Yokluk mutluluğu kovalar

Milyonların Ak Parti'den yana tercihlerini kullanmalarının en önemli nedeni, İstanbul’un yıllarca karşılanamayan ihtiyaçlarının karşılayan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin de ihtiyaçlarını karşılayacağına inanmaları  oldu. 

Kazım Köse kazimkose@nethaber.com

Robinson Crusoe'yu bilirsiniz. 
Hani şu tek başına bir adada yaşayan adam. 
Eğer ekonomi bir insanı ilgilendirmiyecekse o insan yalnız ve yalnız Crusoe'dur. 
Hangi noktaya kadar biliyor musunuz? Kankası yerli Cuma ile karşılaşıncayadek.  
O andan sonra, ekonomi artık romanın baş kahramanını da ilgilendirmeye başlamıştır. 
Yani demem şudur. 
Ekonomi, denizin ortasındaki adada yaşamayan, oda tek başına olması lazım, herkesi ilgilendiren bir konudur. Ekonominin diğer bir özelliği de, ekonominin yalnızca ekonomi olmamasıdır. 
Başka söylemle, ekonomi aynı zamanda psikolojidir, sosyolojidir, siyasettir, huzurdur, düzendir ve  bir çok şey dahadır.  
Bu nedenlerden dolayı ekonomiyi ıskalamak, dolaylı yoldan da olsa bir çok şeyi ıskalamakla aynı anlama gelir. 
Ülkeyi mi yönetmek istiyorsunuz... 
Belli bir sürecin ardından yönetmekten umduğunuz  sonuçları ıskalarsınız. Seçime mi gidiyorsunuz... 
Beklentinizi Iskalarsınız. 
Dış politika hedefleriniz... 
Onları da ıskalarsınız. 
Demokrasi, hukuk, insan hakları, sosyal adalet... 
Ekonomiyi ıskaladığınız an  bunları da ıskaladığınızın resmidir.


En temel anlamdaki ekonomi kitaplarında bile yazar. 
Aslında kitaplarda da yazmasına gerek yok.  
Yakın çevreyi gözlemek yeterli. 
İhtiyaçları karşılanmayan insan mutsuz olur. 
İnanın bana İhtiyaçların giderilmemesinden kaynaklanan mutsuzluğun giderilmesinin bir tane yolu var.
Oda ihtiyaçların yeniden karşılanmaya başlanmasıdır. 


Kısmen 2013’ten sonra, ağırlıklı olarak ise son üç yıldır, Türkiye insanların ihtiyaçlarını karşılamada gitgide zorlandığı  sürecin içerisinde.  
Nedenleri mi? 
Dünyadaki ekonomik krizden FETÖ'ye, diş siyasi konjonktür'den hükümetin yaptığı ekonomik yanlışlara kadar bir çok sebep sayılabilir. 
Ama, bir şey fark eder mi? 
Elbetteki hayır. sonuç değişir mi? Kesinlikle değişmez.  
Gerçek ortada, insanlar artan  hızla mutsuzluğun pençesinde.


2001 krizini hatırlarsınız. 
Akut bir ekonomik kriz. 
Neden... 
Başka şeylerde fakat, ekonomik krizin tetikleyicisi kendini bilmez iki devlet yöneticisi. 
Ardından İhtiyaçları karşılanamamadığı için kelimenin tam anlamıyla mutsuz olan milyonlar. 
İhtiyaçları karşılanamadığından mutsuz olan bu insanların ilk seçimlerdeki tercihlerini biliyorsunuz. 
Evet Sayın Erdoğan’ın karizması, evet Ak Partinin vaat ettikleri, bunlar da çok önemli gerekçeler. 
Ama bana göre, milyonların Ak Parti'den yana tercihlerini kullanmalarının en önemli nedeni, İstanbul’un yıllarca karşılanamayan ihtiyaçlarının karşılayan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin de ihtiyaçlarını karşılayacağına inanmaları  oldu. 
Yani, tekrarlıyorum bana göre, en önemli tercih sebebi, karşılanamayan  ihtiyaçların karşılanabileceği beklentisi. Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti bu beklentilere cevap verebildi mi?  
Sorunun cevabı, girilen bütün seçimlerin sonuçlarıdır. 
Ama artık ağırlıklı olarak son üç yıldır görülen bir şey var. 
İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanıyorlar. 
Tekrar ediyorum, sebebi ne olursa olsun.
İster katılın ister katılmayın Sayın Erdoğan dış politikada oldukça başarılı işlere imza atıyor. 
Konumuz olmaması nedeniyle fazlaca uzatmayacağım. 
Sadece, hemen sınırlarımızda kurulmaya çalışılan terör devletine, Doğu Akdeniz’e ve Libya’ya bakmanızı önermekle  yetineceğim. 
Dış politikada gösterilen bu başarının acilen ekonomide de tekrarlanması gerektiği kanaatindeyim. 
Ekonomik başarının da sadece ekonomik kararlarla olamayacağını düşünüyorum.  Başka söylemle, tamam ekonomik tedbirler fakat, ekonomik başarının gösterilebilmesi için  yerel teşkilatlardan genel merkeze kadar İtina ile yapılacak düzenlemeler ve halkın takdirine sunulacak hedeflerde gerekiyor. 
Aslında kongre süreci bir fırsat. Gerçekten özenle belirlenmiş bir teşkilat halkın umutlarını tazeliyecektir. 
Merkez siyasetteki yeni yüzler, siyasi karşılıkları olan ya da olma potansiyeline sahip Cumhurbaşkanı yardımcıları ve İletişim üzerine çalışan profesyonel ekipler doğru ekonomik kararlarla  da birleştirirdiğinde, ekonomik anlamda güven ortamının sağlanacağını  iddia etmek yanlış olmamalı. 

Özetlersem, ekonomi çok önemli ve acil bir konudur. 
Alınacak tedbirler de, ekonomiden iletişime, teşkilat yapılanmasından vizyona kadar geniş bir kapsam da düşünülmelidir. 
Aksi halde hedeflerin ıskalanması söz konusu olabilir.  
Sanırım,Çinlilerden alıntı yaparsam  kendimi daha iyi anlatabileceğim. 
Ne demiş Çinliler, " Yokluk kapıdan girdiğinde mutluluk bacadan kaçar."