Erdoğan'a 'Bu olmadı!' diyebilecek adamlardan birini daha kaybettik

Bazı isimler vardır benim fikir dünyamda. Onları, hafızası silinmiş bir hastaya bin bir türlü hatıra ile benliğini tekrar kuşandırmaya çalışan tabipler gibi görürüm. Yavuz Bahadıroğlu hocamız da aynen böyle biriydi...

Muhammet Affan Polat muhammetaffan@nethaber.com

Cesaret dostlar cesaret...

Soranlar olur belki:

''Yahu niçin üzülüyorsunuz böyle gidenlerin ardından?''

Her giden cesaretimizden bir parçayı da beraberinde götürüyor da ondan üzülüyoruz.

Biliyorsunuz...

Yavuz Bahdıroğlu hocamızı kaybettik.

Allah kabrini nur eylesin.

Birçoğumuzun üzerinde büyük çok büyük, çok kıymetli emekleri vardır.

Ben ilk okuduğum kitabını hatırlıyorum.

İsmi Buhara Yanıyor idi. Hiç durmadan bir sonraki kitabını kapmıştım.

Elvada Buhara...

İnanın bana en baba Holywood sahnelerinde göremeyeceğiniz savaş meydanları, o çocuk aklımın içinden film şeridi gibi geçiyordu.

Öyle güçlü bir kalemdi...

Eğer bugün binlerce genç neslin şuurunda bir Osmanlı evladı olma bilinci varsa işte o bilincin, o irfanın postacısıydı Yavuz Bahadıroğlu...

***

Kendisini sağlığında bir kez bile görmedim fakat aramızda nasıl bir gönül bağı oluşmuşsa vefat haberini duyar duymaz sanki her gün yüz yüze ders dinlediğim bir hocamı kaybetmiş gibi hissettim.

İçime bir nebze olsun su serpen husus şu oldu ki arkasında bir nesli, belki de bizim yetiştiremediğimiz neslin arkasından gelecek olan nesli, dev Osmanlı ağacının gölgesinde büyüyen filizlere çevirebilecek kadar çok ve kuvvetli eserler bıraktı...

***

Bazı isimler vardır benim fikir dünyamda. Onları, hafızası silinmiş bir hastaya bin bir türlü hatıra ile benliğini tekrar kuşandırmaya çalışan tabipler gibi görürüm. 

Yavuz Bahadıroğlu hocamız da aynen böyle biriydi...

Yazdığı tüm eserlerde adeta ''Bak genç kardeşim! Sen işte böyle bir neslin soyundan geliyorsun! Kim olduğunu bil, ona göre yaşa!'' derdi.

En çok hayıflandığı konu ise son 20 yılda iktidarın yatırımlarla ters orantı ile zayıflayan kültürel çalışmalarıydı.

Hatta aynen şu ifadeleri kullanmıştı:

''Teknik yatırımlar konusunda bu iktidarın eşi menendi yok. İnsan yatırımı konusuna geldiğinde sıfır... Bunu her yerde söylüyorum. Bu benim vebalim çünkü... İnsan yeiştirmeyen bir devlet beka bulamaz.''

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile de çok yakın idiler...

Ta eskilerden gelen bir dostlukları vardı.

Kendisini Koçi Bey'e benzetirdi.

Ne demektir peki Koçi Bey'e benzemek?

Şu demek: 

''Akıl verir, para almaz...''

Hakikatten de öyleydi. İsteseydi elde edemeyeceği makam pek azdı. Ama onu hiçbir zaman makamıyla mevkisiyle övünürken görmedik.

Ömrü boyunca kimseden ayrımcılık istemedi.

Halbuki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile bırakın aile dostu olmayı selam verip selam alanların dahi havaya girdiği bir dönemde yaşıyoruz.

15 Temmuz akşamı darbeyi durdurmak amacıyla İstanbul'a gelmek istemiş. Bilet bulamayınca hatırı sayılır birilerini arayıp, ''Benim İstanbul'da olmam lazım!'' demiş. 

Ömrü boyunca istediği tek 'torpil' bu olmuş...

***

Dobra insanlar olmalı derdi...

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'İsabet buyurdunuz...' diyecek değil 'Bu olmadı!' diyecek adamların lazım olduğunu söylerdi.

İşte tam da söylediği gibi olan üç beş insandan biriydi Yavuz Bahadıroğlu.

Hakikati eğip bükmeden haykırmayı vazife bilirdi.

Hatta şöyle derdi:

''Böyle konuşunca kızmıyorlar mı? Kızıyorlar. Kızsınlar... Allah'ı kızdıracağıma kulu kızdırırım...''

***

Velhasıl...

Cesaret damarlarımızı besleyen bir gönül adamını daha kaybettik.

Benden size nacizane bir tavsiyedir, Yavuz Bahdıroğlu kitaplarını çocuklarınıza okutun. Okutun ki evlatlarınız Spider-Man hayranı değil ecdad hayranı olarak büyüsünler.

Bastıkları yeri titretsinler...

Talep eden olursa birkaç kardeşime de ben hediye edebilirim. Sitede yazılı olan mail adresimden ulaşırsanız çok da mutlu olurum.

Ha unutmadan...

Hocamıza ve cümle geçmişlerimize bir Fatiha okumadan yazıyı bitirmeyelim.

Kalın sağlıcakla...