Bazen siyaset anlamını kaybeder.
Nefes aldığımız topraklar uğruna can veren yiğitlerin haberleri
ciğerimizi sökerken başka şeyler konuşmak anlamsız, saçma ve
kifayetsiz kalır.
Bir an durdurup zamanı bir şehit anasının, babasının yerine
kendimizi koymak gerek...
Bir düşünün...
Her şey o kadar anlamsız ki o an...
Konusu hürriyet olmayan, konusu Allah’ın rızası olmayan, konusu
uğruna can verilecek herhangi bir kıymet olmayan her şey
anlamsız...
Siyaset o an anlamsız...
Bütçe görüşmeleri o an hiçbir şey ifade etmiyor...
Kim kime ne demiş umrunuzda değil...
Canparenizi, gözünüzden sakınarak büyüttüğünüzü, sevmeye
kıyamadığınız yavrunuzu ellerinizle uğruna can verdiği toprağa
bırakmak...
Acı...
Acıdan daha kuvvetli bir his...
Tarifi zor, yalnızca anlamaya çabalıyoruz.
Bir şehit anasının hissettiklerini...
Bir babanın gözyaşlarına hakim olamayışını...
Birbirini hiç tanımayan insanların aynı tabuta omuz vermesini ve
dillerdeki acıyla yoğrulmuş cesaretin “Vatan sağolsun!” diye
kükreyişini...
Tüm bunlar niçin?
Şehadet...
Vatan...
Bayrak...
Devlet...
Millet...
Bin yıldır bu kavramlar uğruna yaşamak bizim kaderimiz.
Böyle kadere şükretmek ise Allah’ın lütfu...
Eskiler savaştan sağ salim dönerse derin bir hüzne
kapılırmış...
Şehit olamadım diye...
Allah’ın nasip ettiği en ulvi makam şehadet.
Üzülürlermiş eremedim diye..
Yıllar geçti üzerinden lakin fıtrat aynı bu millette.
O duruş!
O bakış!
O cesaret!
O dirayet!
Erkeğinde, kadınınında cevval bakan o gözler...
İntikam yeminli dudaklar, ve kartal kanatlı vatan
bekçileri...
İki şehit verdik geçtiğimiz günlerde.
Bir bildirim ve bir haberden ibaret...
‘Barış’ diyen dudaklar zaten kuru onları anladık da...
Ya intikam?
Yerde bırakılmayacak bunca kanımız varken, başka şeyler yazmak
gelmedi bugün içimden...
Bir habere sığdırılmaya çalışılan vatan uğruna adanmış canları
görünce, bir kez daha utandım.
Utanın!
Ve utanalım...
Dedim ya...
Bazen siyaset konuşmak maksatsız.
Bugün gücümüz yettiğince acılara kulak vermiş olalım.
Şimdi bir yemin...
Bir öfke...
Bir dua...
Ve bir ferahlık gönüllere...
İki yolcu uğruladık cennete...
Uzman Çavuş Kemal Sayar ve bomba uzmanı Astsubay Üstçavuş Esma
Çevik...
Bunca soysuzun sesleri yüksek çıkarken; gücümün, kalemimin ve
kalbimin yettiğince haykırıyorum!
Ömrünü, uğruna can verdiğiniz bu devlet için harcamaya razı
olmuşlar, emanetinize can pahasına sahip çıkacaklar!
Soysuzlar ve hainler, kan döktüğünüz bu topraklara göz
diktiklerine pişman olacaklar!
Ve siz şehidim...
Ve tüm şehitlerim rahat uyuyacaklar...
Bugün herkes susacak, sizi duyacaklar...
Emanetinizi son nefesimize kadar koruyacak ve cennetteki
otağımızda hasret gidermek için dua edeceğiz...
Tüm şehitlerimizin ruhu şad olsun...