Nethaber Mobil Uygulama
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Nethaber mobil uygulamasını denediniz mi?
Vakti zamanında bu milletin asil evlatlarına ‘’Ulan öküz Anadolulu!’’ diye hakaretler ederek onları hor gördünüz. Şehit kanıyla sulanmış toprakların asıl sahibi olan halka o kadar düşmandınız ki köyünden çıkıp Ankara’ya gelen Aşık Veysel’in kılık kıyafetini başkente layık görmediğinizden içeri dahi sokmadınız.
Evet, bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Emellerinize ulaşıncaya kadar tefsirini yazdırdığınız Allah kelamının okunmasını dahi yasakladınız. Başı yalnızca Allah’ın huzurunda secdeye giden göğsü iman dolu bir milletin ezanlarını susturmaya, asli hüviyetini kaybettirmeye çalıştınız.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Başı sarıklı mücahitlerle, hocalarla ve onlara tabi olan müritlerle yan yana dualar ederek meclis açılışı yaptınız, kurbanlar kestirdiniz. Ardından öteki yüzünüzü dönerek bu ülkeniz şeyhlere ve tarikatlara yurt olamayacağını söylediniz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Bir kez bile halkın hür iradesiyle seçilemediniz. Millet ne taraftaysa hep karşısında durdunuz. Darbeye göz kırpıp, Türkiye Cumhuriyeti’nin en kibar başbakanı asılırken alkış tuttunuz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Analarımızın başındaki örtüye el uzattınız. Bacılarımızı, sanki el yurdundaymış gibi okullara sokmadınız. ‘Allah’ diyene, ‘Yallah!’ dediniz. Yemediniz içmediniz, milletin inançlı evlatlarına zulmettiniz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Halk tarafından bir kez bile teveccühe layık görülmediğiniz gibi milletin sizden kaçıp sığındığı limanları da harap etmeye çalıştınız. Parti kapattırarak eski zulüm günlerinize geri dönmeye meylettiniz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Halkın bizzat oyuyla seçilen bir milletvekilini sırf başında Allah’ın emrettiği örtü var diye meclisten düşman kovar gibi kovdunuz. Kurban kanı akıtılarak açılan büyük meclisin orta yerine bütün pisliğinizi kustunuz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Muhalefet olma ayağına sokakları yaktınız. Vatandaşın ekmek teknesi olan dükkanları yağmaladınız. Devlet malı otobüslere molotof kokteyli fırlattınız. Düşmanın maşası olduğunuzu bile bile ne kadar zarar verilebilirse bir ülkeye hepsini üç beş günde verdiniz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
FETÖ’nün bir terör örgütü olduğu ortaya çıktıktan sonra üst düzey yöneticileriyle görüştünüz. Kanallarına gidip beyanat verdiniz. Yetmedi bankalarına eleman gönderip nöbet beklettiniz. Gazetelerinin önünde sabahladınız.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
15 Temmuz gecesi darbecilerle yan yana gelerek o hainlerden yol istediniz. Ne verip ne aldınız kimse bilmiyor ama anlaştınız. Vatanını seven bütün siyasetçiler halkıyla omuz omuza mücadele verirken darbeci hainlerle yan yana görüntüsü çıkan yalnızca sizdiniz.
Evet bu bir ihanetti…
Fakat hiçbiriniz hain damgası yemediniz.
Ve işte son hadise…
Bildiğiniz üzere MİT tırları kasetlerini servis eden CHP’li Enis Berberoğlu’nun milletvekilliği, devlet sırlarını ifşa etmek sebebiyle düşürüldü.
Bana soracak olursanız basit bir vekil düşürülme hadisesi değil bu.
Fark ettiyseniz, yazının başından beri CHP’nin, edilmiş fakat tescillenmemiş yahut cezalandırılmamış ihanetlerini anlattım.
Fakat Berberoğlu’yla birlikte CHP, ilk kez tescilli bir ihanete imza atmış oldu.
Tarih bu günleri 'CHP milletvekili Enis Berberoğlu, vatana ihanet sebebiyle vekillikten düşürüldü.' diye yazacak...
Kara leke gibi alnınızda taşıyacağınız bu ayıp, size sonsuza kadar yeter…