Yazmaya başlamak için saatin ilerlemesini bekledim. Resmi bir
açıklama gelir diye olabildiğince sabrettim.
Ta ki Berat Albayrak'ın da uyuduğuna kanaat getirinceye
kadar...
Sanırım söylenmesi gereken bazı gerçekler var.
Hayır, hayır!
Berat Albayrak'ın istifa sebepleri yahut Erdoğan'ın bu istifayı
kabul edip etmemesi ile ilgili değil söyleyeceklerim.
Farkında mısınız bilmiyorum ama dün akşam medya, milyonlarca
insana kelimenin tam anlamıyla skandalı yaşattı.
Politikaları küresel ölçekte yankı bulan bir ülkenin bir bakanı
istifasını duyuruyor fakat medyanın kahir ekseriyeti altyazı dahi
geçmiyor...
Gece boyunca yabancı haber ajanslarını takip ettim.
Kimse kusura bakmamalı ama bu haberin detaylarını Londra
merkezli Reuters'tan okumak bu millete reva mı?
Yahu sosyal medyaya bakıyorum, yıkılıyor...
Anlık yüzlerce twit atılıyor. Facebook aynı şekilde.
Instagram'da bile insanlar bunu konuşmaya başlamışlar.
Sonra ana akım medyaya bakıyorum, Huntington'un 'Medeniyetler
Çatışması' tezi tartışılıyor...
Medya adına tam anlamıyla şunu söyleyebilirim ki bu bir utanç
gecesiydi.
Dün gece şunu anladım ki eğer milletin konuştuğu olayları
konuşmazsanız, yarın kimseyi bir konu hakkında konuşmaya ikna
edemezsiniz.
Birileri anlık siyaset uğruna gelecekteki siyasi menfaatleri
harcadığını artık görmeli ve bu anlık menfaatlerin milletin umrunda
bile olmadığını kafasına sokmalı.
Medyanın halkla olan irtibatının bir gecede alabileceği en büyük
zarar sanırım buydu.
Peki bu ne doğurdu?
Ben size söyleyeyim mi ne doğurdu?
Cüneyt Özdemir'in Youtube üzerinden yaptığı canlı yayına anlık
100 bin izleyicinin katılmasını doğurdu.
Ya ne olacak sanıyordunuz?
Neler olduğunu merak eden milyonlar varken, ayan beyan ortada
olan bir istifa haberini ne kadar konuşmayacaktınız ki?...
Ha siz konuşmazsanız vatandaş illa konuşan birini bulur, ki
örnek ortada bulmuş da...
Halbuki iktidara yakın medya, gece boyunca konuyu bizzat
dosya edinerek halkı istediği tarafa yönlendirebilir ve krizi
yönetmeyi başarabilirdi.
Ben demiyorum ki istifa kararı üzerinden herhangi birini
hicvedelim yahut bizzat istifa kararı veren Sayın Albayrak'a
yergiler düzelim.
Tam aksine!
Eğer hadise vatandaşı gece uyutmayacak kadar büyümüşse ki bu
bariz bir şekilde ortada, insanlara ve piyasalara durumu olabilecek
en makul şekilde anlatmanın yolu da yine medyadan geçiyordu.
Ama olmadı...
Susmayı tercih ettiler.
İstifa kelimesi dahi kullanılmadı.
Sonrasında ise siyasi menfaat telaşı sebebiyle doğan suskunluk,
halkı başka yönlere sevk etti.
Büyük bir fırsat tepilmiş oldu.
Sanırım Türkiye gibi bir ülkenin Hazine ve Maliye Bakanı istifa
ettiğinde canlı yayında George Bush'un bilmem kaç tarihli
konuşmasını izleyenler de gelişmeleri Cüneyt Özdemir'den yahut
diğer muhalif isimlerden takip etmişlerdir.
Aman!
Dengeler bozulmasın...
Aman!
Kimse akıl yürütmesin...
Aman!
Kimse risk almasın...
Aman!
Kimse krizi yönetmesin...
Aman!
Kimse taşın altına elini koymasın...
Bu iş iyice Yaprak Dökümü'ne dönmeye başladı:
''Aman ağzımızın tadı kaçmasın'' der
çekiliriz artık kenara.
Sahneyi de, başrolü de kapan kapsın...