Öncelikle şu konuda anlaşalım. Bu kardeşinizin kaleminden
herhangi birinin kıymet verdiği değerine hakaret eden tek bir
kelime bile okumayacaksınız.
Bize bu üslupla yaklaşana hakkettiği cevabı verecek lakin yine
de onların seviyesine inmeyeceğiz.
Ha!
Bu demek değildir ki haksızlığa eyvallah, yanlışa inşallah
diyeceğiz…
Asla!
Ortada bir yalan varsa, ortada bir haksızlık varsa önce
biz dillendireceğiz. Hakkı yenenin kim olduğuna bakmaksızın
haklıdan evvel hakkı savunacağız!
Çünkü biz böyle öğrendik…
Gündemin meselelerini aynı bu şiarla takip ediyorum. Yorumlarımı
hakka zeval getirmeyecek kıstaslarla sınırlandırıyorum.
Mesela, 10 Kasım ve Atatürk
meselesi…
Cumhuriyet’in ilk sözlüklerini yazanlar
‘Kemalizm’ kelimesinin karşılığına
'Türk’ün dinidir' yazsalar da
‘Kemalizm’ bir din değildir.
Tartışılabilir…
Eleştirilebilir…
Hatta kabul edilmeyebilir...
Zihinlere pranga vuracak halimiz yok ya…
Mesela harf inkılabı beğenilmeyebilir.
Kılık kıyafet değişikliği ’Terakki batının donunu
giymekle tesis edilmez’ denerek eleştirilebilir.
Hakaret edilmediği sürece medeni insanlar gibi
‘laiklik’ hakkında Mustafa Kemal
gibi düşünülmeyebilir.
Herkes Mustafa Kemal gibi düşünmek zorunda
mı?
Pek tabii hayır…
10 Kasım’da öyle…
09.05’te ayağa ‘kalkmamak’ saygısızlık
değildir. Ayağa kalkmayanı ‘vatan haini’ ilan
etmekse yobazlığın daniskasıdır.
Ha!
Kalkan varsa da…
Ayak onun, fikir onun.
Bize ne?
Bu ülkede herkes inandığı gibi yaşamak hususunda özgür
değil mi?
Keşke öyle olsa…
Türkiye’de öyle bir kesim var ki, namaz kılmaz lakin ezana
karışır.
Oruç tutmaz iftara karışır.
Kurban kesmez hayvana karışır.
Hacca gitmez tavafa karışır.
Zekât vermez miktara karışır.
Camiye gelmez fakat camide okunan hutbeye bile karışır…
Daha ileri gideni de var.
Şu ‘Atatürk’ diye kitap yazıp Atatürk’ün
leblebiyi nasıl havada yakaladığını anlatan ve bu sayede bir gecede
milyoner olan tüccar yazar var ya…
Ha işte o geçen gün bir yazısında aynen şöyle söylemiş:
‘’19 Mayıs’ta 23 Nisan’da 30 Ağustos’ta 29 Ekim’de Mustafa
Kemal Atatürk’ü yok sayan 10 Kasım için Cuma hutbesinde bir Fatiha
bile okumayan diyanet… Türk milletinin diyaneti olamaz. Yurtsever
din adamlarımızı tenzih ediyorum… Bu diyanetin arkasında namaza
durulmaz…’’
Tamam!
Her dediğine eyvallah…
Peki söyle bakalım imamlar hangi Atatürk’e Fatiha okusunlar?
Meclis açılışında şeyhlerin, cübbe ve sarıklı din adamlarının
huzurunda ellerini semaya açıp dualar eden Atatürk’e mi?
‘’Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler
memleketi olamaz.’’ diyen Atatürk’e mi?
Yoksa İslam dininin mukaddes kitabı Kuran’a, ses kayıtları
mevcuttur, ‘Gökten indirildiği sanılan’ diyen
Atatürk’e mi?
Siz buna karar verin söz veriyorum ben de elimden geldiğince ne
gerekiyorsa yapmaya hazırım!