Büyükler boşuna dememişler alışmış kudurmuştan beterdir
diye...
Yalan adamın ağzına yuva yapmamış, resmen oba kurmuş koyun
otlatıyor.
Geçen gün yine işkembe-i kübradan atıvermiş...
SGK, emekli maaşlarından %5 oranında kesinti yapacak demiş.
Bununla da kalmamış tek tek hesap yapıp kimin cebinden kaç para
çıkacağını söylemiş.
Üzerinden henüz 24 saat bile geçmeden SGK, ortaya atılan
iddiaları çok net bir şekilde yalanladı ve Portakal’ın yaptığını
‘maksatlı haber’ olarak nitelendirdi.
Sizin anlayacağınız yine karavana…
Eskiden yalanı ortaya çıkınca yarım ağızda olsa özür diliyordu.
Bu sefer özür dilemek yerine bambaşka bir yol seçti.
Yalanını kabul etmek yerine daha yüksek sesle savunmaya
başladı.
O halini görünce Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in
meşhur sözü geldi aklıma:
‘’Yalan söyleyin mutlaka inanan çıkacaktır. Olmazsa
yalana devam edin. Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız,
insanlar ona o kadar fazla inanırlar.’’
O da aynen böyle yaptı…
Hatta yalanı inandırıcı olsun diye şöyle ekledi ‘’Yalan
haber yapıyorsak bizi mahkemeye verin…’’
Aklı sıra ‘’Bakın bakın! Bize yalancı diye iftira
atıyorlar ama haksız çıkacaklarını bildikleri için dava
açamıyorlar.’’ algısı oluşturmaya çalıştı.
Gören de daha önce hiç dava açılmamış ve hiç haksız çıkmamış
sanacak...
Sadece bir örnek vereceğim…
Hatırlayın, Mersin Şehir Hastanesi’yle ilgili bir ‘haber’
yapmıştı.
Hastane gereksiz büyük olduğu için hastalar gidecekleri yere
ulaşmakta zorluk çekiyorlar demişti.
Hatta bununla da yetinmeyip, ekrana çıkardığı koltuk değnekli
birine çanak tutturmuştu.
Sağlık Bakanlığı'nın şikayeti üzerine ‘Devlet
organlarını aşağılama’, ‘Hakaret’ ve
‘İftira’ suçları kapsamında Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı.
Bakırköy 1’inci Sulh Ceza Hakimliği neye hükmetti biliyor
musunuz?
Çıkan kararı yorumsuz bir şekilde doğrudan aktarıyorum:
"Genel olarak yayıncılık kurallarına, haber verme ve haber alma
özgürlüğü kapsamında objektif habercilik kıstaslarına, 6112 sayılı
Radyo Televizyon Kuruluşu ve Yayın Hizmetleri Kanunu'nun 8.
maddesinin 'ç' bendindeki yayın hizmetleri… 'Kişi ya da
kuruluşları, eleştiri sınırlarının ötesinde aşağılayıcı, küçük
düşürücü ve iftira niteliğinde olamaz' kuralı ile aynı maddenin 'ı'
bendinde yer alan 'Haberin doğruluğundan emin olmaksızın ve
soruşturulmaksızın yayınlanmaz' kuralına aykırı oldukları, bu
bağlamda iftira ve aşağılayıcı nitelik taşıdıkları ve doğruluğu
araştırılmadan yayın yapıldığı anlaşılmıştır"
Karardan da anlaşılacağı üzere görünen köy kılavuz
istemiyor...
Diyeceğim o ki bu yalan makinesinin yavuz hırsız ev sahibini
bastırır mantığıyla yaptığı artistliklere aldanmayın efendim.
Bugün dava açılsın yine aynı karar çıkacak…
Çıkacak çıkmasına da bu iş nereye kadar böyle devam edecek?
Bin yalan söyleyip bir özür diliyorlar. Diliyorlar ama
oluşturmaya çalıştıkları algı yanlarına kar kalıyor.
Hal böyle olunca özürlerinin hiçbir kıymeti kalmıyor.
Benim naçizane düşüncem o ki madem bu portakal yalan söylemekten
sıkılmıyor, o halde bu gibilerin canını sıkacak cezalar
verilmeli.
Haksız mıyım?
Yanlış anlaşılmasın…
Ben yalnızca mahkemenin dahi haksız bulduğu bu şahıs için yine
mahkemeler tarafından daha caydırıcı cezalar verilmesini
istiyorum.
Adam yalan haberciliğin 'suyunu' çıkardı, biz kanuni çerçevede
canı 'sıkılsın' istemişiz çok mu?...