Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Ahmet Davutoğlu geçtiğimiz günlerde Erdoğan’ın Şehir Üniversitesi hakkında yaptığı konuşmanın hemen ardından sosyal medya hesabı üzerinden yazılı bir açıklama yaptı.
Tamamını okudum. Neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Gelin lafı uzatmadan hep birlikte göz atalım.
Davutoğlu, Şehir Üniversitesi arazisini peşkeş çeken karara imza atmış olan diğer isimlerden ‘çalışmaktan onur duyduğum arkadaşlarım’ diye bahsediyor.
Size temin ederim ki şu ifadede zerre-i miskal samimiyet yoktur.
'Nereden biliyorsun?' diyeceksiniz...
O karara imza atanlardan en ön plandaki isim kim?
Ali Babacan.
Davutoğlu’nun çalışmaktan onur duyuyorum diye bahsettiği Babacan, AK Parti çatısı altından ayrılır ayrılmaz kendisinden kurtulmanın yollarını aramadı mı?
Davutoğlu'yla çalışmayız demedi mi?
Mesele makam olunca birbirlerine girmediler mi?
Aynı çatı altında parti kurmayı bile beceremediler.
Babacan’ın ilk çıktığı canlı yayın daha bitmeden ‘çalışmaktan onur duydukları’ arkadaşlarıyla laf dalaşına girdiler.
Eh...
Sahiden de birlikte çalışmaktan pek onur duyuyorlarmış...!
Hızlıca diğer söylediklerine geçelim...
Şehir Üniversitesi hakkındaki kararın AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu'nda alındığını iddia etmiş. Öncelikle bir ilim adamı şunu bilmelidir ki müddei iddiasını ispat ile mükelleftir.
Namuslu siyaset yapacaksanız söylediklerinize ispat sunacaksınız.
Hem gelgelelim AK Parti MKYK’sı yargı değil, mahkeme değil, hakim değil...
Israrla bilmemezlikten geliyorlar. Biz yine de çoluğa çocuğa anlatır gibi hatırlatalım.
Bir...
Araziyi peşkeş çeken sizsiniz...
İki...
Tapu devrini mahkemeye taşıyan, sizin üniversite yöneticilerinizin bizzat ağırladığı CHP yönetiminin kan kardeşi Mimarlar Odası...
Üç...
Mahkemeyi gören, Danıştay...
AK Parti bunun neresinde?
Ayrıca gözlerden kaçan bir detayı da paylaşmak istiyorum.
Daha düne deyin 'Her ne olursa olsun zarar görmesine izin vermem' dediği AK Parti'den bir siyasi parti diye bahsetmiş.
Makamdan alınana kadar mazlumların umudu olarak nitelendirdiği bir partiye makamdan alınır alınmaz ‘bir siyasi parti’ diyerek adını bile ağzına almamasının altında yatan sinsilik ve samimiyetsizliği siz kıymet okuyucuların vicdanına havale ediyorum.
Geçtim.
Cümlelerinin devamında aileleriyle birlikte 7000 öğrencinin mağdur edildiğini söylemiş.
Belli ki Davutoğlu, yeni kuracağı partinin gençlik kollarını üniversite öğrencilerinden tabanını ise ailelerinden oluşturmaya çalışıyor...
Şunu net bir şekilde söyleyelim...
7000 öğrenci ve ailesini asıl mağdur eden, olayın hiçbir kademesinde Erdoğan ve AK Parti olmadığı halde ortadaki beceriksizliği ve hukuksuzluğu parti kurma aşamasında siyasi ranta çevirme maksadıyla onların üzerine yıkmaya çalışan sizlersiniz.
O tilki gibi çalışan aklınızla dediniz ki ''Parti kurmaya başladığımız süreçte eğer bir mağduriyet oluşturur da bunu AK Parti ve Erdoğan’a yıkarsak hem taraftar toplamış oluruz hem de kendimizi muhattap aldırmış oluruz.''
Lakin tutmadı...
Bunu da geçtim.
Demiş ki...
