’nin aleni ekonomik saldırıları gibi başka ülkelerin normal şartlarda başına gelse birkaç ay zor dayanacağı bir iklimden çıkan Türkiye kucağında yine yüksek faizle kala kalmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın faize karşı açtığı savaş Merkez Bankası Başkanı’nın değişmesiyle birlikte sonuç verdi ve ekonomik veriler tekrardan yükselişe geçti.

Şu anki güncel verilere baktığımızda ise faizler %24 dolaylarından %11,25’e kadar düşerek Gezi öncesindeki seviyesine hızla ilerliyor.

Faizlerin düşmesi ne demek oluyor?

Faiz düştükçe, kredi kullanımı artıyor. Kredi kullanımı arttıkça yatırım artıyor. Yatırım arttıkça işsizlik azalıyor. Sonuç olarak tüm bunlar enflasyonu aşağı doğru çekiyor.

Tam da böyle günlerden geçerken bir de bakıyoruz ki birileri kıpırdanmaya başlıyor…

Ne kadar tuhaf öyle değil mi?

Faizler düşüyor ve ilk tepki Türkiye’nin en büyük bankalarından birine sahip olan Koç ailesinin küçük prensinden geliyor.

Fenerbahçe kulübümüzün başkanlığını yapan bu zat, çok garip bir şekilde futboldaki başarısızlığını politik söylemlere dönüştürerek toplumsal olayların çıkabileceğini ima edip sokak ayaklanmalarına göz kırpıyor…

Beyefendinin ailesine ait olan Taksim’deki otelin, Gezi Parkı eylemleri esnasında sokakları yakıp yıkan çapulculara adeta barınma yeri olarak tahsis edildiği bilgisini de hatırlattığımda sanırım parçalar yerine daha sağlam oturmuş olacak.

Geçelim diğer yaşananlara…

Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ garip bir şekilde mecliste tüm milletvekillerinin ortak oyuyla alınmış olan ‘askeri mahkemelerin kaldırılmasına’ ilişkin kararı ortaya atanlara FETÖ’cü suçlamasında bulanarak adeta eski Türkiye’nin ‘vesayet’ kliklerini tekrar uyandırmaya çalışıyor…

İlker Başbuğ’un ortaya attığı iddiaların henüz dumanı tüterken AK Parti’den ayrılarak kendi partisini kuran Davutoğlu’ndan flaş bir açıklama geliyor.

Davutoğlu, Gezi Parkı eylemcilerine selam çakarak şahsen dahil bulunduğu tüm davalardan çekildiğini duyuruyor.

Son seçimlerde Erdoğan’ın karşısına aday çıkmak için fırsat kollayan fakat beklediği ‘mutabakatı’ arkasında bulamayan Abdullah Gül’de Gezi Parkı’na göz kırparak eylemcilerle gurur duyduğunu söylüyor…

Bir yandan ‘darbe’ çığırtkanlığı pompalanıyor ve CHP Grup Başkan Vekili Özkoç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın enkazını kaldıracaklarını ifade ediyor…

Bizler tüm bunları şaşkın şaşkın izleyip ‘’Hayırdır inşallah…’’ derken dün, Gezi Parkı davalarının görüldüğü mahkemeden flaş bir karar çıkıyor...

Mahkeme, Gezi Parkı’nı finanse eden Osman Kavala’nın serbest kalmasına, Can Dündar ve Mehmet Ali Alabora gibi isimlerin üzerindeki arama kararının kaldırılmasına hükmediyor...

Yetmiyor davada yargılanan tüm isimlerin beraat ettiğini öğreniyoruz…

Yani mahkeme bu kararıyla, Türk bayrağını yakanlara ‘’Yak evladım!’’ diyor…

58 kamu binasını tahrip edenlere ‘’Siz suçsuzsunuz!’’ diyor…

337 iş yerini yağmalayanlara ‘’Ne var bunda canım!’’ diyor…

90 belediye otobüsünü kullanılamaz hale getirenlere ‘’Olur öyle şeyler!’’ diyor…

214 özel aracı, 240 polis arabasını ve 45 ambulansı imha edenlere ‘’Siz haklıymışsınız!’’ diyor…

Sokakları savaş alanına çevirerek halkın oyuyla seçilmiş iktidarı darbeyle devirmeye çalışanlar için ‘’Bu çocuklar demokrasiye aykırı bir iş yapmamıştır!’’ diyor…

''Mesele ağaç değil! Sen hala anlamadın mı?'' diyenlere ''Yok yok! Mesele sadece ağaçtı...'' diyor...

Velhasılıkelam bir kez daha Gezi’ye kalkışma hayali kuran ne kadar karanlık örgüt varsa hepsine güven veriyor, moral veriyor ve ‘’Yapın! Daha önce kimseyi suçlu bulmadık sizi de bulmayız!’’ diyor…

Tüm bu yaşananlara biraz tepeden bakınca görüyorum ki bu hadiselerin hepsi tek bir şeye işaret ediyor!

Bir el tüm imkanlarını kullanarak Erdoğan’ı kuşatmaya çalışıyor!

Ve biz diyoruz ki…

Allah şahidimiz olsun...

Gezi’ye yol açmak isteyenlerin yollarını tıkamazsak, Erdoğan’ı gayrı meşru yollardan devirme hayali kuranların hayalini kabusa çevirmezsek, şehit kanıyla sulanmış bayrağımızı yakmaya kalkışanların oturduğu yerlerine bayrak direği dikmezsek namerdiz!

Hodri meydan!

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…!