Seçimden önce medya mağdur etti. Seçim akşamı ajanslar mağdur
etti. Seçimden sonra iktidar mağdur etti. Yetmedi ekmeğiyle
oynadığı emekçi belediye çalışanları mağdur etti...
Bitti mi? Bitmedi!
Birkaç gün önce belediyeye torpille adam aldırmak isteyen kendi
partisi CHP mağdur etti. Son olarak depremin ardından yapılan
toplantıya kendisini çağırmadığını iddia ettiği İstanbul Valiliği
mağdur etti.
Gören de İBB başkanı değil, Mağdurköy'ün muhtarı zanneder...
Açık konuşayım!
Mağduriyet falan hikâye. Ekrem Bey bütün gençlik enerjisini
İstanbul’a değil yalan söylemeye adamış.
‘Nereden çıkarıyorsun bunu?’ diyeceksiniz.
Hemen anlatayım...
Sayın başkan, depremden sonra yapılan ikinci toplantıya
kendisinin davet edilmediğini bu sebeple oraya gitmediğini iddia
ediyor.
Valilik açıklama yaptı. Bir önceki gün Ekrem Bey’in de katıldığı
toplantıda yarın bir kez daha toplantı yapılacağını bütün
katılımcılara bizzat cumhurbaşkanı yardımcısı Fuat Oktay’ın tebliğ
ettiğini söyledi.
Hatta yetinmeyip ikinci gün yapılan toplantıya Ekrem Bey’in
genel sekreteri başta olmak üzere birçok İBB yetkilisinin
katıldığını da söyledi.
Tabi ben ‘Ekrem Bey! Madem siz davet almadınız o halde
genel sekreterinizi oraya kim gönderdi?’ demekle
yetinmeyeceğim…
Beni davet etmediler diye mağdur edebiyatı yapan Ekrem
İmamoğlu’na sormak istiyorum.
Deprem gibi bir afet durumunda bile yapılan toplantıya sizi
çağırmayarak küçük siyasi oyunlara başvurduğunu iddia ettiğiniz
insanlar, şundan birkaç gün önce sizi ve diğer CHP’li belediye
başkanlarını külliyede misafir etmedi mi?
Bakanları önünüze dizip, bütün taleplerinizi söyleyin yardımcı
olacağız demediler mi?
Cumhurbaşkanı bizzat sizlere, milletimize beraber hizmet
edeceğiz demedi mi?
Dedi!
Bu vesileyle millete hizmet uğrunda partcilik yapmayacağını
herkese gösteren insanlara, deprem anında dahi siyaset yapıyorlar
demeniz hiç inandırıcı değil.
Bakanların bile özel davetle çağrılmadığı bir toplantıya gitmek
için davetiye bekliyorsanız bu, iktidarın partici davrandığını
değil sizin kocaman bir ego taşıdığınız gösterir.
Hatırlatayım, cennet mahallesinin düğün salonunu değil
İstanbul'un belediyesini yönetiyorsunuz.
Kusura bakmayın ama kimsenin deprem telaşı içinde size çiçekli
böcekli davetiye bastırmaya zamanı yoktur, olamaz!
Biraz ciddiyet lütfen.
Hem bir de...
Bilsem ki davet edilmediğiniz hiçbir yere gitmiyorsunuz yine
inanacağım şu söylediklerinize.
Siz değil miydiniz tatilden gelir gelmez daha soluklanmadan,
kayyumla görevden alınan teröristlere teselli ziyareti yapan?
Onlar davet etti de mi gittiniz?
Cevabınız hayır ise…
Madem bir yere gitmek için davetiye beklemiyordunuz o halde
devletin ta kendisinden niçin davetiye beklediniz?
Cevabınız evet ise…
HDP sizi niçin destek talebiyle yanına davet ediyor?
Hani siz HDP ile ittifak falan kurmamıştınız...
Yoksa ittifakın bedelini mi ödediniz?
Bence yalan çukurunun dibine düştünüz. Gelin milyonlarca insanın
aklıyla dalga geçmeyi bırakın.
Her ne kadar özür dileyen
gazetecilere 'zavallılar' desenizde, özür
dilemek bir erdemdir.
Özür dileyin ve yalan söylediğinizi kabul edin. Saklayacak bir
şey kalmadı. Hakikat ayan beyan ortada.
HDP'nin başı sıkışınca tıpış tıpış gidiyorsunuz, milletin başı
sıkışınca ya tatilde yakalanıyorsunuz yahut davetiye
bekliyorsunuz...
Yalan mı?