'Kimin nereye savrulduğunu milletimiz çok iyi biliyor'
Evet...
Milletimiz, makamdan alınır alınmaz koşa koşa daha düne kadar kendisine ‘alçak’ diyen Kılıçdaroğlu’nun yanına kimin gittiğini çok iyi biliyor...
Milletimiz, sırf makamdan müsadesi istendi diye nefsine mağlup olup soluğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne terörist diyen Kaftancıoğlu’nın yanında kimin aldığını çok iyi biliyor...
Davutoğlu'nun içi müsterih olsun.
Milletimizin, AK Parti'nin zarar görmesine asla izin vermeyeceğini söyleyenlerin bu gün savruldukları yeri çok iyi bildiğinden kimsenin şüphesi olmasın...
Yine yaptığı açıklamada peşkeş çekilen bu arazinin kamu hizmetinde kaldığını söylemiş.
Şu bilinmeli ki burası bir özel üniversite.
Bu nasıl kamu hizmeti ki üniversite sınavında aynı sıralamayı yapan bu ülkenin gençlerinden hangisinin 43.500 lirası varsa bu hizmetten yalnızca o faydalanabiliyor...
Bu kamuya hizmet değil basbaya paraya ve zengine hizmet...
Daha da utanç verici olanı bu arazide o okulda okumaya parası yetmeyen gençlerimizin hakkı var hukuku var.
Üniversitede okuyanların mağdur edildiğini söylüyorsunuz da milyonlarca gencin üzerinde hakkı olan peşkeşlik araziye kondurduğunuz okulda okumaya parası yetmeyen öğrencilerin mağduriyetini niye konuşmuyorsunuz?
Sona yaklaşıyoruz…
Sözlerinin bir kısmında lafı ''Tahsis etmekle devretmek arasında bir fark yoktur'' demeye getirmiş.
Hemen açıklayayım...
Tahsis etmek 'Burası devletindir. Kullanmak istiyorsanız verin kirasını kullanın.' demektir.
Devretmek ise 'Alın burası bundan sonra sizindir. Aha bu da tapusu' demektir.
Bu basit meseleyi o kadar mürekkep yalamış adamlara da biz öğretmeyelim bari...
Ayrıca işin gerçeğini de söyleleyim. Sayın Cumhurbaşkanı bir araziyi okula belirli süreliğine kira karşılığında 'tahsisini' teklif etmiş zaten.
Lakin beyefendiler 'Biz araziyi kiralamayız. Orası bizim olacak!' diyerek geldikleri makamın kendilerine verdiği imza yetkisini, kendi kurucuları oldukları vakıf adına şahsi menfaatleri için kullanmışlar.
Yine yazısının bir kısmında şov yaparcasına bir devlet arazisinin eğitim kurumuna verilmesinden onur duyduğunu ifade etmiş.
Şunu herkes bilmeli ki devlet yardımıyla kurulan ilk üniversite Şehir Üniversitesi değil.
Fakat devletten bilabedel, beş kuruş dahi verilmeksizin tapu devri usulüyle arazi peşkeş çekilen ilk üniversite Şehir Üniversitesi’dir.
Bununla da gurur duyuyor musunuz?
Son olarak demiş ki…
'Hangi şirketlerin borçlarının yapılandırıldığı, kimlerin hangi yöntemle kurtarıldığı, kimlerin ise batmasına seyirci kalındığı şeffaf bir şekilde ortaya konmalıdır.'
Ben de diyorum ki…
Eğer bir şey biliyorsanız…
Eğer bir kanıtınız varsa…
Çıkın açıklayın!
Kimseyi tehdit edercesine konuşma yapmaya kalkmayın. Eteğinizde ne kadar taş varsa dökün. Elinizden geleni ardınıza komayın.
Ama şunu bilin ki...
Erdoğan’a attığınız her iftira, Erdoğan’ın arkasından çevirdiğiniz her oyun; Erdoğan’ı bugüne kadar bir kez bile yalnız bırakmayan milletin vicdanından sekerek size geri döenecektir.
Hodri meydan!